Türkiye’ye Karşı “Ulus Devlet Soykırımı” Harekâtı

Turkish Forum Danışma Kurulu Üyesi
Soykırım ve Terör Uzmanı Sefa M. Yürükel ile Söyleşi

Türkiye’ye Karşı “Ulus Devlet Soykırımı” Harekâtı

“Eğer o “tehcir” olmasaydı bugün Türkiye Cumhuriyeti, ya da Anadolu’da Türkler gibi bir oluşum olmayabilirdi.”

“Diğer taraftan önümüzdeki dönemlerde Türk Devleti’ne karşı da “ulus devlet soykırımı”denilen (ben burada yeni bir kavram kullanıyorum) bir hareket başlatılabilir, ki sadece bu Irak’da yapıldı.”

“Örneğin Kuzey Irak’ta Barzani ve Talabani güçlerinin Amerika, İsrail ve İngiltere destekli Türkmen Soykırımı var burada ve bu bölgede etnik temizlik yapılıyor.”

“BOP, 21 tane devlet diyor ve ben size söyleyeyim; BOP’tan 35 tane, 40 tane devlet çıkartırlar!”

M. Aşkar: Sefa Bey sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Sefa Yürükel: Ben Sefa Yürükel, 1960 Mersin doğumluyum. Norveç’te oturuyorum. Danimarka’da üniversitenin sosyal antropoloji bölümünden mezun oldum. Şu anda terörizm ve soykırım üzerine araştırmalar yapıyorum ve bu araştırmalarımı kitaplaştırarak topluma sunmaya çalışıyorum.

M. Aşkar: Sefa Bey, siz hem Türkiye’de ve hem de Almanya’da bahsettiğiniz konular üzerine konferanslar veriyorsunuz. Peki buradaki gaye nedir? Toplumu bilgilendirmek mi, yoksa bu konuda bir boşluk mu yakaladınız, sizi bu noktaya getiren sebep nedir?

Sefa Yürükel: Burası çok önemli, bir kere tarihin bizler tarafından tekrar elenip toplumumuzun anlayabileceği şekilde sunulması ve o bilginin kullanılabilmesi gerekir. O bakımdan araştırmayı yaparken, insanlarımızın bildikleri ve bilmediklerini harmanlamak; bu Batı’nın soykırımı ile ilgili olabilir, terörizmle veya herhangi bir etnik veya dinî konularla ilgili olabilir, bu konularda yeni bilgileri de elde ederek, toplumun hizmetine sunmak ve toplumu harekete geçirici bilgileri verebilmektir.

M. Aşkar: Burada ve Türkiye’de seri konferanslar veriyor, değişik kesimden insanlarla görüşüyorsunuz. İntibalarınız nelerdir? Vatanadaş sizi nasıl karşılıyor, anlayabiliyor mu veya sizin anlattığınız konulara bilgisizlikten kaynaklanan özel bir ilgi-alaka mı var, sizi dinleyenlere karşı o anda ne hissediyorsunuz?

Sefa Yürükel: Bir kere insanlar beklenenilenden daha değişik, alışılmışın dışında bir konferans olduğunun hemen farkına varıyorlar. Şundan dolayı, insanlarımız Batı hakkında yeni bilgiler ediniyor.

M. Aşkar: Tepki nasıl?

Sefa Yürükel: Tepki çok iyi, çok olumlu… Birincisi, insanlar bu konulardaki bilgisizliklerinden dolayı adeta kendilerine de kızıyorlar. İkincisi, yeni bilgiler edindikleri için teşekkür ediyorlar. Üçüncüsü, bilginin nasıl kullanılacağı da orda anlatılıyor. Dördüncüsü, bu bilgiyi hem anavatanımız hem de yurtdışındaki insanlarımızın birlikteliği açısından ve bu bilgileri dışarıdan gelen iddialar, suçlamalara karşı savunma açısından çok faydalı buluyorlar. Bu konferanslarda şunu hissettim; benim üçbuçuk saat boyunca süren konuşmalarımda kimse dışarıya çıkmıyor ve herkes hareretle dinliyor.

M. Aşkar. Afedersiniz, konferansların ağırlık noktası nedir, terörizm mi, soykırım mı?

Sefa Yürükel: Ağırlık noktası şu; ben soykırımı dünyadaki soykırımlar olarak, bunları kimlerin yaptıkları konusunu da ele alıyorum. Ermeni soykırım iddiası ise bunun küçük bir parçasıdır. Ermeni iddialarına karşı benim şu tür tezlerim var: Bunun bir kere doğru bilgilere dayanmadığı, tam tersine sahte bilgilere dayandığını ve bizim haklı olduğumuzu belgelere dayanarak açıklıyorum. Buna sahip çıkılması gerektiğinin altını çiziyorum. Sebebi ise bizim varlık nedenlerimizle ilgili… Eğer o “tehcir” olmasaydı bugün Türkiye Cumhuriyeti, ya da Anadolu’da Türkler gibi bir oluşum olmayabilirdi. Bunu, resmî görüşler de teyid ediyor.

M. Aşkar: Bizim millet olarak bir sıkıntımız var: Duygularımızı kabartan hadiseler olduğunda hissî, hamasî bir tepki gösteriyoruz ama siz de tesbit etmişsinizdir, bunun genelde arka planını bilmiyoruz. Milletimiz bunun tarihçesini, ilmî dayanak noktalarını bilmiyor. Bir de Avrupa’da yaşayan insanlarımızın başka bir sıkıntısı var: Bize yapılan suçlamlarda; siz soykırımı yaptınız, hele Almanlar; bakın biz Yahudi Soykırmı’nı kabul ettik, siz de bunu kabul edin, diye dayatıyorlar. Hatta Almanya’da bazı Türk kökenli milletvekilleri, Türkiye “Ermeni Soykırmı”nı kabul etsin, türünden beyanatlar veriyorlar. Bunlara karşı Avrupa Türkleri bir tepki gösteriyor ama arkası gelmiyor. Onun için sizin burada vereceğiniz konferanslar aynı zamanda bir millî davaya hizmet edeceği kanaatindeyim.

Sefa Yürükel: Bence de öyle, şimdi bilginin verilmesi ve kullanılması sürecinde o bilgiyi kullanacak olan, orada dinleyici durumundaki insanlarımız olacaktır. Onlar bu verilen bilgileri kullanırlarsa kendileri de rahatlayacaktır. Savunmadan çok, bilgi taaruzuna geçecekler, en azından neyi savunduklarını bilecekler.

M. Aşkar: Bir de şu var; bizim insanımızın genel olarak bilmediği konulara temas ettiniz, o dikkatimi çekti.  Avrupa’daki soykırımını da anlatıyorsunuz. Burada Avrupalı ülkeler olduğu kadar A.B.D’nin de yaptığı soykırımlar var. Bunlar bizim tarafımızdan fazla bilinmemektedir. Batı bize, yapmadığımız halde, siz şunu-bunu yaptınız derken, biz onlara kendilerinin hangi soykırımları yaptıklarını söyleyemiyoruz çünkü bilmiyoruz. O açıdan sizin bu sahalara da girmeniz dinleyici açısından faydalı olacaktır.

Sefa Yürükel: Bu konularla ilgili Amerikalıların Kızılderilileri yok etmesi,  Afrikalı 25 ilâ 200 milyon insanın göç ettirilmesi, tehcir ettirilmesi, buna “soykırımcı tehcir” deniyor. Almanların bilindiği gibi ilkönce Yahudileri değil, Çingeneleri kamplara doldurduğunu, onlar üzerinde kobaylık deneyler yapıldığını, Fransa’nın Cezayir’de yaptıklarını, Yunanistan ve Bulgaristan’ın Türklere yaptıklarını, Kıbrıs’da Rumların bize Batı destekli olatak yaptıklarını anlatıyorum. İspanya’da Endülüslere yapılanları… Diğer taraftan önümüzdeki dönemlerde Türk Devleti’ne karşı da “ulus devlet soykırımı”denilen (ben burada yeni bir kavram kullanıyorum) bir hareket başlatılabilir, ki sadece bu Irak’da yapıldı. Irak milleti diye bir millet koymadılar. Somali’de de aynısını yaptılar. Bu yeni bir soykırım metodudur. Soykırımları ondörte ayırıyorum ve soykırımları, sadece bir insanın bir insanı öldürmesi değil, bunu geniş bir perspektifte örnekleriyle, aynı zamanda teorik yapısıyla, milletin analayabileceği ve kullanabileceği bir biçimde anlatıyorum.

M. Aşkar: Siz bunu anlatırken hemen aklıma aktüel meseleler geliyor. Şimdi Irak’ta biliyorsunuz mevcut bir durum var; Kuzey Irak meselesi… Yani Kürt unsurların Türkiye ile ilgil meseleleri… Bunlara temas ediyor musunuz?

Sefa Yürükel: Tabii… Örneğin Kuzey Irak’ta Barzani ve Talabani güçlerinin Amerika, İsrail ve İngiltere destekli Türkmen Soykırımı var burada ve bu bölgede etnik temizlik yapılıyor. Ta baştan beri, birinci günden itibaren tapu daireleri işgal edilmiş, yok edilmiştir. Bu tür etnik temizliğin uluslararası terminolojide de yeri vardır. Önemli bir şeydir bu, insanı öldürmek mecburiyetinde değilsiniz. Adamı Arap yapıyorsunuz veya Kürt yapıyorsunuz. Bunlar planlı bir şekilde süper güçlerin kontrolünde yapılmaktadır. Bu, Türk Devleti’ne, Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğüne karşı birşeydir.  Bugün PKK bu topraklardan herekete geçirilmektedir. Amerika ve diğerlerinin kontrol ettiği topraklar.. Bunlar tesadüf değildir!

M. Aşkar: Sefa Bey, doğulu olmam hasebiyle o bölgeyi bilen bir insanım. Yıllardan beri tesbit ettiğim birşey var: Mesela Iğdır bir taraftan Nahçıvan, Ermenistan’la bir tarafandan İran’la sınırı olan bir ilimiz. Yani üç ayrı dveletle sınırı olan bir serhat şehrimiz. Orada sınır ticareti olduğu taktirde bunun müsbet yansıması ta Erzurum’a kadar uzayabilir. Burada da Belçika ve Hollanda’yla sınırı olan Aachen’da oturuyorum. Avrupa’daki sınır şehirleri, sınır ticaretinden çok büyük çapta fayadalanırlar. Zaten bildiğiniz gibi AB ülkeleri arasında sınır denilen birşey de kalmadı. Şimdi, bu şehirlerin kendi aralarında yaptıkları sınır ticaretinin değil yarısı, dörtte birini biz komşu ülkelerin sınır şehirleriyle yapabilmiş olsaydık, sınır şehirlerimizle birlikte ülkemizin durumu şimdikinden çok daha iyi seviyelerde olurdu. Yıllardan beri İran-Türkiye, Fars-Türk çekişmesi gibi suni birtakım şeyler meydana getiriliyor. Uluslararası hadiseleri takip ediyorsunuz, bunlarla ilgili neler söylersiniz?

Sefa Yürükel: Ben şunu diyorum: Bugün İran’la Türkiye ve Suriye aynı kaderi paylaşmaktadırlar. “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” tipindeki projeler, esas olarak bölge ülkelerini parçalamak ve birbirine düşman etmekle ilgil projelerdir. Fakat şöyle bir durum var: Biz tarihimizden de biliyoruz ki, biz birbirimizden çok farklı halklar, milletler değiliz. Biz, ortak bir tarihi, kültürü ve coğrafyası olan milletleriz. Tarihde çok iyi ilişkileri olan milletler olarak birbirimizle anlaşmamız kolay olur. Eğer kendi kafamızla hareket edersek kolay anlaşırız. Başkalarının projelerinin içinde figüran olursak birbirimize karşı silah çekmek, öldürmek, ekonomisini baltalamak zorunda kalırız. O bakımdan, bölgenin insanları ve gerçekleriyle hareket etmek, dediğiniz gibi bizi hem ticari hem kültürel olarak zenginleştirecektir, hem de bölge karşılıklı kalkınacaktır. Türkler neden Farsça öğrenmek istemesin, neden Arapça öğrenmek istemesin? Şimdi burda bir tuhaflık var değil mi? İllâ İngilizce öğreneceğiz diyoruz. Yanlış şeyler bunlar! İngilizce öğren, Çince, Hintçe de öğren kardeşim.. Sadece İngilizce öğrenmek; ufku fakirleştirmektir ve oradaki halkların lehine değildir.

M. Aşkar: “Büyük Ortadoğu Projesi”ni iyi okuyanlardan birsinin tesbiti şöyleydi: Bundan sonra bu bölgedeki Amerikan askerleri geri plana çekilecek ve müslümanı müslümana kırdıracak. Zaten son gelişmeler de bunu doğrulamaktadır. Nitekim Irak’da Sunni-Şii çatışmasının alevlendiğini görüyoruz.

Sefa Yürükel: Görüyorsunuz ki din faktörü birleştiremiyor. Mezhepler de birleştiremiyor. Eğer iyi prespektifiniz, stratejiniz, kendi politikanız yoksa, elin  adamı da Atlantik ötesinden gelip seni, hatta şiiyi şiiye kırdırabiliyor. Şu anda Sadr ile Sistani’nin adamları çarpışıyor. Burda şunu görebiliyoruz: Eğer berrak ufkumuz yoksa, başkalarının tarihinin figüranı olmaya mahkûmuz biz ve bu mahkûmûyeti kırmak zorundayız. BOP, 21 tane devlet diyor ve ben size söyleyeyim; BOP’tan 35 tane, 40 tane devlet çıkartırlar! Avrupalılar, Afrika’da misyonerlik yaptıkları zaman Afrika bir kıtaydı ama 600 tane hıristiyan tarikatına böldüler. Hepsi hıristiyan gibi gözükür ama 600 tanedir. Şimdi buraya baktığımız zaman, “böl, yönet!” taktiğini orda işletmişlerdir. Bu taktiği bugün Büyük İslâm Coğrafyası’nda uygulamaktadırlar. O bakımdan İran, Türkiye gibi ülkelerin milletleri ortak kadere sahiptirler ve bunlara karşı tehdit aynı yerden gelmektedir. İran’ı da aynı şekilde parçalamak istiyorlar. Ama Türkiye son bir haftadır İran’la beraber, Suriye’yle beraber ortaklaşa operasyonlar yapıyor. Bu olumlu bir gelişmedir. BOP da kukla bir Kürdistan kurdurmaya çalışıyor. Kürtleri de bu şekilde bırakmayacaklar, onları da 50 parçaya bölerler orda. Kürtler sanmasın ki kendilerine orda bir devlet kurduracaklar… Hatta emperyalistler bunu hiçbir yerde yapmamıştır. Afrika’da da, Latin Amerika’da da…

M.Aşkar: Peki son olarak konuların içinden gelen, bu sahada uzman bir insansınız, o coğrafyanın insanına, kendi milletimize mesajınız ne olabilir?

Sefa Yürükel: Mesajım şu: Bir kere bilgiye dayanan bir hareketlilik gerekiyor. İkincisi; hamasî, romantik ve dinî milliyetçilikten vazgeçmeleri gerekiyor. Bu bölünmeğe yol açar. Araştırmaya ve bilginin kullanılmasına önem verilmelidir. Bu konularda araştırmalar yapan, bilgiyi üretmeğe ve sunmaya çalışan derneklere, kurumlara ve kişilere destek olunması gerekir çünkü onlar olmazsa güvenlik çemberi yok demektir. Yani insanın hem bilgi güvenlik çemberi, hem de yaşantıdaki sosyal güvenlik çemberi kırılıyor. O zaman boşlukta kalacaktır insanlar. İnsanımız kendi meselesine sahip çıkmalıdır. Kendi meselesine sahip çıkmayanlar da yok olmaya mahkûmdur.

M. Aşkar: Sefa Bey teşekkür ederim.


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir