From: D.Ali Ercan <daliercan@gmail.com>
Sent: Sunday, September 16, 2012 4:27 AM
Subject: Der Spiegel wikileaks belgelerinden Türkiyeyi tanıtıyor.(OdaTv)
ODATV
Wikileaks belgelerini en önce ele geçiren Der Spiegel, Türkiye raporlarını birer birer açıklıyor. Der Spiegel’in, Türk basınından önce Türkiye ile ilgili yaklaşık 8 bin ABD belgesini incelemek olanağı bulduğu kesin. ABD belgeleri arasında, Enerji Bakanlığı içinden sızdığı belirtilen belgelere göre, Erdoğan’ın İran’a baskı yaparak doğalgaz boru hattı projesine okul arkadaşının bir şirketini de ortak ettirdiği yönünde. Bu şirketin liman inşaatları yaptığı, enerji dalında bir tecrübesi olmadığı biliniyor. Der Spiegel’in bazı belgelerle ilgili açıklamaları Türk basınında da yer almıştı. Erdoğan’ın
- İsviçre’de 8 ayrı özel hesabının bulunması,
- Çocuklarının eğitiminin bir iş adamı tarafından üstlenilmesi ve
- Servetini düğün takıları ile açıklamaya çalışması gibi…
Erdoğan’ın tabana mesaj vermeyi çok iyi bildiği belirtiliyor. Bir büyükelçilik görevlisi, buna örnek olarak Bakan Faruk Nafiz Özak ile ilgili bir olayı anlatıyor. Bu belgeye göre Başbakan Erdoğan, 2004 yılı belediye seçimlerinde Trabzon Belediyesi’ni kaptırınca, Özak’ı hemen Trabzonspor’un başına getirdi. Erdoğan daha sonra “örtülü ödenekten” bir kaç milyon doları, yeni oyuncu alımı için Özak’a aktardı. Bu yolda elde edilen başarıyla Özak, belediye seçimleri için avantaj sağlamaya çalıştı.
Der Spiegel’in haberinde, Erdoğan’ın seçtiği çalışanların kalitesizliği vurgulanırken, Bakan Nimet Çubukçu’nun Emine Hanım’ın yakını olduğu için bu görevde olduğu ve her ne hikmetse hep oğlundan bahsedip eşinden hiç bahsetmediği vurgulanıyor. Bir bakanın, uyuşturucu işine bulaştığı iddiaları ve küçük kızlara düşkünlüğü vurgulanırken, Erdoğan’ın hükümet olmadan önceki, “Demokrasi, bizi ulaşmak istediğimiz noktaya götürecek bir trendir” sözünün ABD belgelerine girdiği belirtiliyor. Haberde, ABD belgelerinde yer alan Gül- Erdoğan çekişmesine de vurgu yapıldıktan sonra, Gül için şu tanımlamanın bir belgede yer aldığı bildiriliyor: “Gül İngilizce biliyor ve daha demokrat görünüyor; ama bu yanıltıcıdır. Gül, Erdoğan’dan çok daha batı karşıtı bir ideologtur.”
ABD belgelerine göre Erdoğan, Gül’ün Çankaya’ya çıkmasını engellemek için uğraşmış ancak bunda başarılı olamamış. Haber, Türk medyasında yer alan Davutoğlu ile ilgili, “Ankara dışı siyasetle bilgisi çok az. Bu uyumsuzluk yaratıyor.” Ve “İslami düşünceleri özellikle tehlikeli” yorumlarıyla devam ediyor.
İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy, Ekim 2009’da “Başbakan Erdoğan bir köktendincidir. Dinsel nedenlerden dolayı bizden(İsrailden) nefret ediyor” dediği belgenin de ABD yazışmalarında yer aldığı belirtiliyor. Amerikalılar, Erdoğan’ın Türkiye’yi her geçen gün batıdan uzaklaştırdığını gözlemlerken, Erdoğan’ın kurduğu sistemin bir NATO ülkesi olan Türkiye’yi gerçekten stabil bir şekilde tutup tutamayacağının bilinmediği vurgulanıyor. Haber, Ankara Büyükelçisi James Jeffrey’in, bu yılın şubat ayında yazdığı bir raporla bitiriliyor:
“Burada her gün her şey değişiyor. Kimse, bütün bir coğrafyada dengenin ne yanda olacağını tahmin edemiyor. Dikkatinize sunarım…” Der Spiegel, Maximillian Popp imzası ile Türkiye hakkındaki belgelerle ilgili iki sayfalık bir haber yaptı. Dergi, ayrıca tüm bu iddiaların Türk hükümetine sorulduğunu ve bir yanıt alınamadığını da özellikle vurguluyor;
- Amerika, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a güvenmiyor. Muhalefet ise tam bir komedi.
- Erdoğan’ın dünyaya bakış açısı, hiç bir zaman gerçekçi olmamıştır.
- Erdoğan, Allah’ın, Türkiye’yi yönetmek için kendisini seçtiğine inanıyor ve kendisini Anadolu’nun “Sezar”ı olarak görüyor.
- NATO’daki en büyük ikinci askeri güç olan Türkiye’nin başbakanı Erdoğan, çeşitli bilgileri genel olarak islamcı gazetelerden alıyor ve kendi bakanlıklarının yaptığı araştırmalara bile gereken ilgiyi göstermiyor. Bu nedenlerden dolayı, istihbarat ve ordu artık bazı bilgileri kendisine iletmekten vazgeçmiş durumda.
- Kimseye pek güveni olmayan Erdoğan, etrafında kendi sözünden çıkmayan dar çemberden oluşmuş bir danışman grubu bulunduruyor.
- Her ne kadar atıp tutuyor ve gürlüyorsa da aslında gücünü kaybetmekten çok korkuyor.
- Erdoğan’ı iyi tanıyan biri Amerikalılar onun hakkında şöyle konuşuyorlar: “Tayyip Allah’a inanır, ama Allah’a güvenmez…”
- 2004 ten beri yapılan çeşitli açıklamalara göre, ülkede her alanda yolsuzluklar var.
- =========================================================
DEVLETLÛ NEREYE KOŞUYOR?
Önce adresinden iktibas:
Wikileaks belgelerini en önce ele geçiren Der Spiegel, şoke edici Türkiye raporlarını birer birer açıklıyor. Ayrıntılarıyla sunuyoruz…
WİKİLEAKS’ın sızdırdığı ve dün akşamdan itibâren basında parça parça yer alan belgeler, Türkiye’de AKP hükûmetini hayli zora sokacağa benziyor.
Belgeler, şimdiye kadar bir çok kişi tarafından dile getirilen iddiaların yazılı şekli olsa da, hiç bilinmeyen bir çok skandalın ABD’li diplomatlarca nasıl izlendiğini ve aslında bilindiğini de gösteriyor.
Dünyânın başka bir yerinde olsa, bu iddialar karşısında bir hükûmet iki dakika yerinde kalmaz ama bizde kalacaktır. Bundan eminiz.
Çünkü iktidardaki zihniyet ABD’lilerin tarif ettiği şekliyle şudur: “Yolsuzluk yapan bir hükûmet ve ona göz yuman bir İslâmist”…
8 BİN BELGEYİ İNCELEDİLER
Wikileaks belgeleri, dün bir kaç basın organına önceden ulaştı. Bunlardan biri de Alman Der Spiegel Dergisi oldu.
Der Spiegel’in, Türk basınından önce Türkiye ile ilgili yaklaşık 8 bin ABD belgesini inceleme olanağı bulduğu kesin.
Bugün piyasaya çıkan Der Spiegel, Maximillian Popp imzası ile Türkiye hakkındaki belgelerle ilgili iki sayfalık bir haber yaptı. Bu haberden aktarmak istiyoruz.
Der Spiegel’in haberinin spotu, “NATO partneri olan Türkiye, ABD için özellikle korkutucu. Bir Büyükelçilik Sözcüsü, Erdoğan’ı, rüşvetçi hükümete göz yuman İslâmist olarak tanımlıyor” şeklinde…
İşte bundan sonraki bir kısım iddialar ise Türk basını tarafından hiç dikkate alınmadı.
İSLÂMCI BASINDAN BİLGİ ALIYOR
Der Spiegel’in yer verdiği ABD belgelerinden devam edelim:
– Amerika, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a güvenmiyor. Muhalefet ise tam bir komedi…
– Erdoğan’ın dünyâya bakış açısı, hiç bir zaman gerçekçi olmamıştır. (Mayıs 2005)
– Erdoğan, Tanrı’nın (Allah’ın) Türkiye’yi yönetmesi için kendisini seçtiğine inanıyor ve kendisini Anadolu’nun “Volkstribun”u (Alman’ların Roma İmparatoru Sezar’ı tanımlamak için kullandıkları tâbir) olarak görüyor.
– NATO’daki en büyük ikinci askeri güç olan Türkiye’nin başbakanı Erdoğan, çeşitli bilgileri genel olarak İslâmcı gazetelerden alıyor ve kendi bakanlıklarının yaptığı araştırmalara bile gereken ilgiyi göstermiyor.
– Bu nedenlerden dolayı, istihbarat ve ordu artık bâzı bilgileri kendisine iletmekten vazgeçmiş durumda.
– Kimseye pek güveni olmayan biri ve etrafında sözünden çıkmayan dar çemberden oluşmuş bir danışman grubu bulunduruyor.
– Her ne kadar atıp tutuyor ve gürlüyorsa da gücünü kaybetmekten korkuyor.
– Erdoğan’ı iyi tanıyan biri Amerika’lılara onu şöyle özetliyor: “Tayyip, Allah’a inanıyor ama Allah’a güvenmiyor”…
PETROL İŞİNDEN PAY ALIYOR…
– 2004’ten beri yapılan çeşitli açıklamalar göre, ülkede her alanda yolsuzluklar var ve hâttâ Erdoğan’ın âilesi içinde bile. Söylentiler arasında, “hükûmetin önemli danışmanlarından birinin bir gazeteciye aktardığı. Erdoğan, petrol işlerini özelleştirirken kendine de pay ayırıyor“ sözleri de var. ABD belgeleri arasında, Enerji Bakanlığı içinden sızdığı belirtilen belgelere göre, Erdoğan’ın İran’a baskı yaparak doğalgaz boru hattı projesine okul arkadaşının bir şirketini de ortak ettirdiği yönünde. Bu şirketin liman inşaatları yaptığı, enerji dalında bir tecrübesi olmadığı biliniyor.
Der Spiegel’in bâzı belgelerle ilgili açıklamaları Türk basınında da yer aldı. Erdoğan’ın İsviçre’de 8 ayrı özel hesabının bulunması, çocuklarının eğitiminin bir işadamı tarafından üstlenilmesi ve servetini düğün takıları ile açıklamaya çalışması gibi…
TRABZONSPOR’A MİLYONLARCA DOLAR
Biz, görülmek istenmeyenlerle devam edelim. Yine Der Spiegel’den gidiyoruz:
– Erdoğan’ın tabana mesaj vermede hareket etmeyi çok iyi bildiği belirtiliyor. Bir büyükelçilik görevlisi, buna örnek olarak Bakan Faruk Nafiz Özak ile ilgili bir olayı anlatıyor. Bu belgeye göre Başbakan Erdoğan, 2004 yılı belediye seçimlerinde Trabzon Belediyesi’ni kaptırınca, Özak’ı hemen Trabzonspor’un başına getirdi. Erdoğan daha sonra “gizli devlet kasasın”dan bir kaç milyon Doları, yeni oyuncu alımı için Özak’a aktardı. Bu yolda elde edilen başarıyla Özak, belediye seçimleri için avantaj sağlamaya çalıştı.
– Bir ABD belgesi, “Erdoğan, AKP’yi‚ Erdoğan-Partisi’ne’ çevirdi“ yorumunu getiriyor. Dönemin ABD Büyükelçisi Eric Edelmann 2004’te, hükûmette gerçek bilgi sâhibi olan çok az kişi olduğunu, bâzı AKP’lilerin göreviyle büyüyüp geliştiklerini, diğerlerinin ise beceriksiz ve kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiklerini veya bağlı oldukları cemaâtlerin amaçlarına hizmet ettiklerini tutanaklara geçirdi.
ÇUBUKÇU, NEDEN EŞİNDEN SÖZ ETMEZ
Der Spiegel’in haberinde, Erdoğan’ın seçtiği çalışanların kalitesizliği vurgulanırken, Bakan Nimet Çubukçu’nun, Emine Hanım’ın yakını olduğu için bu görevde olduğu ve her ne hikmetse hep oğlundan bahsedip eşinden hiç bahsetmediği vurgulanıyor.
Bir bakanın, uyuşturucu işine bulaştığı iddiaları ve küçük kızlara düşkünlüğü vurgulanırken, Erdoğan’ın hükümet olmadan önceki, “demokrasi, bizi ulaşmak istediğimiz noktaya götürecek bir trendir“ sözünün ABD belgelerine girdiği belirtiliyor.
Haberde, ABD belgelerinde yer alan Gül-Erdoğan çekişmesine vurgu yapıldıktan sonra, Gül için şu tanımlamanın bir belgede yer aldığı bildiriliyor: “Erdoğan’ın aksine Gül, İngilizce biliyor ve daha demokrat görünüyor. Ancak bu yanıltıcıdır. Gül, Erdoğan’dan daha ideolog biri ve daha Batı karşıtıdır”.
ABD belgelerine göre Erdoğan, Gül’ün Çankaya’ya çıkmasını engellemek için uğraşmış ancak bunda başarılı olamamış. Haber, Türk medyasında yer alan Davutoğlu ile ilgili, “Ankara dışı siyasetle ilgili bilgisi çok az. Bu uyumsuzluk yaratıyor. İslâmî düşünceleri özellikle tehlikeli” yorumlarıyla devam ediyor.
NEFRETİ (Hass) DİNSEL NEDENLERDEN
İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy’nin, Ekim 2009’da söylediği belirtilen “Başbakan Erdoğan bir fundamentalist. Dinsel nedenlerden dolayı bizden nefret ediyor“ sözlerinin yer aldığı belgenin de ABD yazışmalarında yer aldığı belirtiliyor.
Amerikalılar, Erdoğan’ın Türkiye’yi her geçen gün Batı’dan uzaklaştırdığını gözlemlerken, Erdoğan’ın kurduğu sistemin bir NATO ülkesi olan Türkiye’yi gerçekten stabil bir şekilde tutup tutamayacağının bilinmediği vurgulanıyor. Haber, Ankara Büyekelçisi James Jeffrey’in, bu yılın Şubat ayında yazdığı bir raporla bitiriliyor:
“Burada her gün her şey değişiyor. Kimse, bütün bir coğrafyada dengenin ne yanda olacağını tahmin edemiyor. Dikkatinize sunarım”…
Dergi, tüm bu iddiaların Türk hükûmetine sorulduğunu ve bir cevap alınamadığını da özellikle vurguluyor.
Biz de, tümünü Türk halkının bilgisine sunuyoruz.
Ali Gülen Odatv.com
***
Ben sâdece nakilciyim, elçiye zevâl olmaz.
Bu makalede kendisini özenle ve düzenle tepeye oturtan Batı’nın, artık Devletlû’ya güvenmediği yazılmış!
Peki, aynı Batı yekpâre midir yoksa kendi içerisinde de çatışmakta mıdır?
Bir yandan Rusya, Çin ve Kore, öbür yandan Büyük Britanya, Kıt’a Avrupası ve ABG.
Bunlar hâlâ aynı kaba mı işiyorlar (halk deyişidir)?
Hayır ve kendi aralarında da ihtilâf hâlindeler.
Henüz efkâr-u umûmiyenin bîhaber olduğu çok yeni silâhları bulunduğunu tahmin etmek fazla bir zekâ gerektirmiyor.
Bir yandan da bakıyorum, Devletlû’nun “alçak, nâmussuz, şerefsiz, hâin, aşağılık” vs. diye “vasıflandırmadığı” kaç kişi kaldı?
Pek az!
Türkiye, aslında ilân edilmemiş vahim bir sosyoekonomik kriz ve köylerdeki vatandaşları dâhil, nüfusun %80’inin vergi veya banka borcu olduğu bir bataklık içinde mi?
Öyle!
Ayrılıkçı filân değil, istilâcı Kürt hareketiyle başa çıkılabiliyor mu?
Hayır!
TSK kaldı mı?
Hayır!
TSK’nın başı tâziye için gidip hediye aldı mı?
Evet!
Yandaşlarının hâricindekilerle konuşuyor mu?
Hayır!
Her şeyi bildiğini zannediyor mu ve canlı yayında gıdaklayan, miyavlayan ve anıran gazetecilerle, meselâ Sevilay kardeşiyle filân muhatap oluyor mu?
Evet!
Altına aldığı tayyareler ve arabalarla neye, kime özeniyor; Obama’ya mı yoksa Vehhabîlere mi?
Burada susup seyretmeye devam.
Ne dersin Ömer Hayyam?
Eyyamdır bu işler, eyyam…
Mehmet Kerem Doksat – Tarabya – 11 Eylül 2012 Salı
=============================================================================================
RESMI TIKLAYIP IZLEYIN
Bir yanıt yazın