oğul,
dün gördüm sokağın başında sen sandım arabanın içindeki askerleri..
aslanım dedim çıktı geldi hakkari’den..
hani babalar günü ya yarın dedim..
kıyamaz o babasına birtanem canımın öteki yarısı görmeye geldi babasını dedim..
geldiler
kapıya kadar.. arkadaşlarınmış..
hepside aslan gibi çocuklar..
hele birtanesi vardı ki, gözleri mustafa kemal’imin mavisi..
hani tüm cihana kafa tutup, bizleri tam bağımsız bir ülke yapıp giden..
hani oğul bizlere kardeşçe yaşamayı öğretip millet olma bilincini verip giden..
işte arkadaşının gözleri de o’nunkine benziyordu..
boynunda 2 künye vardı oğul..
yüreğinin üstüne gelmiş diğeri..
“babam” dedi..
babam gitti memedin..
bir kahpe kurşuna can verdi..
“babam” dedi
“babam başımıza seçtiklerimiz 5 yıldızlı lokantalarda kalleşlerle yemek yerken,
bir ses duydum düştü memedinin omzu başıma babam” dedi..
“künyesini veremem sana çıkaramam boynumdan.. düşer boynum babam dedi..
bana de oğul diye bana de babamm..” dedi..
benim memedim düşüncelidir ama..
gelir yine babasına..
hani babalar günü ya yarın..
gelir.. bak gör gelecek..
elimi öpecek..
yoksa gelmeyecek mi ?
yoksa aslanımı birdaha göremeyecek miyim ?
ne olur oğul ne olur gel..
ve al yüreğimi.. al götür..
sen gel oğul.. ben giderim..
oğul babalar günü yarın..
ben öpem elini..
yeter ki sen gel..
ileMehmet Tanrıverdi.