Kandil Erdoğan-Zana görüşmesini ”Öcalan bizi sattı” diye algıladı. Örgüt yönetimi birbirine girdi
Tarih: 12 Temmuz 2012 Perşembe Saat: 09:30
Terör örgütünü yöneten Cemil Bayık, Duran Kalkan, Mustafa Karasu ve Murat Karayılan son 15 günde çelişki dolu açıklamalarla birbirlerini boşa çıkarttı. Kafa karışıklığını, değerlendiren eski PKK’lı Nizamettin Taş, “PKK bir sistem. Baştakiler birbirlerini iyi tanır. Her taraftan sıkışmış ve zayıf duruma düşmüşler. İdare ediyorlar” dedi.
PKK’ya yakınlığıyla bilinen Fırat Haber Ajansı’nda sürekli etkisiz hale getirilen militanların isimleri açıklanıyor. Üstelik bunlar belli aralıklar ve bilinçli bir stratejiyle gündeme getiriliyor. Militanların defnedilme törenlerine “APO’cu Gençlik ve Halk İnisiyatifleri” adı altındaki grupların tehdit kokan “çağrıları” neticesinde kalabalık kitleler katılıyor. Verilen kayıplara rağmen, örgüt yöneticileri sürekli olarak “güçlüyüz” mesajları verirken dağ kadrosuna yeni katılımların sağlanması için de her türlü yol ve yönteme başvuruluyor. Bunu için özellikle de geçmişte yaşanan bazı olumsuzluklara farklı anlamlar yüklenerek Barış ve Demokrasi Partisi’yle birlikte “Direniş Mitingleri” tertip edilmek isteniyor. BDP tarafından organize edilen ancak Diyarbakır Valiliği’nin izin vermediği miting için 14 Temmuz tarihinin seçilmiş olmasının bu yüzden birçok anlamı var. Zira örgüt için 14 Temmuz tarihi, Diyarbakır Cezaevi’nde ölüm orucuna başlamış militanların ölmesi üzerine “Direniş” simgesi olarak kabul ediliyor. Örgüt bir taraftan bu tür girişimlerle halkı sokağa döküp, “milyonların desteği benimle” mesajı vermeye çalışırken diğer taraftansa çatışmaların dozunu artırmanın yollarını arıyor. Ancak bu konuda yeteri kadar başarı elde ettiği söylenemez. Zira Kandil yönetimi bu anlamda ciddi sıkıntılar çekiyor. Kendi aralarındaki çelişkiler sebebiyle başlayan üstün olma noktasındaysa adeta “taktiksel bir savaş” veriyor.
Örgüt bir taraftan çatışmalarla pazarlık gücünü yüksek tutmaya çalışırken diğer taraftansa bazen barış mesajları veriyor. Hatta bu konuda görüşmelerin yürütülmesi için görevlendirilen yeni bir isim var. Örgütün Avrupa yapısından sorumlu olan Sabri Ok’tan sonra gelen ve Cemil Bayık’a yakınlığıyla bilinen Adem Uzun, bu iş için görevlendirilmiş biri. Devlet direkt ve dolaylı yollarla örgütle görüşmeleri Adem Uzun üzerinden sürdürmeye çalışırken özellikle Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana’nın çıkışı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi örgüt yöneticilerinin kafasına fazlasıyla bulandırmış durunda. Örgütün üst düzey yöneticileri, birbirleriyle çatışan açıklamalar yapmaktan geri durmuyorlar. Önce PKK’nın şahin kanadını temsil eden Cemil Bayık, AK Parti’yi yendiklerini ve yaz boyunca bütün alanlarda direnişin hakim olacağını iddia etti. Ardından Murat Karayılan yaptığı açıklamalarla “uzlaşma ve barıştan yana” olduklarını savundu. Hatta Karayılan, “Silvan’ı yerel unsurların kendi inisiyatifi ile gerçekleştirmiş oldukları bir eylem” olduğunu savundu. Bununla da yetinmeyerek “karakollara saldırmayacaklarını” savunmuştu. Çok geçmeden Duran Kalkan, “Askeri çözüm aşamasındayız” diyerek Erdoğan-Zana görüşmesinin olduğu gün çok sert bir çıkış yaptı. Ardından kimi zaman “Güvercin” imajı veren Murat Karayılan, “Gerekirse Güney ile birleşir bağımsızlığımızı ilan ederiz” dedi. Aslında örgütteki kafa karışıklığı sadece açıklamalarla sınırlı değil. Duran Kalkan, Barzani yönetimini hedef alırken örgüt bir taraftan KDP ile ilişkilerini sıkı tutmanın derdinde. Diğer taraftansa artık Türkiye’den yana tavrını net belli eden Mesut Barzani’den umudunu kaybeden PKK, Celal Talabani’nin hamiliğini istiyor. Bu hedefle de Talabani’nin adamlarıyla Cemil Bayık’ın görüştüğü belirtiliyor. Geçtiğimiz günlerde BDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ile Gültan Kışanak da Süleymaniye’ye giderek KYB’nin yetkilileriyle görüşme yapmışlardı.
NİZAMETTİN TAŞ: DAĞ KADROSUNDA ÇELİŞKİLER VAR
Bir dönem örgütte üst düzey yöneticilik yapan ve ardından 2004 yılında “şiddetin çözüm getirmediğini” savunarak yollarını ayıran Nizamettin Taş, örgütteki bu kafa karışıklığını Türkiye’ye yorumladı. Taş,Karayılan’ın öteden beri KDP ve KYB nezdinde uzlaşmacı görüntüsü verdiğini, bunun da Cemil Bayık, Duran Kalkan ve Mustafa Karasu’da rahatsızlığa yol açtığını belirtti. Taş, “PKK bir sistem. Baştakiler de birbirlerini iyi tanırlar. Şu anda her taraftan sıkışmış ve zayıf duruma düşmüşler. Onun için dağdaki dar ekip çelişkileri olsa da birbirleriyle çatışmazlar. Budan dolayı kısmen altan alarak birbirlerini idare ediyorlar. Öbür taraftansa tedbir alıyorlar. Geçmişte hesap sorma ve özeleştiri verme yerine açıklamalar yaparak birbirlerine karşı hamle yapıyorlar. Birisi güneyle birleşip bağımsızlık ilan ederiz derken diğeri Güney işbirlikçidir. Tayyip Erdoğan ile anlaşarak bizi bitirmeye çalışıyorlar diyorlar. Misal olarak Duran Kalkan’ın konuşması, Karayılan’ı boşa çıkarma girişimiydi. Şimdilik çelişkilerini düşmanlığa, bölünmeye dönüştürmeme gayreti gösteriyorlar” diye konuştu. Bu çelişkilerden PKK’nın bölündüğü ve bittiği yorumunu çıkarmanın sağlıklı olmayacağını söyleyen Taş, sözlerini şöyle sürdürdü: “PKK’nın varlığı dağdaki üst yönetimdeki herkesin geleceğini garantiye alıyor. Onun için var olan koalisyonu kolay kolay bozmak istemezler. Ancak tek başına bir kişinin de çıkıp “lider benim, iyi benim, diğerleri kötü” demesine de müsaade etmezler. İkincisi ise Öcalan 10 yıldır adeta devlete yalvardı. “Bana güvenin bu sorunu ben çözerim” dedi. Her türlü tavizi verdi ve taktiğe başvurdu. Devlet için Öcalan itimat edilecek bir noktaya gelince ve kendisini muhatap almaya başlayınca Silvan hadisesi oldu. Silvan eylemi, barış sürecini bitirdi.
Silvan eyleminin arkasındaki asıl refleks, Cemil Bayık ve Duran Kalkan’ın çözümün dışında tutulduklarını görmeleridir. Uzlaşma olursa birileri mutlaka devre dışı kalacak. Bazıları bu bedelin kendilerine kesileceğini iyi biliyor. Cemil Bayık, Mustafa Karasu ve Duran Kalkan, şimdi ‘eğer biz bu çözümün dışındaysak, barış bizim neyimize?’ görüşünde. Silvan ve Dağlıca eylemleriyle, hem Abdullah Öcalan’a hem de Devlete ‘sadece bir kişiyle çözüm olmaz. Biz de işin içindeyiz’ mesajı verdiler.” (türkiye)