Aydınlık gazetesi yazarı Mehmet Perinçek Rus arşivlerinde bulunan ilginç bir belgeyi kamuoyuna açıkladı. İlk kez yayımlanan belgeye göre, Milli Mücadele yıllarında I. Dünya Savaşı sırasında esir düşmüş Rus askerleri Türk orduları safında savaşmış. Odatv.com’un haberine göre Perinçek’in yazısı şöyle:
“Büyük Zafer’in 90. yılında İstiklâl Savaşımızla ilgili bilinmeyen bir gerçeği ortaya çıkaran bir belge sunuyoruz. Dünyada ilk kez yayımlanan bu belge, Milli Mücadele yıllarında I. Dünya Savaşı sırasında esir düşmüş Rus askerlerin Türk orduları safında savaştığını gösteriyor.
Belge, uzun bir prosedürden sonra özel izinle girilebilen Rus Dışişleri Bakanlığı’nın arşivinde bulunuyor: Rusya Federasyonu Dış Politika Arşivi (AVPRF) fond 132, liste 4, klasör 6, dosya 18, yaprak 13, 14, 14 arkası, 15.
Arşivde bulunan belgenin onaylı kopyası, 3 Mart 1921 tarihinde Sovyet Dışişleri Halk Komiseri (Bakanı) Çiçerin’e sunulmuş. Dünya Savaşı’nda Türklere esir düşüp Rusya’ya geri dönen tıp doktoru Filipp Feliksoviç Dombrovskiy’in 11. Kızıl Ordu yetkililerine verdiği ifade tutanakları, 22 Ocak 1921 tarihli. İfade Akstafa şehrinde alınmış ve Dombrovskiy tarafından imzalanmış.
12 bin kişiden oluşuyor
İfadesinde anlattığı üzere 30 yaşındaki ve Plotsk şehrinden olan Dombrovskiy, 20 Ekim 1916 tarihinde Revanduz’da esir düşer. Ruslar, geri çekilene kadar savaş esirleri kampında kalır. Kemalistlerin milli hareketinin başlamasıyla oluşturulan “Rus Tümeni”ne katılır. Başlangıçta bu tümenin kurucu komutanı olur.
“Rus Tümeni” içinde istişari oyun esas olduğu bir Genel Kurul vardır. Dombrovskiy, bu kurul tarafından birkaç kez Büyük Millet Meclisi’ne tümenle ilgili meseleler üzerine gönderilen komisyona da seçilmiştir.
Rus askeri tabip, ifadesinde tümenin yaklaşık 12 bin kişiden oluştuğunu belirtmiştir. Bu kişiler, Kafkas Cephesi’nde esir düşenler ve Avusturya-Macaristan Cephesi’nden farklı işler, özellikle de Bağdat Demiryolu’nun yapımı için gönderilen Ruslardır. Tümen, Dombrovskiy’in ifadesini verdiği dönemde Harput ve çevresinde bulunmaktadır. Rus doktorun ayrıldığı sırada tümeni Yüzbaşı Kotlyarov komuta etmektedir.
Zonguldak ve Kilikya’da savaştılar
Tümen müstakildir ve askeri harekâtlara anlaşma üzerinden katılmaktadır. Tümen, İngilizlerin Zonguldak’tan atılmasında ve Kilikya’da (Çukurova bölgesi) Fransızlara karşı çatışmalarda yer almıştır.
Tümenin çoğunluğu Rusya’ya gitmek istemekte, fakat farklı bahanelerle buna izin verilmemektedir. Dombrovskiy, başta gümrük görevlileri olmak üzere farklı memurlara yaklaşık 30 altın lira rüşvet dağıtarak Rusya’ya gelmeyi başarmıştır. Bir savaş esirinin benzer yollarla bunu yapabilmesi için aynı miktarda para harcaması gerekir.
Dombrovskiy, Rusya’nın Pyatigorsk şehrine ifadeyi vermesinden 4,5 ay önce Ermenistan ve Gürcistan üzerinden gelmiştir. Ebeveynlerini orada bulamamıştır. Hayatta olduklarını öğrenmesine rağmen, nerede olduklarını bilmemektedir.
Birçoğu Türkiye’de evlenmiş
“Rus Tümeni”nin askerlerinin Zaporojetsler (Ukrayna’daki kazak orduları (16-18. yy)) gibi bir yaşam tarzı vardır. Ticaret ve tarımla uğraşmaktadırlar. Birçoğu evlenmiştir. İhtiyaç anında da toplanmaktadırlar.
Dombrovskiy’in tek sayfalık bu ifadesinin yanında kısa soru-cevap şeklinde hazırlanmış 3 sayfalık başka bir ifadesi daha bulunmaktadır. Rus askeri tabip, tümenin ne zaman ve hangi şartlarda kurulduğu sorusuna şu cevabı vermiştir: “1918’in Ocak ayında. İngilizleri Zonguldak’tan atmamız ve sonra silahları geri teslim etmemiz gerekiyordu.”
İngilizlerin 2 topunu ele geçirmişler
Dombrovskiy, daha sonraki cevaplarında tümenin 3 alaydan, alayların 2 taburdan, taburların 4-5 bölükten, bölüklerin 4 takımdan oluştuğuna işaret eder. Her alayda 5 mitralyöz vardır. Tümeni Krotkov komuta etmiştir. Komuta kademesi seçim esasına dayalıdır.
Tümende Rus ve Türk silahları kullanılmaktadır. İlk etapta cephaneleri yoktur. Düşmandan ele geçirdikçe tümeni donatmışlardır. Bir dönem 6 topları vardır. Ancak mürettebatı Türktür. Daha sonra İngilizlerin 2 topuna daha el koymuşlardır.
Öneri kârlı ise toplanıyorlar
Tümen her zaman silahlıdır. Düzenli asker toplamamaktadırlar. İhtiyaç anında bir araya gelmektedirler. Sayıları Anadolu’da 12 bini geçmemektedir. Bunların 1500’ü Kazan Tatarıdır. Geri kalanı ise Rus ve diğer milliyetlerdendir.
Tümen, kışlada kalmamakta, şehirlerde evlerde veya köylerde yaşamaktadırlar. Ticaret, zanaat ve tarımla uğraşmaktadırlar. Tümenin ayrıca devamlı bir kalemi yoktur. Subaylar ve askerler, maaş almamakta, kazanılan para paylaşılmaktadır. Seferberlik zamanı askerler, 5 kağıt para; subaylar 30 kağıt para almaktadır. Ayrıca günde 1,5-2 funt şeker, 0,5-1 funt et dağıtılmaktadır. (1 funt, 409,5 gram)
Sovyet askeri yetkililerinin 10. sorusu çevreye dağılmış olan bu kişilere toplanma emrinin ne yolla iletildiği yönündedir. Tümen komutanı, alay komutanlarını çağırmakta ve onlara görevi anlatmaktadır. Eğer öneri kârlı ise toplanılmakta, yoksa herkes yerinde kalmaya devam etmektedir. Seferberlik tamamen gönüllülük temelindedir. Görev zamanı asker kaçağı yoktur. Disiplin katıdır.
11. soru, toplanma esnasında nasıl silahlanıldığı, dağılırken silahların nereye teslim edildiği ya da silahları yanlarında götürüp götürmedikleri üzerinedir. Herkes silahını yanında tutmaktadır. Mitralyözler başçavuşlarda, toplar ise şehirde durmaktadır. Cephanelik, cephane taşıyan araç vb. yoktur.
“Bir şeye karışmadan şimdilik burada yaşıyoruz”
Dombrovskiy, komuta kademesinin ve askerlerin siyasi fizyonomisiyle ilgili soruyu ise Sovyet iktidarına sempatiyle baktıkları şeklinde cevaplar. Yukarıda söz ettiğimiz Genel Kurul’da şöyle bir karar almışlardır: “Bir şeye karışmadan şimdilik burada yaşıyoruz.” Tümende Marksistler vardır, ancak herhangi bir komünist örgüt bulunmamaktadır.
Dombrovskiy, sorulara verdiği cevaplarda Türklerin ilk başta kendilerine güvenmediğinin, ancak sonradan saygılı davrandıklarının altını çizer.
İngilizlere, Fransızlara ve iç isyanlara karşı
Tümen, 1920 yılının başında yaklaşık bir hafta Kilikya’da Fransızlara karşı savaşmıştır. 1919 Ağustos ve Eylül’ünde ise İngilizleri Zonguldak’tan kovmuşlardır. Ayrıca iç isyanlarda da Türk ordularıyla birlikte savaşmışlardır. Muharebeler sırasında herkes doğrudan komutana tabidir. Dağılınca da herkes köyündeki başçavuşa bağlıdır. Memleketlerine dönmek için çok baskın bir talep yoktur. Subaylarla askerler arasındaki ilişkiler ise eşittir.
Beyaz Rus kaynakları doğruluyor
İstiklâl Savaşı’nda yer alan bu “Rus Tümeni”yle ilgili Türk kaynaklarında şimdiye kadar bir bilgiye rastlamadık. Ama İç Savaş’tan sonra Türkiye’ye kaçan Beyaz Orduların kaynaklarında bunu doğrulayacak veriler bulunmaktadır. Beyaz Ordu belgelerinde ve o dönemde Türkiye’de bulunmuş Beyaz Ordu mensuplarının anılarında bazı Beyaz Rus askerlerinin belirli ücret karşılığında Kemalistler için savaşmak üzere kaçtıkları sıkça geçmektedir. Başka bir yazımızda da bunlara yer veririz. (Aydınlık/ Mehmet Perinçek)
3.9.2012
Bir yanıt yazın