PKK, TSK ile 10 gündür Şemdinli’ye 3 kilometre mesafede çok büyük bir alanda şiddetli çatışmada olduğu halde ilk kez ana kuvvetini bölgeden çekmiyor.
Suriye’nin iktidar boşluğunda ortaya çıkacak kaosu önlemek savıyla kuzeyde 5 kentin denetimini tutan Kürt Yüksek Konseyi Başkanı Salih Müslim”Düşman değiliz, olmak da istemeyiz. Sadece Suriye’de devam eden kanlı süreçte halkımızı korumaya çalışıyoruz” diyor.
Irak Kürt Bölgesi yönetimi merkezi hükümetinin itirazlarına rağmen Amerikan Chevron Corporation ardından Fransız Total ve Amerikan Marathon petrol şirketleriyle anlaşma yapmış,küresel enerji piyasalarına doğrudan adım atmıştır…
*
ABD Türkiye’den İslam ülkelerini sömürüye açmak,kontrol etmek,baskı kurmak ve güvenlik içinde İsrail’in itikâdi hedeflerine yol açmak üzere “Ümmetin Birliği” havucuyla ulusal devletlerin aşılması,sınırların anlamsızlaştırılması projesini yürütmektedir.
Fakat Türkiye,Irak,İran,Suriye coğrafyasında Kürtler uluslararası-bölgesel güçler ve konjonktürel-stratejik şartlar etkisiyle öncelikle bir parti gibi hareket etme zorluklarına
-rağmen,bu süreçte yok edilmemek için Kürt kimliği ile muhayyel Kürdistan’da uluslaşma hedefinden vazgeçmiyor:Ortadoğu’da İslamcının ortak vatan parolasıyla Ümmetin Birliği hedefine karşın ” Kürdistani Yaklaşımda” aynı parola ile Büyük Kürdistan hedefini koyuyor!
*
Suriye Kürt Yüksek Konseyi Mesud Barzani’nin katkısıyla Suriye Demokratik Birlik Partisi’nin Batı Kürdistan Halk Konseyi ve Suriye Kürtleri Ulusal Konseyi arasında imzalanan anlaşma ile kurulmuştur.
Kobani,Derik ve bunlara komşu yerleşimlerde doğrudan,Kamışlı-Sare-Kaniye şehirlerinde hükümet güçlerinin desteğinde kontrolü elinde bulunduruyor.
Konsey Başkanı Salih Müslim,”Suriye’nin ne Arap, ne de Kürt halkları ‘Yeni Osmanlıların’ boyunduruğuna bir kere daha düşmeyi istemiyor,Suriye’de demokrasinin gelişmesi sürecinde ulusal haklarımıza kavuşmayı hedefliyoruz”diyor.
*
Konsey Kuzey Suriye’deki gelişmeleri halkın kansız,silahsız,katliamsız demokratikleşme çabası olduğu ve bunun uluslararası hak olduğu savındadır.
Demokratikleşmeyi ve Suriye’nin bütünlüğünü hedeflediklerini ilanla -esasen,Başbakan Erdoğan iktidarının Suriye’de bu politikayı izlediğine işaret ediliyor.
Kürtlerin demokratik Suriye’de özerk bir yapıda yaşamak istedikleri,4 ayrı coğrafyada yaşamalarına rağmen sınırları değiştirmek gibi bir iddia taşınmadığı,Büyük Kürdistan’ın var olmayan bir hayal olduğu ileri sürülüyor.
Türkiye’nin herhangi bir müdahalesinin uluslararası hukuka aykırı olması bir yana Kürtlerin böyle bir durumda bir bütün olarak ortak hareket edeceği vurgulanıyor.
*
Bölgede Türkiye-Suriye,Türkiye-İran dengesindeki siyasi çekişmeler giderek çatışmacı kimliğe bürünmektedir.
Başbakan Erdoğan sünni eksen oluşturmak üzere Haşimi vasıtasıyla hem Suriye hem Irak Arap Sünni muhalefetinde etkili olmanın hem de Barzani, İran ve Suriye’de küçük Kürt grupları vasıtasıyla bölgenin “Ümmetin Birliği”istikametinde yapılanmasında etkin olmanın hesabındadır.
Mesud Barzani her şeyden önce Türkiye ile dolaylı- dolaysız sorunlar oluşturma risklerinin farkında,böyle bir girişimin Kürtlerin Irak Kürdistanı’nda bugüne kadar elde ettikleri kazanımları toptan kaybedebileceğinin de bilincindedir.
Üstelik siyasetini İran’dan çevirip,Türkiye’ye yöneltmiş,Suriye’de Esad rejimine de tavır koymuş,hem Sünni eksene ağırlık koyan Türkiye’yi dengelemekte- o esnada, ekonomisini işler tutarken,Irak’ta Şii hükümetin karşıtı Sünni kesimin de desteğini almaktadır- işte, giderek güclenirken Bağımsızlık ilanından bahis ediyor.
Sonra Türkiye’nin terörle ilgili bir talebinde PKK’ya dönüp,”Artık silah kullanma dönemi geçti. Bizim tavrımız çok açık ve çok belli. Biz Türkiye’deki kardeşlerimize de söylüyoruz. Parlamento içinde faaliyetlerine devam etmelerini istiyoruz” riyası yapıyor!
*
Ya Şemdinli?
PKK Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve onun iktidar biçiminin reddinden hareketle demokratik özerklikten gelişerek demokratik konfederalizmi önermektedir.
Sözde demokratik-barışcıl mücadeleyi esas almıştır,savunmacı-geliştirici-dönüştürücü demokratik konsepttedir-ne ki, reddettiği devletin ve iktidar biçiminin saldırı-yok etme-tasfiyesine maruz kalmış bulunuyor!
“Kürdistani Yaklaşımla” diğer bölgelerde ki Kürt hareketleriyle eş zamanlı kendi payına düşeni-bugün,Şemdinli’de yarın kimbilir nerede, Devrimci Halk Savaşı Stratejisini işletiyor!
*
Devrimci Halk Savaşı Stratejisi askeri ve siyasi dengelerin bütünlüklü olarak değişeceği iddia edilen bir sürece işaret ediyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin elindeki tüm gücüyle Kürt hareketinin gücünü kırmak,hareket alanını daraltmak ve tasfiye etmek-üstelik,bunu Ortadoğu’nun gerginliğinden
yararlanarak bir an önce halledilmesi planına karşı kurulan çok yönlü “Alan Hakimiyeti Politikası” anlamına geliyor.
PKK alanda hakimiyet sağlayarak ya da güçlerinin sürekli yer değişimi ve yoğun eylemlerle TSK’yı işlevsiz bırakmayı,ele geçen il- ilçe ya da mahallerde devleti temsil eden tüm kurumların fiilen tasfiye edilmesini,devleti temsil eden görevlilerin tutuklanmasını,stratejik ekonomik alanların tasfiyesini hedefliyor.
Başbakan Erdoğan iktidarının canla-başla desteklediği Esad rejimine karşı muhalif Ulusal Konseyi’nin militanlarının Şam’da,Halep’te uyguladığı stratejisinin aynısı uygulanıyor!
*
Kürtler genellikle Başbakan Erdoğan’ın iktidarında tutunabilmek,yerleşmek ve güçlenmek için kullandığı bir metodu kullanıyor.
Erdoğan Cumhuriyetin kurulması ardından Atatürk Devrimleriyle kafirlerin islam beldesini işgal ettiği,Müslümanlara karşı galip geldikleri ve Müslümanları zulm ile yok ettiklerine dair bir inanıştan gelmektedir.
Metod ise bu ortamda kafir,galip ve zalim düşman karşısında müslümanların gizlenmek ve saklanmak yoluyla kuvvetlenme çalışma ve gayretidir -işte,takiyye deniyor, hem caiz hem de ibadet sayılıyor.
*
Kürtler politikalarıyla bulundukları coğrafyada birbirleriyle ilişkili güçlü özerk yapılar kurmayı öngörüyor.
Bu hedefe yürürken Kuzey Suriye’de silah kullanmıyorlar ve evrensel hukukun kendilerine hak olarak tanıdığı demokratik mücadele içinde olduklarını savunuyorlar.
Kuzey Irak’ta BarzaniTürkiye’nin Ortadoğu hedefleri yönünde politika yapmaktadır-eh!zorlukları da takdir ediliyor,Koca Türkiye Dışişleri Bakanı Irak’ta bir hükümet varken onunla görüşüyor!
PKK ise Türkiye’nin mağdur edilmiş bir azınlığının temsilcisi rolündedir,devletin zulmune karşı Suriye muhalif Ulusal Konseyi’nin -haşa,terör değil isyanına benzer tepkidedir, Devrimci Halk Savaşı Stratejisini işletiyor.
*
Kürtler Türkiye’yi Eşbaşkan Erdoğan’ın Ortadoğu politikasıyla vuruyor-bugün,o Askeri Şura’da yıldızları üleşen gomutanların askerleri de birer-birer vuruluyor.
Yeter artık -ama,değil mi?
Ortadoğu’da İran’la final yapıldığında,İran Kürdistanı’nında bu üçüne katılması öngörülüyor…
*
Bakınız Nazım Hikmet “Bu Vatana Nasıl Kıydılar” şiirinde,
“İnsan olan vatanını satar mı? /Suyun içip ekmeğini yediniz./Dünyada vatandan aziz şey var mı?/Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Onu didik didik didiklediler,/saçlarından tutup sürüklediler./götürüp kâfire : “Buyur…” dediler./Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Eli kolu zincirlere vurulmuş, /vatan çırılçıplak yere serilmiş./Oturmuş göğsüne Teksaslı çavuş./Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Günü gelir çarh düzüne çevrilir,/günü gelir hesabınız görülür./Günü gelir sualiniz sorulur:/Beyler bu vatana nasıl kıydınız?” diyor…
3.8.2012
Bir yanıt yazın