Diyanetin verdiği kürtaj fetvası kadınları kızdırdı. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez,” Kürtaj haram ve cinayettir. Çocuk düşürmek ve aldırmak gebeliği önleyici tedbirlerden değildir. Çocuk aldırmak cinayet hükmündedir…” diyerek, kürtajın haram olduğunu iddia etti.
Bunu duyduğumda kendime,” Demek ki iktidar istediğinde, helal haram, haram helal olabiliyormuş” demedim değil hani.
Koskoca Diyanet, 1200 yıllık fıkıhını hiçe sayıyor.
Konunun biraz derinliklerine inecek olursak, Hz. Ali, Mu’minun Suresinin 12-15 ayetlerinin açıklamasında şöyle buyuruyor:
– Bu yedi devre (120 gün) geçtiği halde cenine müdahale ‘ve’d (çocuğu diri diri gömme) olur” der.
Buradan 120 güne kadar kürtajın caiz olduğu görüşü çıkar. Yani Haram bundan sonrasıdır!
Yine mezhepler arasında yüzyıllardır bu konu hakkında farklı görüşler ortaya atılmıştır. Misal Hanbeli mezhebine göre hâmilelik üzerinden kırk gün geçtikten sonra çocuk düşürmek câiz değildir. Şâfiî mezhebine bağlı bulunan fıkıhçılar ise, kırk günü tamamlanmamış bulunan cenînin düşürülmesinin câiz olduğunu söylerler.
Malikî mezhebi ise kürtaji tümden haram sayar, yani kırk günden önce de olsa cenîni öldürme ve düşürmenin câiz olmadığını ifade ederler (Derdîr, II,266-267)
Diyanetin Mezhebi Hanefi mezhebidir. Türkiye’nin yüzde 70’i bu mezhebe bağlıdır. Koskoca Diyanetin kendi mezhebinden bihaber olduğunu herhalde iddia edemeyiz, ancak buna rağmen bu fetvayı vermesini de kabul edemeyiz.
120 günden önce henüz çocuk olarak bir şeyin yaratılmadığını, mevcûdun insan olmadığını, kan, et gibi bir şey olduğunu, organlarının belirmediğini söyleyen hadisden yola cikarak, 120 gün öncesinde Kürtajın caiz oldugunu söylerler Hanefi ulemasının bir kısmı (İbn Âbidin, III, 176; İbn el-Hümâm, II, 495)
Hanefi mezhebine tabii olan ulemanın diğer görüşüne göre, -önemli bir mazeret ve sebep bulunmadıkça- cenînin, 120 günden önce de imhâ edilmesi ve düşürülmesi câiz değildir denmektedir. Dikkatinizi burada “önemli bir mazeret bulunmadıkça” kısmına çekmek istiyorum.
Önemli mazeretler nelerdir? El-Fetâvâ el-Hâniyye, III, 410’da buna iki örnek gösterilmektedir.
a) Bir kadın çocuğunu emzirirken hâmile kalsa ve bu yüzden sütü kesilse, kocasının da süt anne kiralayacak imkânı bulunmadığından çocuğun açlıktan ölme tehlikesi belirse, bu durumda, 120 günü doldurmadığı ve organları belirmediği için henüz kan sayılan cenîni, dışarıda ve yaşayan bir çocuğu kurtarmak için düşürmek câiz olur.
b) Çocuk yolda takılsa ve doğum mümkün olmasa bakılır; eğer çocuk ölmüş ise bunun parçalanarak çıkarılması câizdir. Çocuk yaşıyorsa, anayı kurtarmak için onu parçalayıp çıkarmak câiz değildir; çünkü buradaki iki can birbirine eşittir ve öldürülenin bunu hak edecek bir suçu yoktur.
Mazeret olarak hiç şüphesiz buna bir de Tecavüzü eklersek, kimsenin itirazi olmayacaktır diye düşünmekteyim.
Ku’ran ne diyor?
Bizim için asıl önem taşıyan yegane kaynak Kuran-ı Kerim olmalıdır. Kuran-ı Kerim’de Kürtaj ile ilgili herhangi yasak getiren ayet geçmemektedir.
Ancak Hacc suresinin 5inci ayetinde:
Ve Mü’minun suresi âyet 13, 14:
Bu iki âyetten geçilen evreler hakkında çok net bir fikir edinebiliriz.
Sperm
Embriyo
Cenin
a) kemiklerin oluşumu
b) kasların oluşumu
Açıkca görülüyor ki “Yeni bir yaratık” hemen gebelikle ortaya çıkmamaktadır. Yani embriyo, insan olarak kabul edilmemektedir. Hacc suresinin beşinci ayeti dikkatlice okunursa, “toprak, sperm, embriyo, et parçası (cenin)” bizleri değil de, bizim ham maddelerimizi dile getirmektedir. Ancak belirli bir noktadan sonra Cenin, “Nefs” olmaktadır. Cenin ne zaman nefs olmaktadır, işte o noktayı anlamaya çalışmak gerekir.
Yeni bir yaratık
Bu konu hakkında Sayın Hakkı Yılmaz “İşte Kuran” adlı eserinde şöyle açıklama getirmektedir:
İşte bu nokta ne zamandır? Bunu Kur’ân’dan bulalım.Ahkaf suresi âyet 15:
“Biz insana, ana-babasına çok iyi davranmasını önerdik. Annesi onu zahmetle taşıdı, zahmetle doğurdu. Taşıması ve sütten kesilmesi otuz aydır. ……….”
Şimdi de Bakara suresi âyet 233:
“Anneler çocuklarını -emzirmeyi tamamlamak isteyen kimseler için- tam iki yıl emzirirler. ……….”
İki âyeti iyi anlarsak, birinci âyette hamilelik ile birlikte bakım süresinin otuz ay olduğu, ikinci âyette de maksimum bakım süresinin iki yıl olduğu bildirilir. İki yıl da 24 ay eder.
O zaman otuz aydan yirmi dört ayı çıkarırsak geriye altı ay kalır (30-24=6). Biliyoruz ki normal hamilelik dönemi normal şartlarda 9 ay ya da daha doğru bir ifadeyle 266 gün yani 38 haftadır.
Ceninin nefis/kişi olmaya doğru evrimleştiği kesin zamanı bulabilmek için hamilelik dönemini gün hesabından yapmalıyız. 6 ay 180 güne tekabül eder. Bu yüzden nefis/kişilik taşımadan geçtiğini kabul ettiğimiz hamilelik kısmı, 266-180= 86 gün eder. Demek oluyor ki Kur’ân âyetlerinin ışığında “ceninin nefis taşımamadan yani kişilik sahibi olmadan geçirdiği süre, gebeliğin oluşmasından itibaren 86 günlük bir dönemi kapsar.
Eğer ki kürtaj olayı hamileliğin 86. gününden sonra gerçekleşirse kesin olarak cinâyettir. Çünkü kadının rahminde nefis sahibi olmuş bir varlık, katledilmiştir.
İstenmeyen gebelikler doğum kontrolüne yönelik kürtajla engellenecekse mutlaka bu 86. gün içerisinde yapılmalıdır.
Tecavüz sonucu hamile kalanlar bu süre içerisinde gönül rahatlığıyla bu sıkıntıdan kurtulabilirler. Bu süre içinde (doktorların belirleyeceği sakıncalar hariç) dinen bir sakınca olmayacaktır.
Kürtajın riskleri gebelik büyüdükçe artar. Özellikle ileri safhadaki bir gebeliklerde kürtaj esnasında çok kanama olabilir. Kanama durdurulamaz ise tehlike arz edebilir. Onun için yapılacaksa kürtaj ilk aylarda (68. gün içinde) yapılmalıdır. Ülkemizde yasal sınır 10 hafta olarak belirlenmiştir.”
Demek ki kürtaj ALLAH’ın kitabına göre ancak belirli bir süreden sonra haram kılınmıştır. Gerek tecavüz gerekse başka nedenlerden dolayı kürtaja başvurmak isteyen kadınlar, belirli bir süre içerisinde başvurabilirler.
Şahsi olarak kürtajı pek hoş görmememle beraber, ALLAH’ın haram kılmadığı birşeyi nefsime hoş geliyor diye haram kılamam. Ama dediğim gibi, şahsen pek doğru bulmuyorum. Bu ancak kendi görüşümdür ve herhangi bir şekilde benim dışımda başka birini bağlamaz.
Ayrıca Sayın Diyanet Başkanına şu ayetleri hatırlatmakta bana düştü ya,…ee pes yani!
Nahl Suresi 116 Yalan düzerek Allah’a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle “Şu helaldir, şu da haramdır!” demeyin. Yalan düzerek Allah’a iftira edenler kurtulamazlar.
Tahrim Suresi 1 Ey Peygamber! Allah’ın sana helal kıldığı şeyi, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek neden haramlaştırıyorsun? Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir.
Saygılarımla