Konsomolskaya Pravda gazetesi Rusya Devlet Başkanı Putin,İsrail Başbakanı Netenyahu ve Dışişleri Bakanı Lieberman’ın yaptıkları görüşmenin kayıtlarından açıklıyor:
İsrail Suriye’de ayaklananları kontrol etmektedir ve artmasından endişe duymuyor-çünkü,Suriye’nin düşman gruplar oluşturarak Irak ya da Somali gibi parçalanmasını hedefliyor…
*
Halbuki Dışişleri Bakanı Davutoğlu,”Suriye’deki gelişmelerin Türkiye’nin kaderini değiştireceğini düşünenler Türkiye’ye güvenmiyor.Allah Aşkına nerede bu çöküş?Suriye’de sıkıntı var diye ‘komşularla sıfır sorun iflas etti’ deniyor.Bunun akıl alır tarafı yok”diyor!
*
ABD Dünya İmamı Gülen ve Eşbaşkan Erdoğan’ın inanılmaz destekleriyle Türkiye’yi ve İslam ülkelerini sömürüye açmak,kontrol etmek,baskı kurmak ve güvenlik içinde İsrail’in itikâdi hedeflerinin sağlanması amacıyla “Ümmetin Birliği” ile ulusal devlet modelinin aşılmasını test etmektedir,ki,”Komşularla sıfır sorun”politikası bu orijinden kaynaklanıyor.
*
Ne ki Ümmetin Birliği kurgusu ne Libya’da, Mısır’da, Irak’ta,Yemen’de,Suriye’de,ne de başka bir yerde o ülkelerin ekonomik ve sosyo-politik değişkenlerinin etkileşmesi sonucunda oluşan muazzam istikrarsızlık nedeniyle tutmamıştır ya da daha çook zamana ihtiyacı bulunuyor.
Şimdi -işte, düşman gruplar oluşturularak Suriye’nin Irak ya da Somali gibi parçalanması hedefleniyor ya da Türkiye’nin dış politikasıyla”Komşularla sırf sorun”denilerek dalga geçiliyor.
Yine de ABD ve İsrail hedeflerine ulaşmıştır;Türkiye ve Arap Baharı ile Ortak Vatan parolasıyla çıkılan yolda İslam ülkeleri zayıflamış,etkisizleşmiştir- bu kez, bir bütün olarak “Ümmetin Birliği” ile değil, teker-teker ABD ve İsrail’in ağına düşülmüş bulunuluyor!
*
Elbette bu girdapta Türkiye’nin ekonomisi,siyaseti ve sosyal politikaları,yeni Anayasa ihtiyacı,Kürt Sorunu ve daha bir çoğu giderek ağırlaşacak ve yakın geleceği bu sorunlar belirleyecektir.
Birincisi Türkiye, Kemalist inkilabın sadece şekil ve usulü değil,zihniyeti ve ruhu da değiştirdiği gerçeğini -şimdi,ispat etmek zamandadır.
İkincisi ABD ve İsrail’in kazanımlarına karşı-mesela,Rusya’nın bir kısım reaksiyonlarını, ABD’nin ön cephesinde bulunan Türkiye üzerinden vermesi hali de yakıcı olacaktır.
*
Başbakan Erdoğan hükümetinin Türkiye’yi içine düşürdüğü bu çıkmazla başedilmesi için bir umud gerekiyor.
Kendi ifadesiyle,”Geniş kitleleri etkilebilen Hizmet Hareketinin partilere destek vermesi ve gerekirse bunu geri çekmesi toplumsal sigorta mekanizması gibi düşünülmelidir”diyen yeniTürkiye’nin kurucu iradesi ve derininin lideri Fethullah Gülen’in bir işareti!
*
Bir süredir Gülen-Erdoğan çekişmesinden sonra -nihayet,işaret Ramazan’dan sonra teşkilatta Erdoğan’dan sonra tek yetkili olması beklenen Numan Kurtulmuş’un AKP’ye geçmeye hazırlanmasıyla verilmiştir,AKP 3.dönem ardından yenilenmeye yürüyor.
Ardından yeniCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun-önce,”Sayın Abdullah Gül’e saygı duyuyorum ama AKP’ye bağlılığı nedeniyle başarılı bulmuyorum.Gül yüzde yüz AKP’nin cumhurbaşkanı oldu dersem,doğru olmaz.Tümüyle AKP’nin cumhurbaşkanı olduğu doğru değildir” diyor,sonra,”Ben Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olacağına inanmıyorum,kendi kendine gelin güvey oluyor”demesiyle bir başka sinyal daha veriliyor…
*
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün,Basın Danışmanı Ahmet Sever,”Cumhurbaşkanını çok rahatsız eden gelişmeler oldu.Yeniden aday olmasını engellemeye yönelik bir yasak konulması kendisini üzdü ve kırdı.Öyle ki Anayasa Mahkemesi bu yasağın anayasaya aykırı olduğu yönünde karar almasına rağmen bazı kişiler buna bile karşı çıkıp mahkemenin kararını anayasaya aykırı ilan edebildiler.Anayasa Mahkemesi bu kararı vermiş,pekala aday da olabilir,niye olmasın?Şimdiden oldu bitti,kenara çekilecek havasının yayılması çok büyük haksızlık”diyor!
AKP teşkilatı kaynıyor…
*
Öte yanda -elbette,Başbakan Erdoğan dış politikasında iflas ettiğini,Türkiye’nin bir çıkmaza girdiğini görmektedir.
18 Temmuz’da Suriye sorununu görüşmek için gerçekleştirdiği Rusya seyahatinde,Devlet Başkanı Putin’e -aslında,bulunduğu açmazın dehşetiyle Türkiye’nin AB sürecinin siyaset üstü bir vizyona ihtiyacı olduğu tezlerini haklı çıkaran inanılmaz -güya,bir latifede bulunuyor,”Hadi gelin bizi Şanghay Beşlisine dahil edin,biz de AB’yi gözden çıkaralım”diyor!
*
Türkiye Şanghay İşbirliği Örgütüne 2011’de başvuruda bulunmuş,Haziran’da diyalog ortağı statüsü almıştır.
Rusya Türkiye’nin Kıbrıs Rum Yönetiminin AB’de dönem başkanlığını protesto etmek için Avrupa ile ilişkileri dondurduğu bu süreçte,Başbakan Erdoğan’ın Şanghay İşbirliği Örgütünde diğer üyelerle eşit haklara sahip olmak isteyişini;
İhracaata yönelik ekonomisiyle Türkiye’nin AB’de yaşanan ekonomik krizden kurtulmak ve jeopolitiğini de düzeltme ihtiyacından kaynaklandığı istihza ile karşılıyor!
Özellikle Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü vasıtasıyla enerji projelerine katılma imkanıyla varlığını sürdürme projeksiyonu;
Rusya’nın Ortadoğu’da ABD kazanımlarına karşı sürdürdüğü mücadelesinde ön cephede yer alan Türkiye’nin aşındırılmasında fırsat oluşturuyor.
*
Kıbrıs Rum Yönetimi İsrail ile BM Güvenlik Konseyinin,AB,Deniz Hukuku ve Rusya’nın desteğinde Kıbrıs adasının batı sahanlığındaki doğalgaz yatağının işletilmesine yönelik ihale yürütmektedir.
Türkiye doğalgaz yataklarının kendi kıta sahanlığında olduğundan hareketle Kıbrıs sahanlığının benimsenmesine itirazdadır,uluslararası petrol arama-çıkarma şirketlerini ihaleye katılmamaya çağırıyor.
Rusya,kendisiyle kapsamlı enerji projelerini gerçekleştirmek isteyen ve büyümekte olan ekonomisine ucuz-yeterli enerji bulma arayışında olan Türkiye’yi tam da bu noktada kavrıyor!
*
Türkiye’nin çağrısına rağmen uluslararası şirketlerden Amerikan Global Energy şirketi ihalenin ilk turunda araştırma lisansını almıştır.
Avrupa şirketleri Türkiye’nin baskı yapması halinde AB üyelik konusunda engeller çıkaracaklarını bildiriyor.
Rus petrol arama-çıkarma şirketleri de araştırma ihalesine katılma niyetlerini açıklamışlardır-şimdi, Rusya Kıbrıs’ta araştırma çalışmalarına katıldığında Türkiye’nin muhtemel itirazını kapsamlı enerji projeleri geliştirmek projeksiyonunda düşünülmesini istiyor ya da Türkiye’nin ulusal haklarına rağmen Türk Petrol Anonim Ortaklığının Rus şirketleriyle müşterek davranmasını öneriyor!
*
Elbette Fethullah Gülen ve Başbakan Erdoğan ABD ve İsrail’in peşinde her işaret edileni yapmanın ağır faturası ile karşı karşıyadır.
İçeride ekonomik,siyasal ve sosyal sorunların artan ivmesine İran sorununu da katınca halkın muhalefetine,Kemalist kültür ve ruhun mecbur direnişine,dışarı da Rusya’nın sıkıştırmasına katlanabilmenin dayanılmaz zorluğu pek açık görülüyor.
Kötüden iyi çıkmaz -ama,tek şans vardır -işte,bir şekilde Başbakan Erdoğan ve kadrosunun tasfiye süreci başlamıştır-üstelik, İsrail kontrolünde Suriye bölünürken karşı cephenin lideri Erdoğan’ın tasfiye edilmemesi de mümkün değildir.
Fakat yönetici fotoğraflarının değiştirilmesinden de boşuna himmet beklenmektedir.
*
Kılıçdaroğlu,”Ben Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olacağına inanmıyorum. Daha özgürlükçü, toplumun her kesimini kucaklayan, kimseyi ötekileştirmeyen, yüreğinde kin değil insan sevgisi olan birinin cumhurbaşkanı olacağına inanıyorum” diyor!
Doğrusu o’nun ilişikli olduğu etkili kaynaktan aldığı enformasyonla konuşmakta olduğunu da öngörmek gerekiyor!
1.8.2012