N A B I Z
Suriye’den gelişen İsrail’i merkezde tutan Sünni-Şii ekseninde yükselen gerilim,bir kıvılcımla Ortadoğu’dan dünyaya dehşetin potansiyelini taşıyor.
Bu tabloda New York’ta BM 67.Genel Kurulu bir yanda Rusya ve Çin’in BM güvenlik anlaşmalarına sadık kalınarak Suriye’nin bağımsızlığının ihlal edilmemesi,aksine atılacak adımlardan kaçınılması,
Öte yanda ABD’nin BM Güvenlik Konseyinin Suriye sorunu karşısında felce uğradığı savı,şu dakikada tek taraflı müdahalenin ciddi bir hata olacağı -ancak,uluslararası bir konsensus sağlanması halinde askeri müdahale yapılabileceği yönünde deklarasyonlarıyla toplanmıştır.
Sonuçta BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon Suriye krizinin sadece barışçıl yöntemlerle çözülmesine yaptığı vurgu ile topluluğa tercüman olmuştur.
*
BM toplantısında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu iktidarının Türkiye’de Türk-İslamcı,dünyada pan-İslamcı vizyonu gösterisinde Suriye ile ilgili,” Eğer temel insan hakları, siyasi güç hesapları için kurban ediliyor hatta BM Güvenlik Konseyi’ndeki bazı ülkeler arasında pazarlık konusu yapılıyor ve feragat dahi edilebiliyorsa evrensel insan hakları ve güvenlik nasıl sağlanabilir? Şimdi değilse ne zaman birlik ve beraberlik içinde hareket edeceğiz? BM değilse, kim bize önderlik edecek”diyor.
İktidarının BM ve uluslararası anlaşmalar hilafına Suriye’nin egemenlik haklarını hiçe sayıp ne olduğu meçhul bir yığın İslamcı militanın oluşturduğu Suriye Özgür Ordusuna verdiği canlı desteği, bu yüzden dökülen kanları görmezden gelmektedir.
Rağmen, orada gelişen küresel dehşet dengesi üzerinde ve yapayalnız bırakıldığı Genel Kurulda-işte,İslamcılığı ile gözleri körelmiş; ne ulus,ne bağımsızlık,ne milliyetçilik,ne uygarlık konseptine asla denk düşmeyen yangına körükle giden hezeyanlı bir portreyi çiziyor ve ulusal utanca neden oluyor.
*
O sırada Batman’a yatırım yapan ilk yabancı perakende zinciri Deichman,yeni mağazasında Oscar’lı aktris Halle Berry’nin fotoğrafı önünde saatlerce bekleyen Batmanlılara bir günde 200’den fazla koleksiyon ayakkabısı satmıştır.
Nitekim AKP’nin,Ankara’daki alâ-ü vâlâ ile görkemli 4.olağan Kongresinde Başbakan Erdoğan kürsüde konuşurken biraz önce duyguları patlamış ağlayan Batman delegeleri -şimdi, avaz-avaz “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye hançerelerini yırtıyor!
*
Batman önceleri petrolü,son yirmi yıldan bu yana faili meçhulleri,terör,Hizbullah Örgütü ve onun ölüm evleri,domuz bağları ve kadın intiharlarıyla tanınıyor.
Bugün ekonomisinde ve sosyal gelişmesinde TPAO başta olmak üzere petrol ve enerji alanında faaliyet gösteren kuruluşlar,Garzan hidroelektrik santrali,teşvik yasalarıyla güçlenen organize sanayi bölgesinde küçük ve orta ölçekli işletmeler,çırçır tesisleri ve tekstil işletmeleri ile tarımda öngörülen gelişmeden büyük oranda yararlanıyor.
Gelişen ekonomi ve sosyal yapıdan aslan payını ise tüm Türkiye’de olduğu gibi dini eğilimler üzerinde devleti her kademede işgal etmiş toplum kuruluşları,dini ve mesleki birlikler,esnaflar,üreticiler,ticaret erbabı,sanayiciler ve sermaye sahipleri ve çevresindekiler alıyor.
Fakat Batman’ın tek bulvarı Tekel Caddesinin arkalarında yoksulluk, çarpık kentleşme,terör korkusundan öğretim üyesi bulamayan üniversite,kadınlara yasak sokaklar,sadece erkeklerin oturup kaçak çay içtikleri ve Kürtçe umutsuzluklarını konuştukları kahvehaneler ve hava karardığında her yana çöken terör korkusu devam ediyor.
*
Çünkü Kürtler Suriye’den gelişen ve İsrail’i merkezde tutan Sünni-Şii ekseninde yükselen gerilimde ulus olmak talihinde sıranın kendilerinde olduğu sanısındadır.
Suriye krizinin küresel gündemi belirlediği şu dakikada Kürtler;Türkiye,Irak,İran,Suriye coğrafyasında uluslararası-bölgesel güçler ve konjonktürel-stratejik şartlar etkisiyle öncelikle bir parti gibi hareket etme zorluklarına rağmen,İslamcının Ortadoğu’da ortak vatan parolasıyla İslam Birliği hedefinde ya da Türkiye’de Türk-İslam vizyonunda yok olmamayı teminen Kürdistani yaklaşımla Kürt kimliği için benzer parola ile Büyük Kürdistan hedefine yönelmiştir.
İşte PKK,TSK ile Güneydoğu’da büyük bir alanda şiddetli çatışmadadır ve ilk kez ana kuvvetini bölgeden çekmiyor.
Suriye’nin iktidar boşluğunda ortaya çıkacak kaosu önlemek savıyla Kürtler kuzeyde bir çok kentin denetimini tutmaktadır.
Irak Kürt Bölgesi yönetimi merkezi hükümetin itirazlarına rağmen uluslararası petrol şirketleriyle anlaşmalar yapmış,küresel enerji piyasalarına doğrudan adım atmıştır…
*
Başbakan Erdoğan’ın hem 2010’da Van Mitinginde ifadelendirdiği “Ekonomik kalkınmanın demokratikleşmeyle hak ve özgürlüklerle birlikte yürümesi gerektiğini çok iyi biliyoruz. Çünkü demokrasinin standartları yükseldikçe ekonomi kalkınır,ekonomi kalkındıkça hak ve özgürlükler ileri gider. Ekonomi ileri gittikçe,demokratik standartlar yükseldikçe,hak ve özgürlükler genişledikçe yoksulluk biter,sömürü biter,terör biter” tezinin,hem de terörle mücadesinin geçerliliği kararlı Kürt Hareketi önünde çökmüştür.
Kürt Hareketi Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve onun iktidar biçiminin reddinden hareketle demokratik özerklikten demokratik konfederalizmi öneriyor.
Devletten Öcalan’ın muhatap alınmasını,KCK tutuklularının salıverilmesi gibi taleplerle -fakat, öncelikle Demokratik Özerklik hakkı istiyor-kabul ettirinceye kadar, diğer bölgelerde ki Kürt hareketleriyle senkronize bir ruhta Devrimci Halk Savaşı Stratejisini sürdürüyor.
O yüzden Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Batmanlıda terörden korkuyor.
*
Ancak bir kesim Batmanlının çığlık çığlığa yere-göğe sığdıramadığı Başbakan Erdoğan,bu kez kongre kürsüsünde,”Şu an asker ve polisimizle kıyasıya mücadele var. Biz sadece bu mücadeleyle bu işin çözülmeyeceğini biliyoruz. Bunun için Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi sunduk. Buna bile karşı çıktılar. Ama biz bu projemizi devam ediyoruz. Diplomasi olacak”diyor.
Başbakan Erdoğan’ın dünya siyasetini belirleyen büyük ülkelerin Suriye’den gelişen ve İsrail’i merkezde tutan Sünni-Şii ekseninde yükselen gerilimde BM 67.Genel Kurul toplantısında Genel Sekreter Ban Ki-moon’un Suriye krizinin sadece barışçıl yöntemlerle çözüleceğine dair verdiği işareti aldığı anlaşılıyor…
*
Bu işaret ABD’nin hem İsrail’in güvenliği için hem de Ortadoğu Projesinde Sünni İslam Birliği hedefinden geriye düşmemek için İsrail’i merkezde tutan Sünni-Şii ekseninde dengeyi sağlamak üzere Basra’dan Akdeniz’e bir Kürt Koridorunun tesisi ve o koridorda Özerk Kürdistan’ın kurulmasıdır.
Nitekim AKP Kongresinde Irak’ın kuzeyde Kürtler,güneyde Şiiler ve merkezde Sünniler olarak üçe bölünmesi senaryolarının konuşulduğu şu süreçte petrol gelirleriyle refahı gelişen,özerkliğini yürütme,yasama ve yargı ögeleriyle pekiştiren,müsait ilk anda bağımsız devlet ilan edeceğini vurgulayan Irak Kürt Yönetimi lideri Mesud Barzani’de davetlidir.
Başbakan Neçirvan Barzani ise,”Yarım kalan Oslo sürecinde tüm müzakere ve görüşmelerden haberdardık. Çözüm için bu görüşmelere destek verdik. Çözüm sürecinde üzerimize ne düşerse yapmaya hazırız. Çünkü bu sorunun güvenlik ve askeri bir sorun değil siyasi olduğuna inanıyoruz”diyor.
Öte yanda Suriye Kürtleri kendi kendilerini yönettikçe özerkliğe yaklaşmaktadır.
Başbakan Erdoğan -şimdi, AKP Kongre kürsüsünde Türkiye Kürtleri için Milli Birlik ve Kardeşlik Projesine devam edileceğini ve diplomasi olacağını söylüyor.
Yeniden Abdullah Öcalan’ın muhatap alınacağını ve yeniden Oslo benzeri görüşmeleri kast’ediyor!
*
Halbuki ilgili eksen üzerinde ne Rusya ne de Çin’in ABD’nin ya da hep birlikte aralarından birinin küresel bir jandarmaya dönüşmemesi için birbirlerini dengeleyen güçler olma zorunlulukları sürmektedir.
Devlet olmanın tabiatıyla uluslaşma sürecinde ne İran,ne Suriye,ne Irak Kürtler ya da başka güçler tarafından bölünmeyi istemiyor-aksi hal, İran’ın,Suriye’nin,Irak’ın -elbette,Türkiye’ninde iç savaşına ve birbirleriyle çatışmaları anlamına geliyor.
O halde ürt Sorununun ve terörün çözümünde yapılacak tek yol bulunuyor;TBMM’nin ulusal siyasetiyle ilgili eksen üzerinde ABD ve Rusya dengesinde ve tarihin müşterek coğrafyada yaşattığı Suriye,Irak ve İran hükümetleriyle ortaklaşarak Kürt sorununu çoğulculaştırmak ve demokratikleştirerek çözmek!
*
Batman’da karanlığa sinmiş terörden ödü kopan fakat Deichman mağazasından ayakkabılı ve Kongre’de Başbakan Erdoğan’ı alkışlarken hançeresini yırtan delegenin de Türkiye’de Türk-İslamcı,dünyada İslamcı olan liderinin vizyonunun çökmeye mahkum olduğunu görmesi gerekiyor.
Ya felakettir ya da zor istikrar.
1.10.2012
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com
Bir yanıt yazın