AYGÜN’LE VERİLEN MESAJ ERDOĞAN’I SARSIYOR

Suriye’den Ortadoğu Krizinde uluslararası hukuk ihlal ediliyor,Suriye kan gölüne dönüşürken,kapsama alanında ülkeler bir bir yeni nesil savaşa bulaşıyor.

Rusya ve Çin ulusların egemenlik hakları ve toprak bütünlüğünü prensibine dayalı BM Anlaşması uyarınca Güvenlik Konseyinde çatışmada taraflardan sadece birine baskı uygulanmasını savunan Suriye karar tasarılarını 3 kez veto etmiştir-rağmen,
İşte,Hürriyet Gazetesi savaş muhabiri Sebati Karakurt,Suriye/Halep’te 5 gününü anlatırken,”Özgür Suriye ordusunda Rocker’lar var.Kolları çizik çizik jiletli psikopat hapçılar var.Hayatta hiç bir şey olamayıp 8 yıl hapislikten sonra dünün mahkumu bugünün savaşçıları var.Kendilerini El Kaideci olarak tanıtanlar var.Yağmacılar var.Gördüğü ilk Alevinin ‘gırtlağını keseceğim’ diyenler var” ifadesiyle resmettiği, Adana ve Hatay karargahlarından istihbarat, operasyonel ve türlü lojistik aldıkları bilinen serseriler ordusu Suriye’de can pazarının kurulmasına neden oluyor.
Uluslararası ya da değil bir silahlı çatışmada temel insalcıl hukuku belirleyen Cenevre Anlaşması uygulanmıyor.
Rusya ve Çin,Batı’yı BM ve Cenevre Anlaşması hükümlerine uymaya davet ederken – mecbur, yeni nesil savaşın gereğini de uyguluyor…

*
Çünkü,bir ABD filmi çevrilmiş,Ümmetin Birliği kurgusu ile Başbakan Erdoğan iktidarında Türkiye ve Arap Baharı ile ortak vatan parolasıyla çıkılan yolda Tunus’ta,
Libya’da,Mısır,Fas’ta,Bahreyn,Yemen -işte,Suriye’de İslam ülkeleri ve halkları çok zayıflamış,etkisizleşmiş, bir bütün olarak Ümmetin Birliği ile değil, teker-teker ABD ve İsrail’in sömürü ağına düşülmüştür,İran hedefte bekleye-dursun giderek ebedi cihan hakimi olunmak isteniyor!
Ya da ABD BM ve Cenevre Anlaşmalarını aşarak Libya senaryosu benzeri uçuşa yasak bölge uygulamasıyla hava savunma sistemlerinin ortadan kaldırılması, Suriye’nin havadan bombardımanı ve füzelerle vurulmasının gayreti içinde olduğuna dair sinyaller vermektedir.
Ya da BM ve Arap Birliği’nin özel temsilcisi Kofi Annan’ın savaşan taraflar arasında uzlaşma sağlama çabaları başarısızlıkla sonuçlanmıştır-şimdi, yerine Cezayir’li diplomat Lahdar Brahimi’nin atanması beklenirken,Suriye’nin geleceğini uluslararası hukukun belirleyeceği umudu parlatılıyor.
Ya da Suudi Arabistan/Mekke’de İslam Birliği Teşkilatı toplantısı Suriye’de krizin giderek dinî boyut kazandığını,Sünni ülkelerin isteğiyle Suriye üyeliğinin askıya alındığı ve Şii’lerin izole edildiği,Ortadoğu’nun mezhep ayrılıkları bataklığına düştüğünü gösteriyor.
Hepsi bir yana bu kaosta Beşşar El Esad ve rejiminin düşmesi halinde gerilimin patlayacağı ve etkisinin nerelere-nasıl varacağı bilinmiyor!

*
Bu kaosta Kürtlerde Suriye,Türkiye,Irak’ın toprak ihlali ve bu ihlali meşru sayan siyasi,sosyo-ekonomik uygulamalarıyla yok edilmek istendikleri savunusunda,eşgüdümde
-fakat, kendi şartlarının gerektirdiği yönde başkaldırıdadır.
Kuzey Irak/Erbil’de Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Gennady Gatilov,yaşadıkları mahallerin yönetimi ele alan Suriye Kürtleri Ulusal Meclisi,Kürt Yüksek Kurulu heyetiyle görüşmesinde,Rusya’nın Suriye’deki Kürtlerin otonom bölge sahibi olmasına karşı olduğu,vatandaşlık hakkı verilmesinden yana olduğunu iletiyor.
Görüşme Rusya’nın Ortadoğu’da mezhepler ve etnik güçlere yakınlığını,desteğini ve yarının belirlenmesinde güçlü iddiasını gösteriyor-işte,Rusya’nın desteği ile türlü baskı ya da yaptırıma rağmen Esad’ın Alevi rejimi,Irak’ta Şii Maliki iktidarı ve İran’ın Şii rejimi -üstelik,radikalleşerek tutunabiliyor,Kürtlerin de Rusların bu kapsayıcı siyasi desteğinden doğrudan ya da dolaylı pay aldığını düşünmek gerekiyor.

*
PKK,milletvekili Hüseyin Aygün’ü kaçırdıktan iki gün sonra -tam da,CHP’nin terör ve Suriye’deki olayları değerlendirmek üzere TBMM’de olağanüstü toplantısına rastlayan günde, bırakıyor.
Bir kez daha PKK’nın Hüseyin Aygün’ü yukarıdaki konjonktürde kaçırdığını dikkate sunduktan sonra,Aygün ve YeniCHP’nin bu konjonktürde duruşlarının belirlenmesi gerekiyor
-çünkü,bu duruşlar milletvekilinin kaçırılması,mesajın niteliği ve sonucun alınmasında temel nedeni oluşturuyor.

*
Türkiye Cumhuriyeti ideolojik karakterini belirlediği ve buna göre siyasal ve toplumsal yapılanmasını şekillendirmeye giriştiği ilk yıllardan beri her zaman karmaşacı karakteriyle etkilerini çözümde değil çözümsüzlükte ortaya çıkaran olumsuz yüzüyle İslamcılık ve Kürtçülük,temel ideoloji doğrultusunda siyasal ve toplumsal yapılanmanın engelini oluşturmaktadır.
O nedenle Kemalist ideolojinin partisi CHP’de Deniz Baykal Kürt sorununda demokratik olduğu savlanan taleplere karşı çıkmıştır.
Fransa Cumhurbaşkanı’nın eşi Daniel Mitterand’ın başkanlığında France-Libérte Vakfı’nın düzenlediği Kürt Konferansında-o gün ki adıyla, Sosyal Demokrat Halkçı Partili milletvekilleri Kürt taleplerini seslendirince ihraç edilmişler ve ihracı protesto edenlerin katılımı ile Kürtçü Halkın Emek Partisini kurmuşlardır.
Bu kopuşla Deniz Baykal ve kadrosu Kürtlerin türlü taleplerine karşı daha etkili cephe açmış,1990 da SHP’nin CHP olması ve giderek 1995’ten sonra girilen her seçim kaybedilirken -çünkü,Türk Sosyal Demokratlar ve Kürt Sosyal Demokratların propagandasıyla Türklerin,Kürtlerin ve tüm sosyal demokrat,sosyalist dünyanın gözünde Kürt düşmanı ve ulusalcı söylemleri ağır basan bir parti görünümüne itilmişlerdir!

*
Kemal Kılıçdaroğlu temel dinamik olarak bir kısım seçmenin Lâikçi,bir kısmının ulusalcı muhalefet tarzına olan öfkesini kullanmış buna yoksulluk,işsizlik,yolsuzluk sorunlarıyla halkın değerlerini katarak Türk Sosyal Demokratlarla Kürt Sosyal Demokratları yeniCHP vurgusuyla aynı çatıda birleştirmiştir.
Teminen Genel Merkezde,il ve ilçe örgütlerinde değişimi başarmış ve Kemalist kesimin tasfiyesiyle islamcının-kürtçünün statüko dediği yaklaşıma son vermiş bulunuyor.
Abdullah Öcalan’ın ifade ettiği üzere Kılıçdaroğlu,Deniz Baykal’ın ulusalcı politikalarının yetersiz görülmesi nedeniyle ya da Kürt sorunu çözümünün önünü açmak için liderdir. Kılıçdaroğlu,Kürt sorununun çözümü için lider ise: demokratik Kemalizm geliştirilecektir -ki, Öcalan, Kürtlerin bu çözümden yana olmasını istiyor-işte,Ahmet Türk Kürt sorununun çözümü için CHP’nin gerçek sosyal demokrat parti olması halinde diyaloğa hazır olduklarını söylüyor…

*
PKK bir kaç yıldır Alevi toplumuna yönelik faaliyetlerle Alevi taban üzerinden batıya yayılmayı ve siyaseten güçlenmeyi hedeflerken,Said-i Kürdi’nin Büyük Kürdistan idealine ulaşmak için Suriye ve Ortadoğu’nun gergin ortamından yararlanıyor.
Serbest bırakıldıktan sonra,kendini kaçıranlara da “Benim gibi insanları partiye almakla dönüşümün işaretlerini çoktan verdiğini, askeri çözümü asla istemediğimizi, başından beri onaylamadığımızı, barışçıl ve siyasi çözüm istediğimizi, sayın genel başkanımızın akil insanlar komitesi önerisiyle göstermiş olduk” diyen yeniCHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün;
Sadece PKK’yı değil bütünüyle Kürt etnik kimliğini destekleyen kavrayıcı siyasetin Türkiye’den hareketle Batı’ya Ortadoğu ile ilgili hem etnik hem de mezhep düzlemindeki mesajların iletiminde kullanılmaya mükemmel bir profili oluşturuyor…

*
Nitekim Kemal Kılıçdaroğlu,CHP’nin terör ve Suriye’deki olayları değerlendirmek üzere TBMM’de olağanüstü toplantı davetine uyan BDP ile birlikte, meclis kayıtlarına geçen konuşmasında ,”Suriye politikası nasıl olmalıdır,Türkiye bu bataklıktan nasıl çıkar” başlığında bir paragraf açıyor.
Başbakan Erdoğan ve hükümetine “Parçalanmış bir Suriye mi, kan akan bir Suriye mi,kaos mu yoksa egemenliği,bağımsızlığı,toprak bütünlüğü korunmuş,demokratik,hukukun üstünlüğüne dayalı,halkların anayasal ve hukuksal zeminde güvenceye alındığı bir Suriye mi istiyoruz”diye soruyor.
Rusya,Çin,İran,Irak ve Suriye’nin desteklediği,Cenevre’de düzenlenen Suriye konulu konferansta alınan BM barış planının desteklenmesi,ortak rıza çerçevesinde geçiş hükümetinin kurulması planına benzer bir plan öneriyor.

*
BM himayesinde,Güvenlik Konseyinin daimi üyeleri,Arap Birliği,AB,İran,Türkiye’nin ve Suriye rejimi ve muhalefet temsilcilerinin katılacağı uluslararası üç bölümlü bir konferans.
1.bölüm toplantıya katılanların görüş ve beklentileri,15 gün sonra 2.bölümde ateşkes,fiili duruma ilişkin mutabakat,halkların güvence ve teminat altına alınması gibi hususları içeren müzakereler ve 3.bölümde konferans sonuçlarınin Güvenlik Konseyi kararına dönüştürülmesiyle bağlayıcı hale getirilmesini kapsıyor.

*
Bu öneri Başbakan Erdoğan’ı Ümmetin Birliğine ulaşma yolunda engel teşkil eden toplumcu siyaset ve ekonomi anlayışıyla Suriye ve Türkiye Kürtlerinin tasfiye politikasını ve Suriye’de Alevi Esad rejiminin yıkılması ısrarını boşa çıkarıyor.
Türkiye’nin terör sorununa atıfla İran ve Irak’tan ardarda “Türkiye,sorunu başka yerlere atmakla iç sorunlarından kurtulamaz”mesajı da boş yere gelmiyor!

*
Batı Suriye’den Ortadoğu projeksiyonunda hiç ummadıkları fakat gördükleri riskleri üstlenip-üstlenmemekte kararsızdır.
Hiç değilse Kasım’da 2012’de ABD,Şubat 2013’te İsrail’de ki seçimler süresince Suriye’den bölgeyi ambargolarla yıldırmak,psikolojik faaliyetlerle dikkati bu merkezde yoğunlaştırmak -bu suretle, İsrail’i görüş alanından çıkararak güvenliğini sağlamaya yönelmiş bulunuyor.
Bu çerçevede Ortadoğu’da savaşın sıcak mı yoksa soğuk mu olacağı kararı sonraya kalıyor.
Kavrayıcı siyasete sahip ABD ve Rusya çekişmesinde Kürtlerin milletvekili Hüseyin Aygün’ü kaçırmasıyla verilen mesaj,Türkiye ana muhalefet partisi tarafından algılanmış, yeni CHP Türkiye’nin Kürt Sorununda alternatif çözüme sahip olduğunu yaptığı öneri ile göstermiştir.

*
Olası bir soğuk savaş sürecinde birincisi, Gülen&Erdoğan ikilisinin Ümmetin Birliği hayallerinin fasarya olması,haçlı saldırısının durdurulma olasılığı doğuyor.
İkincisi Türkiye Kürt Sorununda kendine yakışır barışçıl bir çözüm bulması yönünde yeni fırsatlar ve zaman kazanıyor.
Üçüncüsü tarafların soğuk savaşta anlaşması halinde Türkiye’nin daha ılımlı bir politika izlemesi gereğince -Cüneyt Zapsu’nun kulağı çınlasın, Erdoğan’dan bir işaret fişeği olması umuluyor!

17.8.2012

 

Suriye'den Ortadoğu Krizinde uluslararası hukuk ihlal ediliyor,Suriye kan gölüne dönüşürken,kapsama alanında ülkeler bir bir yeni nesil savaşa bulaşıyor. - kilicdaroglu partisinin grup toplantisinda konustu 111777 5

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir