Temmuz ayı başında uluslararası bir konferansa katılmak için Japonya’da idim. Japonlar, benim gördüğüm beş kıtadaki uluslar arasında en nazik ve barış sever insanlar. Türkçedeki ifadeyle karıncayı bile incitmekten çekinirler.
Dünyanın hiçbir ülkesinde tren kondüktörlerin kontrollerini yaptıktan sonra vagonu tek ederken, dönüp yolcuları selamladığına şahit olmadım.
Japon tarihine baktığımızda, Japonlar Avrupa’daki gibi korkunç savaşlara taraf olmamışlar. İkinci Dünya Savaşı dışında binlerce yıllık tarihlerinde sadece Kore, Rusya ve Çin ile savaşları var.
Fakat İkinci Dünya Savaşı’nda insanlık tarihinin en büyük felaketi ile karşılaşmışlar. İki Japon kenti Hiroşima ve Nagasaki, ABD tarafından atom bombası ile bombalanmıştır.
Sapporo’daki toplantının bitiminden sonra, Türkiye’ye dönmeden önce Hiroşima’ya gittim.
Hiroşima, Batı Japonya’nın Çugoku bölgesinde, insanlık tarihinde nükleer saldırıya uğrayan ilk kenttir. Tokyo’dan hızlı tren (Shinkansen) ile yaklaşık beş saatte gidilmektedir.
Nazi Almanları’nın Yahudilere soykırım uyguladıkları Auschwitz ve Birkenau toplama kamplarını Polonya’da ziyaret ettikten sonra, ikinci büyük insanlık suçunun işlendiği Hiroşima’yı görmek istemişimdir.
Japonya , 8 Aralık 1941 tarihinde ABD ve müttefikleri ile savaşa girmiştir.
17 Temmuz 1945’de Almanya’nın Potsdam kentinde Müttefik liderleri Harry S Truman, Winston Churchill ve Josef Stalin’in katılımıyla Potsdam Konferansı açılmış, 26 Temmuz 1945 tarihinde Müttefikler Potsdam Bildirisi ile Japonya’yı teslim olmaya çağırmıştır.
Fakat taslakta var olan İmparatorluk sisteminin korunmasına ilişkin madde kaldırıldığı ve şartsız teslim olma şartı sebebiyle Japon Başbakanı Kantarō Suzuki Potsdam Bildirisi’ni kabul etmemiştir.
Bunun üzerine Başkan Truman nükleer savaşı sonlandırmak amacıyla Japonya’ya atom bombası atılmasına karar vermiştir.
6 Ağustos 1945 tarihinde, bundan tam 67 yıl önce bugün yerel saatle 8.15’de Enola Gay adlı bir B-29 bombardıman uçağından bırakılan “little boy” isimli atom bombası Hiroşima’yı yok etmiştir.
ABD saldırıyı Japonların en çok dışarıda oldukları sabah 08.15 olarak seçmiştir.
Bundan tam 67 yıl önce bugün ABD, Japonya’nın Hiroşima kentine atom bombası atarak bir insanlık suçu işlemiştir.
İnsanlık tarihi boyunca ilk defa Hiroşima’da kullanılan 15 bin tonluk TNT eşdeğerindeki patlayıcı, kentin yüzde 60′ı haritadan silmiş, kent üzerinde 13 kilometrekarelik bir radyasyon bulutu oluşmasına sebep olmuştur.
ABD Hiroşima’daki saldırısından 3 gün sonra 9 Ağustos 1945 saat 11.02’de Nagasaki’de Plütonyum 239 tipi atom bombası “fat man” ile ikinci saldırıyı gerçekleştirmiştir.
360 bin masum insanın ölümüne, on binlerce insanın yaralanmasına yol açan atom bombalarının zararları radyasyondan etkilenen insanların yakalandıkları genetik sakatlıklar da ilave edildiğinde, felaketten etkilenen insan sayısı milyonları geçmektedir.
Bu sebeple 6 Ağustos insanlık tarihi açısından bir “soykırım” ve “utanç” günü olmalıdır.
Savaşı sonlandırmak ve daha fazla insanın ölmesini önlemek amacıyla bile olsa, savaşa taraf olmayan kadın, yaşlı ve çocukların da ölmesine sebep olan ve radyasyon sebebiyle olumsuz etkileri hala devam eden bir katliamı insanlığın unutmaması gerekir.
Bazı bilim insanlarına göre bu bombanın etkileri halen sürmektedir.
Hiroşima’da yaşanan bu soykırım her yıl 6 Ağustos’da tüm dünyada ve Hiroşima’da yer alan Hiroşima Barış Anıt Parkı’nda milyonlarca kişi tarafından anılmaktadır.
6 Ağustos 2005 tarihinde Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Muhammed El Baradey, (1997-2009 döneminde Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı, Nobel Barış Ödülü sahibi ve son Mısır Başkanlık seçimlerinde aday) Hiroşima ve Nagasaki kentlerine 60 yıl önce Amerika’nın attığı atom bombasının yaptığı yıkımın, insan hayatı için nükleer silahların ortadan kaldırılması gerektiğini gösterdiğini söylemiştir.
El Baradey, Viyana’da Hiroşima ve Nagasaki’ye atom bombası atılmasının 60’ıncı yıldönümü için düzenlenen anma töreninde yaptığı konuşmada, “Zamanın, dünyanın nükleer silahların ne kadar yıkıcı olduğunu unutmasına izin vermemesi gerektiğini” açıklamıştır.
Hiroşima ve Nagasaki’ye atılan atom bombasının, bu tür silahların yayılmasının ve kullanılmasının neden önüne geçilmesi gerektiğini daima hatırlatması gerektiğini belirten Baradey, nükleer silahsızlanmanın, dünya ve insan ömrü için çok önemli olduğunu belirtmiştir.
Atomu keşfeden Albert Einstein, Hiroşima ve Nagasaki’nin bombalanmasından sonra “Ben atomu iyi bir şey için keşfettim,ama insanlar atomla birbirlerini öldürüyorlar” diyerek bu çılgınlığa son verilmesini istemiştir.
Kasım 1945’te The Atlantic Monthly dergisi için kaleme aldığı makalede, atom silahlarının kullanılmasına son verilmesi için bir Dünya Hükümeti’nin kurulmasını önermiş, aksi halde silahlanmanın kontrol edilemez hale geleceğini ifade etmiştir.
Hiroşima, 6 Ağustos 1945′ten sonra, bir “barış kenti” olarak yeniden inşa edilmiş, bombanın yıktığı alanda, ayakta kalan ilk bina Hiroşima Barış Anıtı olarak seçilmiştir.
Her yıl Hiroşima’da yaşamını yitirenler için anma töreni düzenlenmektedir. 6 Ağustos’ta atom deposuna dönüştürülen dünyada, nükleer silahlara sahip ülkelerin her an insanlığı yok edilebileceği biliniyor.
Ancak, dünya üzerinde bombayla egemenlik kurabileceğine inanan devletler milyonlarca insanın her 6 Ağustos’ta yükselen çığlığına kulak tıkamaya devam ediyorlar.
Bombanın düştüğü yer yakınında kurulan Barış Parkı’nda binlerce insan bir araya gelerek, bombalamada yaşamını yitirenlerin anısına saygı duruşunda bulunan insanları görmezden geliyorlar.
Barış İçin Belediye Başkanları Örgütü (Mayors For Peace) bu aktivitelerde ön plandadır. 5.312 kent ve 153 ülkeyi (1 milyar insan) temsil etmektedir.
Eskişehir’deki belediyelerin Örgüt’e üye olup olmadıklarını bilmiyorum. 2020 yılına kadar nükleer silahların kaldırılmasını amaçlayan bu örgüte üye değillerse, üye olmalarını öneririm.
Çünkü, barış kenti Eskişehir’e bu yakışır.
Nevşehir’de bugün Kapadokya Kültür ve Sanat Merkezi’nde “Hiroşima ve Nagazaki’ye Atılan Atom Bombaları 5 Bin Üye Kilometre Taşı” (The 5000 Member Milestone Exhibition) afiş sergisi açılmıştır.
Hiroşima’daki müzeyi gezerken, insanlık adına utanç duydum. Müzenin çıkışındaki deftere ben ve eşim büyük Önder Atatürk’ün şu veciz sözünü herkes anlasın diye İngilizce yazdık:
“Peace at Home, Peace in the World.”