NAYLON VE KABAK

Yeni CHP,Genel Başkan Yardımcısı Sencer Ayata’nın koordinasyonunda hazırlanan yeni programı,yeni tezleri ve yeni kadrolarının oluşturulmasını teminen 36. Kurultayına gidiyor.

Yeni program ve yapılanmanın dört eğilimli ANAP modelinden esinle sosyal demokrat,sosyal liberal,sosyalist ve Atatürkçülüğü bir arada barındıracağı söyleniyor!
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Atatürkçülüğü tasfiye ediyor söylentilerinden sonra bu kurultay öncesi CHP’nin esası Atatürkçülüğün, eğilimlerden birine indirgeneceği söylemi,Atatürkçülüğün nihai tasfiyesinin resmileştirilmesi anlamına geliyor.

*
O nedenle kurultay,Türkiye’nin ulusal karakterini belirlediği ilk andan beri etkilerini çözümsüzlükte ortaya çıkaran “İslamcılık” ve “Kürtçülük”ün;
Ulusal birlik önünde siyasal ve toplumsal yapılanmaya en çok engel olduğu bu sırada,CHP’nin rotasını bir daha asla geriye dönülmez biçimde değiştirecek olmasıyla dikkat çekiyor.
Bu noktada “Ulusal Birlik’in birleştirici, bütünleştirici, bireyleri ulusal çıkarlar etrafında kenetleyici, kendisine ve mensup olduğu milletine tam güveni sağlayıcı milliyetçi bir duygu olduğunun altını çizmek gerekiyor.

*
Hem İslamcılar hem de Kürtçüler,Türkiye’nin kuruluşunda ilk Meclis ve siyasetinde eşdeğer rolleri paylaştıklarını,
Cumhuriyetin kurulması ardından Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı ve o’nun inkilâp ve ilkeleri doğrultusunda Türkiye’nin Batı medeniyetine saptığı ve İslamın yolundan çıktığını ve ulus devletçi anlayışıyla da Kürtlerin yok oluş sürecine neden olunduğunu savunuyor.

*
Üstelik İslamcı ideoloji cemaat ve hükümet vasıtasıyla çağdaş Türkiye’nin ulusal karakterini tüm kurumlarda sonlandırmıştır -yerine,Türkiye’den İslam Coğrafyasına İslam Birliğini tesis etmek üzere islamcı-liberal,çoğunlukçu,kanun devletini oturtmuş bulunuyor.
Başbakan Erdoğan Kocaeli İl Kongresinde,”Bize Suriye ile niye bu kadar ilgileniyorsunuz diyorlar. Bunun çok basit bir cevabı var, çünkü biz devleti aliyeyi Osmaniye’nin bakiyesiyiz, onun üzerine kurulmuş bir ülkeyiz. Biz Selçuklu’nun torunlarıyız, biz Osmanlı’nın torunlarıyız” ifadesini bu kayıtta düşünmek gerekiyor.

*
Ya da Kürtçülük,Türkiye siyasi ve idari yapısında demokratikleşmenin sağlanması,devlet sisteminin değiştirilmesinin dahi sorunları çözmeyeceğinden hareketle etnik kültürel farklılıkların özgürce ifade edildiği bölgesel bir yapılanmanın mücadelesini veriyor.
Dün BDP’nin izin verilmeyen mitinginde Diyarbakır’da milletvekilleri yaralanıyor,güvenlik güçleri ile halk birbirine saldırmaktadır,insanlar yaralanıyor,kamu malı zarar görüyor.
İslamcı hükümet ise Kürtçülüğün iyice beliren konfederalist siyaseti ve toplumcu ekonomi felsefesine karşın Kürtlerin tasfiyesini gerçekleştirmeden iktidarının tamamlanmayacağı düşüncesine sıkışmıştır -tek yapabildiği,Kürtlere dil’leri ve geleneklerinin özgürlüğü karşılığında Türkiye refahından faydalanmaları teklifinden öteye gitmiyor.
Açıkçası ulusal birlik dağılmıştır,Türkiye Cumhuriyeti devleti su alıyor!

*
Yakup Kadri Karaosmanoğlu,1930’u anlatırken,”Baktım bütün Meclis Halk Partili,fakat Halk Partisinin ilkeleri hakkında hiçbir bilgileri yok.Bunu izah etmek için çare arıyorduk.Kayınbiraderim Burhan Belge,’benim arkadaşlarım var,onlarla konuşalım’dedi.Gittim Şevket Süreyya Beyi buldum”diyor.
Böyle başlayan Kadro hareketi, Atatürk devrimlerinin yorumlanmasında Türk entellektüelizminin düşünce yapısını, Türk modernleşmesinin doğasını,anti-emperyalist karakteri ve bağımsızlık uğruna verilen mücadeleyi,
CHP’de İsmet İnönü,Recep Peker gibi isimlerin oluşturduğu Kemalist kanat,Celal Bayar’ın liderliğinde Liberal kanat,İsmail Hakkı,Peyami Sefa liderliğinde cumhuriyetçi muhafazakar kanat bileşkesinde oluşturduğu bir çekim merkezi ile bu ilerici,devrimci,özgün sistematiği,
Önce Mayıs 1931 Kurultayında CHP’nin altı oklu ideolojisinde şekillendirmiş ve geleceğe,bugüne intikalini sağlamak istemişlerdir.

*
Nitekim bu ilkeler çerçevesinde 9 Mayıs 1935’te,CHP 4.Büyük Kurultayında Atatürk partililere “Uçurum kenarında yıkık bir ülke,türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar, yıllarca süren savaş ondan sonra içeride ve dışarıda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız devrimler.İşte Türk devriminin bir kısa özeti”demektedir ve ardından ekliyor,”Ulusa hizmet,ulusa hizmet yolunda bütün varlığımızla çalışmak parti üyelerinin bozulmaz and’ıdır”diyor.

*
Ne ki o günden sonra iktidar da ya da muhalefette olsun altı oklu ideolojisinde CHP’li üyelerin ulusa hizmet yolunda bozulmaz and’ları bir biçimde çok kez bozulmuştur!
Mesela, 1960-70’lerde ABD yeniDünya düzeni adıyla liberal politikalarını devletçi uluslara dayatır ve liberal politikalar uygulaması için Türkiye’yede ekonomik ve siyasal baskı uygularken ya da 24 Ocak 1980 ekonomik kararlarıyla Türkiye küresel sermayeye açılırken,
CHP -besbelli,ağır liberal kararların kurumsallaştırılması ve giderek küreselleşmeye entegrasyonla birlikte ilkelerinin ve ulus-üniter devlet yapısının yok edileceğini görmekteydi
-ancak, Atatürkçü Düşünce’nin aydınlarının ve çalışanlarının sindirilmesini teminen 12 Eylül 1980’de TSK’ya darbe yaptırılmasına da sessiz kalıyor ve bir kez daha andını bozuyordu.

*
Nihayet CHP mütemadiyen bozduğu andıyla güçsüzleşmiş ve Atatürk milliyetçiliği anlayışı ve O’nun inkilâp ve ilkelerinin bakiyesini de, 2007’de Cumhurbaşkanlığı seçimi krizi ve sonrasında ABD’den yetki kullanan Fethullah Gülen ve Başbakan Erdoğan’ın İslamcı ittifakının merkezi-yerel- özerk idarelerin tamamında,askeri bürokraside,
yargıda,medyada ve sermaye birikimine koyduğu güç karşısında yok etmiş bulunuyor.

*
Şimdi yeniCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,kurultay öncesi CHP’lilere,”Partide ve Türkiye’de değişimi başlatacağız” mesajını veriyor!
Partide”İlkelerden ödün veriliyor” endişelerinin de yersiz olduğunu söylüyor,”İlkelerimizden ödün vermeyiz. Endişeli olan CHP’liler rahat olsun. Artık hizipler bitecek, kanatlar olacak” diyor-ki,bu bir işportacı mantığıdır ya da “Anlayan beri gelsin” anlamından başka bir şey ifade etmiyor…
*
CHP’nin geçmişinde Kadro Hareketinin ulusalcı yönleri,ülkelerarası ve sınıfsal eşitsizliklere karşı isyankâr tutumundan gelişen bağımsızlıkçı,devrimci,halkçı karakterin Türk sosyal bilimcilerinin dikkatini çekmesi gerekir.
Halbuki tıpkı Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun”Baktım bütün Meclis Halk Partili,fakat Halk Partisinin ilkeleri hakkında hiçbir bilgileri yok”dediği günler yaşanıyor gibidir.
Batı kalıplarından sosyal demokrasiyi,sosyal liberalizmi ya da sosyalizmi alıp Türkiye’ye uyarlayan,Atatürkçülüğü kanat haline getiren-mesela,bir sosyal demokrat Sencer Ayata’nın hazırlanmasına liderlik ettiği CHP programının ulusal birliği sağlamasını hayal bile etmemek gerekiyor.
Ulusal birlik dağıldıkça Türkiye göçüyor..

*
O nedenle CHP’nin Atatürkçü Düşünce Sisteminden yükselen il ve ilçe örgütleri çevresinde ilişkilerinde yazısız kurallar ve geleneklerde yapısallaşmış,kurumlaşmış,davranış birliği içinde,katılımcı,özgür milyonlarca kadın,erkek ve her yaştaki kitlesinde büyük hayal kırıklıkları yaşanıyor.
Kitleler yeniCHP’ye dönüşümün yarattığı rahatsızlıktadır -üstelik,dönüşümdeki rolüyle karizması,gelenekçiliği ve rasyonelist alt yapısı yetersizliği ve CHP’ye kurulan tuzaktan kendini aklayamayan görüntüsüyle Kemal Kılıçdaroğlu’na ve kadrosuna duyulan şaşkınlık giderek büyüyor.
16.7.2012

Osmanlı şehzadesi Nihan Osmanoğlu

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir