Mehmetcik niye hep savunmada kalıyor?

NECDET BULUZ

 

                                                   Terör uzmanlarının ve Güneydoğu’yu çok iyi tanıyanların yıllardır söylediği şu:

                                                    “ Mehmetçik, kendi toprağında terör örgütü PKK’ya karşı sürekli savunma halinde bulunuyor. Hâlbuki savunmadan çıkıp, mobil konuma geçmeli ve PKK ile mücadelesini de böyle yapmalıdır. Baskın yiyen değil, basan bir konuma gelmelidir. Bu yapılmadığı sürece daha çok karakolumuz baskın yer, daha çok Mehmetçiğimiz de şehit olur. “

                                                      Bizi takip eden okurlarımız anımsayacaklardır. Biz de konu ile ilgili yazdığımız yazıların hemen hepsinde aynı noktalara temas ediyoruz ve mutlaka güvenlik güçlerimizin savunma durumundan çıkarılması gerektiğini vurguluyoruz. Ancak, bütün bunlar bilindiği halde yerine getirilmiyor. Daha çok kayıbımız oluyor.

                                                      ASKERİN ELİ KOLU BAĞLANDI

                                                      Şimdi işin aslına gelelim:

                                                      Bugünkü terörle mücadele sisteminde asker, valilerin emri ile operasyon yapabiliyor. Doğu ve Güneydoğu’ya atanan valilerin terörle mücadelede uzmanlaşmış kişiler olması gerekirken, bu valilerin hemen hepsinin konunun acemisi olduğunu da görüyoruz. Bu nedenle de operasyonlar sınırlı kalıyor. Asker, istediği gibi hareket edemiyor. Karakollarımız savunma görevi yapıyor ve bu nedenle de sürekli olarak baskınla karşılaşıyor.

                                                       Güneydoğu’da hemen her gün olaysız, kansız ve terörsüz bir gün var mı? Sürekli şehitler geliyor. Kimsenin can güvenliği yok. Herkes herkesten şüphe eder durumda. Devletin kaymakamı vuruluyor, öğretmenleri kaçırılıyor, yollar mayından geçilmiyor. Buralarda tam bir savaş hali var. Bunu hiç kimse görmezden gelemez.

                                                        Konu ile ilgili olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli çok açık bir çağrıda bulunda ve “ Güneydoğu kan gölü haline dönmüştür. Burada neden olağanüstü hal ilan edilmiyor? Daha ne kadar Mehmetçiğin ölmesi bekleniyor?” diye soruyor. Hatta Bahçeli, bu olağanüstü halin ilan edilmesini birkaç kez de telaffuz etti. Bahçeli’nin dışında bölgede olağanüstü hal olmasını isteyenlerin de çoğaldığını gözlemliyoruz.

                                                        OLAĞANÜSTÜ HAL İLANI ŞART

                                                         AKP Hükümeti, israrla Güneydoğu Bölgesinde olağanüstü hal ilanına karşı çıkıyor. Yapılan çağrılara kulaklarını tıkıyor. Başbakan Erdoğan, bu çağrıda bulunanlara da karşı çıkıyor, hatta daha da ileri giderek “hainlikle” bile suçlayabiliyor. Güneydoğu kan gölü haline gelmiş. Asker, neredeyse karakollarda hapis durumunda bırakılmış. Sınırlı operasyonlardan da sonuç alınamıyor. Bu topraklarda resmen savaş yapılıyor. Can güvenliği kalmamış. Devletin birimleri bile artık iş göremez duruma düşürülmüş. Akşam karanlık çöktüğünde birçok yerde hayat bile duruyor,kimse evinden dışarı çıkamıyor.

                                                         Burada ortaya çıkan gerçeği de sizlerle paylaşalım:

                                                         Güneydoğu’da olağanüstü hal ilan edilirse, buralarda ipler yeniden askerin eline geçmiş olacak. Askerler, valilerin emri ile değil, olağanüstü Hal valisinin emri ile iş yapacak. Bu da askerin ipleri yeniden ele geçirmesi anlamına geliyor. Askerin güçlenmesi, ön plana geçmesi bu nedenle önlenmek isteniliyor. Ancak, bunun yanlışlığı da sıkıntılara ve daha çok şehitlerin gelmesine yol açmıyor mu?

                                                         BU ANLAYIŞLA TERÖR ÖNLENEMEZ

                                                          AKP Hükümeti, askerin güçlenmesini istemiyor. Mehmetçikler şehit düşmüş, yolarda mayınlar patlamış, teröristler polisleri vurmuş, öğretmenleri kaçırmış kimsenin umurunda bile değil. Karakollar basılıyor, şantiyeler ve araçlar ateşe veriliyor, yavrularımızın eğitim gördüğü okullar bile kullanılamaz hale geliyor. Daha ne olması gerekiyor birileri çıkıp bize söylesin. Bütün bunlar bölgede olağanüstü hal ilan edilmesi için bir neden değil mi? Bu sistem ve anlayışla terörle mücadele edilebilir mi? Bu mücadeleden başarılı biçimde çıkılabilir mi?

                                                           Terörle mücadelede özel birliklerin oluşturulacağı söylenmişti, bunlar da gerçekleşmedi. İş, sadece jandarmanın omuzlarına yüklendi. Jandarmanın da bu mücadelede yetersiz kaldığı zaten biliniyor. Bütün bu gerçekler ortada dururken bu mücadele yanlış üzerine yanlışı bizi yönetenler yapıyor. Bunca olaylar, bunca kan ve gözyaşı bu nedenle durmuyor.

                                                             Karakollarımız baskın yiyor, yollara mayınlar döşeniyor. Bunlar niye görülmüyor, nerede istihbarat birimleri, ne yapıyorlar? Bunlar da ayrıca sorgulanması gereken konular arasında bulunuyor. Hep aynı noktalarda aynı hatalar yapılıyor. Bunları kim yapıyor, bunlardan neden hesap sorulmuyor, bu da kanayan bir başka yaradır.  Bu satırlar yazılırken, Bitlis ve Yüksekova’da yine faciadan dönüldüğü, paylayıcıların son anda fark edilerek imha edildiği haberlerini aldık. Mehmetçiklerimiz, faciadan kıl payı kurtulmuşlar.

 

 

NECDET BULUZ - turkish army turk ordusu operasyon savas

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir