HELÂL OLSUN SANA “Κερασούντα“ (KERASUNDA)LI
HÜSEYİN MÜMTAZ
Aşağıdaki hikâyede geçen zaman-mekân ve şahıs isimlerinin gerçek hayatla herhangi bir “ilgi ve alâkası” bulunmamaktadır. Tamamen muhayyel bir bilim kurgu denemesi olarak kabul edilmelidir. Dolayısı ile kimsenin lüzumsuz yere işkillenmesine de lüzum yoktur.
Duyduk ki yine hey heylerin gelmiş üstüne, asil damarlarından o soylu kanın deli deli akmaya başlamış… Ulusal giysin olan çakma “altın post”u geçirmiş sırtına, atlamışsın ataların olan kahraman Argos denizcilerinin gayuğuna..
Atlamış da onların şarkısını çağırmaya başlamışsın.
Duyduk ki “Güç tanrısı” Herkül, her üç-beş senede bir âdet olduğu üzere yine Herakles’ten aldığı 12 emirden biri olan, postun aslını bulabilmek için kahraman gemicileriyle beraber denizlere açılmış.
Açılmış ve St. Demetrius’un karşısındaki Arestias’a kadar gelivermiş.
Arestias, çok iyi bildiğin gibi Pontus Exinos’un en büyük adasıdır ey Kerasundalı..
Ama Herkül ve gemicileri yaklaşınca, Arestias’ın yerli ve asıl sahipleri olan ve adlarına Stimfalid denilen canavar kuşlar tüylerini bir ok gibi gemicilerin üstlerine fırlatmışlar.
Çünkü vakti zamanında yüce Herakles bu terbiyesiz kuşları Stymphales Gölü çevresinden kovmuş, onlar da buraya göçmen gelmişlerdir.
Usta Argonotlar da boş durur mu, kalkanlarını birbirine çarparak acayip sesler çıkarmış ve kuşları korkutarak kaçırmışlar. Kahraman Herkül ve kahraman gemiciler kuşlar karşısında büyük zafer kazanırken bazı gemicileri de ne yazık ki kaybetmişler.
Herkül adanın her yanında altın postu aradıysa da bulamadığı için adayı lanetli kabul edip, daha fazla zaman kaybetmeden Kafkaslara doğru yelken açmış.
Ey kahraman Kerasundalı… Sen de “yine/yeni ve yeniden” onların peşine takılmış, düşmüşsün yollara. Bakalım bu iflah kabul etmez aşkın nereye kadar sürecek?
Kahraman Kerasundalı.. Sen kötü niyetli boşboğazlara hiç kulak asma..
3 sene önce Leymosun açıklarında “ortak bir AB projesi” olarak Yunan, İtalyan ve Fransızların katılımıyla icra edilen bir arama/kurtarma tatbikatına “Argonot Operasyonu” adının verilmesine de kafayı takma..
2 sene önce “Energy-Synergy” isimli embedilmiş bir yabancı NGO’nun da “Argonotlar” konulu tamamen bilimsel ve çevresel ve de insanî ve zinhar kötü niyetli olmayan bir gezi yapmaya kalkmasına da kulak asma..
Senin için varsa yoksa yabancı “seyyah”.. Çünkü güya kuzey ülkelerinden bu tür, geçmiş zamanda seyahat kavramına “büyük ilgi” varmış, “proce”nin de fonlanma sıkıntısı filan yokmuş.
Kahraman Kerasundalı… Bu cayır cayır yanan sıcak yaz günlerinde; zamanında Yunan bayrağı çekilen Gimnasium’un önünden de geçiver bir zahmet.. Sonra Gogara’nın yanında durup, karşıya deniz kenarındaki o Gimnasium’un, şimdi restore edilmekte olan kütüphane binasına bir nazar at.. Eski günleri yâdet.
Umarım aslına uyan bir biçimde kullanılacaktır yenilendiğinde..
Yolun düşmüşken oradaki ağaçların altında, “yerli” İsabella üzümünden merdiven altında imal edilmiş vebuz kalıplarında soğutulmuş şaraptan da birkaç kadeh “atıver”.
Yine eski günlerin anısına.
Oradan kaleye çık.
Eski Şehir Eminlerinden, binek hayvanı olarak “inadına” eşek kullanan Gapudan bilmemkimin oralarda bir yerlerde asılı duran “eşekli” fotoğrafının önünde hürmetle eğil. Elin değerse altında mum da yak. Yine onun, Birinci Dünya Harbi sonunda Avrupa’da Paylaşım Kongresi toplayan oğlunu da hayırla anmayı unutma, bir mum da ona yak..
Meğer bu topraklar ne “evlâtlar” yetiştir(ir)miş…
Gökten senin için de seyyahların yağacağı günler yakındır Kerasunda’nın asil çocukları.
Çeşme akarken, keser/sap dönmeden, hesaplar karışmadan sen de küpünü doldurmaya bak.
Ne olur, ne olmaz.. 18 Temmuz 2012
57′NCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57′İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ
Bir yanıt yazın