Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İmralı Cezaevi’ndeki Abdullah Öcalan’ın ev hapsine alınması talepleriyle ilgili, “Terör örgütünün silah bırakmasıyla başlayacak bir süreçte, dikkate alınabilecek bir konu olabilir. Örgütün tamamen silah bırakması ve eylem yapmaması durumunu kabullenmesine bağlı olarak konuşulabilir” dedi.
A Haber’de dün soruları yanıtlayan Arınç şunları söyledi:
“Bugün için bunun bir geçerliliği yok. İmralı’daki kendi günlük hayatına devam ediyor. Çünkü eğer örgütün talebi olarak geliyorsa, bunu yapmamız halinde bile örgüt, bugünkü şiddetten vazgeçmeyecektir. Öncelikle Sayın Başbakanımızın, Kuzey Irak’taki otonom yönetimin de onlara hatırlattığı gibi koşulsuz olarak silah bırakmaları, eylemlerine son vermeleri, bundan sonrasını da birlikte düşünmeleri gerekiyor. Bu tek başına sadece bir taleptir, bunun üzerinden siyaset yapacaklarını düşünüyorum, bu çok samimi değil.
Zana’da vizyon gördüm Sayın Zana’ya teşekkür etmemiz lazım. İçten konuşma, özeleştiri, vizyon gördüm. Bir kadın milletvekilinin genç yaşlarda 10 senesini cezaevinde geçirmiş olması bence ızdırap duyulacak bir konudur. Ben şahsen bu ızdırabı duydum. (Hürriyet’teki) Bu röportajı çok önemsiyorum. Bunun başkalarına örnek olmasını da diliyorum. Burada bizim eleştirildiğimiz yönler de var, ama keşke BDP’li arkadaşlarımızın büyük bir kısmı Sayın Zana’nın gösterdiği bu eleştiriyi ve geleceğe dönük perspektifi görüp yaşayabilseler.
Tuğluk’un hapis cezası Zana’nın 10 yıl cezaevinde kalıp çıktıktan sonra bir başkasının (Van Milletvekili Aysel Tuğluk) 10 yıl, 8 yıl, 6 yıl cezaevinde kalacak olmasını kamu vicdanı kolay kolay kabullenmiyor. Bence 250, 251, 252’nci maddelerde (Ceza Muhakemesi Kanunu) yapılacak bir değişikliğin üzerinde çalışılması ne kadar normal ise Terörle Mücadele Kanunu üzerinde de bizim ciddi bir çalışma yaparak, propagandayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kabul edebileceği bir düzeye getirmemiz lazım.
BDP örgütün sözcüsü terörün bitirilmesi konusunda sadece silah seçeneği olmadığına göre hem demokratik yollardan, hem de Türkiye’de yaşayan farklı etnik gruba mensup, farklı etnik kökenli insanlarımızın kültürel, siyasi hakları, ne varsa bunları vermek, bunları tanımak, bunları kabullenmek konusunda çok olumlu adımlar atıldığını biliyorum. Ama BDP’nin memnun kalması mümkün değil. BDP, halkın sözcülüğünü değil, örgütle daha iyi ilişkiler kurarak onun sözcülüğünü yapmaya çalışıyor.”
Bir yanıt yazın