Türk Silahlı Kuvvetleri caydırıcı etki oluşturmayı teminen Akçakale’ye atılan top mermisi ve ardından Türkiye topraklarına düşen her mermiye karşı isabetli top atışlarıyla Suriye’ye karşılık veriyor.
Başbakan Erdoğan,Suriye tezkeresinin caydırma amaçlı olduğunu söylemektedir.
Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest,”Türklerin,egemenliklerini Suriye saldırıları yüzünden artık ihlal edilmemesini sağlamak amacıyla bazı adımlar attığını anlıyoruz.Bu adımlar kesinlikle uygundur”diyor!
*
Caydırma düşman bir devletten gelebilecek saldırıyı engellemek amacıyla anında ve güçlü misilleme yapma tehditini etkili biçimde kullanmaktır.
Bir çok ülke dar ya da sınırı tarif edilemeyen alanlarına nereden geldiği bilinmeyen tehditlerin oluşturduğu riskleri dengelemek için caydırıcı yöntemler kullanıyor.
Askeri yöntemler,askeri caydırıcılık giderek geride kalmaktadır,yeni savaş konseptinde ağırlıkla politika, ekonomi,kültürel ilişkiler,medya dezenformasyonu,psikoloji,din, etnisite,terörizm gibi bir çok caydırıcılık unsurundan yararlanılıyor.
O nedenle bu geniş çerçevede ve Türkiye’nin mevcut şartlarında ne TSK’nın misilleme atışları ne de askeri güç kullanımına yönelik TBMM tezkeresi caydırıcılık için yeterli görülmüyor.
*
Çünkü Rusya ve Çin güvenlik alanının diğer en büyük oyuncularıdır,ABD’nin dünya liderliği için krizlerinin faturasını “Sünni İslam Birliği” hedefi ile AKP eliyle Türkiye’de uyguladığı değişimin ardından,bilhassa Suudi Arabistan,Katar ve Türkiye’ye fonlattığı,silahlandırıp-yönlendirdiği ve meydanlara saldığı radikal unsurlarla Ortadoğu’da ekonomi,siyaset, sosyal politikaları yeniden yapılandırmasına-o sırada,bölgedeki müttefiği İsrail’in güvenliğini de sağladığına dair yanlış sanısına muhaliftirler.
Giderek aralarından birinin küresel jandarmaya dönüşmemesini için askeri üstünlüğün kıyamete eşdeğer olması nedeniyle çok değişik,çok gelişkin yöntemlerle birbirleriyle kıyasıya rekabet halinde ve birbirlerini dengeleyen güçler olmak zorunluluğundadırlar.
*
Bu noktada Rusya bekasını,”Devletin ve milletin tarihi ve geleceği,yeni ekonominin ve modern yaşam standartlarının oluşturulması başarısı,Rusya’nın lider ve bütün Avrasya’nın çekim merkezi olma yeteneğine bağlıdır” iddiasından geliştirmektedir.
ABD’nin Suriye ve İran başta olmak üzere bir çok bölgede kaos oluşturduğundan,kendilerinin ise tüm ülkelerin daha iyi olması için onları zorlayarak ya da güç kullanarak,neyin doğru olduğunu empoze ederek değil yardımcı olmak yönünde pozisyon aldıkları öngörüsündedir.
Mesela ABD’nin Suriye’de Esad’ın devrilmesi için ortaya koyduğu çabaları desteklemiyor, bunun kardeş-kardeşe savaşı kışkırttığı ve binlerce sivilin yaşamına mal olacak riskler taşıdığı uyarısında bulunuyor.
Hakeza İran’ın nükleer programını geliştirmesine engel olmaya kalkışılmaktansa sorunu mutlaka diplomasi ile çözmeye yönelinmesi gereğine işaret ediyor.
*
Rusya ABD’nin yalnızlaştırmak ve ekonomik yenilgiye uğratarak rejimlerini devirmek üzere Suriye ve İran’a tek taraflı ve giderek ağırlaşan ekonomik yaptırımlar uygulamasına
– o esnada, yaptırımların bölge ülkeleri ve bilhassa kendi ekonomisine verdiği zarar nedeniyle de karşıdır.
Sonuçta kıyasıya rekabet Suriye’den gelişen İsrail’i merkezde tutan Sünni-Şii ekseninde giderek yükselen karmaşık bir gerilim yaratmıştır-ki,hem İsrail’in bölgedeki geleneksel güvenlik ortaklarından izolasyonu büyüyor,kapsamlı bir Ortadoğu barışı fiilen beklemeye kalıyor hem de Ortadoğu’dan dünyaya asla arzu edilmeyen olası bir askeri dehşeti taşıyor.
O nedenle ekonomi, caydırıcılık için başvurulacak en önemli kalemi oluşturuyor.
*
Nitekim Suriye’de 18 aydır çatışmalar sürerken,rejimi caydırmak üzere ABD’nin yaptırımları sonrası gayrisafi yurt içi hasıla bu yıl yüzde 6.4 daralmıştır.
Dünya Bankası verilerine göre Suriye özel sektör faaliyetlerinde,kamu yatırımları ve tüketiminde çok ciddi düşüşler yaşıyor.
İran’da uygulanan yaptırımlara bağlı olarak yılbaşından bu yana yüzde 75’i bulan devalüasyon bu ülke ile ticaret yapan çok sayıda ülkeyi de mağdur etmiştir.
Devalüasyon nedeniyle dolar fiyatının arttığı İran’da alım gücü gittikçe zayıflıyor -mesela,sadece Türk firmalarının İran’dan alacaklarının 2,5 milyar doları bulduğu belirtiliyor.
Hem Suriye hem İran rejimleri giderek dayanılmaz zora giriyor.
*
Uluslararası derecelendirme kuruluşu Moody’s en büyük geliri petrol ve doğalgaz olan Rusya’nın para biriminin gelecek 1-1.5 yıl içinde yüzde 30 devalüe edilmesi gerektiğini öngörmektedir.
Rusya’nın 2013-2015 bütçe tasarısı ulusal ekonomi,belediye işleri,eğitim-sağlık işleri, ve kültürel alan harcamalarının azaltılmasını planlıyor.
Rağmen dünya ekonomisinin yavaş yavaş resesyona girdiği bu süreçte petrol ihracaatından sağlanan Rezerv Fonu,iyi kullanıldığı taktirde Rusya’ya küresel rekabetinde rakiplerine karşı avantaj sağlamaktadır.
*
Türkiye küresel ekonomi ligine son 30 yılda süratle entegre olmuştur, dünyanın en hızlı gelişen on pazarından biri olarak gösteriliyor.
Ne ki Türkiye’nin ekonomik büyümesi ve sınırlı doğal kaynakları enerji ithal gereksinimini arttırmaktadır; gaz ithalatında 2007 yılı verilerine göre Rusya’nın %80 ve İran’ın %20 payı bulunuyor.
Bu noktada ülkeler arasında yaşanacak siyasi krizlerde tamamı ithal ürün olması nedeniyle gazın her an kesilme olasılığı sadece Türkiye’ye değil küresel liderliğini sürdürmenin hedefinde Türkiye’nin müttefiki ABD ve çevresinin endişelenmesine neden oluyor.
*
Çünkü Türkiye hem İslam Birliği konsepti etrafında dönüştürmeye çalışılan İslam ülkelerinin ekonomik potansiyeli ile Kuzey Afrika’dan Arap yarımadasına,Suriye ve Irak’a uzanan coğrafyada yükselen ekonomilerin küresel entegrasyonunu sağlayan bir oyun kurucusu olmak hedefindedir, hem de Ortadoğu’da aşırılıkları törpüleyen,sorun çözücü,düzen kurucu olmak görevindedir.
Bu hedef ve bu boyutta ekonomisi ile ABD ve müttefikleri ile İslam ülkeleri coğrafyası arasında ortaklaşmayı sağlıyor-ki,
*
Bu durumda Akçakale’ye düşen top mermisinin ardından Rusya’nın ABD’de başkanlık seçimleri öncesinde karşılıklı işbirliğini geliştirmek,Suriye’den hareketle,Ortadoğu barışı, Füze Kalkanı sistemleri,Arap Baharı gibi konularda derinleşen görüş ayrılıklarına son vermek üzere yeni bir başlangıcı -belki de,Türk ekonomisinin enerji ihtiyacından geliştireceği caydırıcılıkla başlatmak isteyip-istemeyeceği çok yakında görülecektir.
7.10.2012