Uludere Katliamında bombalamanın Irak topraklarında yapılmış olması TBMM adına yetki sahibi Başbakan Erdoğan’ı sorumlu yapıyor.
İstihbaratı ABD’nin verdiği bilinmektedir ancak kim,niçin bombalama emri vermiştir,saklanıyor.
Bu suretle Başbakan Erdoğan Türkiye’yi bu konuda esası olmayan bilgi anlamında “Zann”a boğuyor!
*
Sonra insanlığın yüzünü kızartan Uludere Katliamını düşürüldüğü zann bataklığından çıkarmak isteyenleri ya da zann’da boğulanları ya da bu bataklıkta kendilerine istismar arayanları aynı kefeye koyuyor.
“Uludere olayı üzerinden uluslararası bir istismar kampanyası yürütülüyor.O emri ‘hangi hayvan verdi’ diyenler,Uludere olayı arkasında zil takıp oynayanlar,dağdan inmesin diyenler nekrofillerdir.Yani ölü sevicilerdir”diyor.
*
Sosyolog Max Weber liderin yetki kullanımındaki otoritesinin;karizması, gelenekçiliği ve rasyonelist alt yapısından kaynaklandığını belirtiyor.
Karizma ihsan edilmiş ve bağışlanmış ya da ilâhi ilham yeteneği anlamındadır.
Weber’a göre karizma modern toplumlarda lidere önemli işlevler yüklüyor;üstün yetenekler,yüksek özgüven,etkileme,inançlarının doğruluğuna ikna edebilmek,risk alma …
Sonuçta liderin karizması tarihin gelişiminde gelir-geçer olmak ya da özgün olabilmek ayırdında beliriyor.
*
İnsan topluluklarının ilk dönemlerinde henüz sırlarını çözemedikleri evreni,dünyayı ve tabiat olaylarını kişileştirdiği mitoslar;
Sezginin gücünü,yaratılıştaki zaaf ve tutkuları çağlar üstü çok yönlü tanımaya olanak vermektedir.
*
Mesela Homeros’un Odysseia Destanında,Tantalos Manisa Spil dağı eteklerinde yaşayan,tanrıların sofra arkadaşı yaptıkları güçlü bir Frigya kralıdır.
Tanrıların misafirliğe geldikleri bir gün,tanrıların herşeyi bilip bilmediklerini anlamak istiyor.
Oğlu Pelops’u kesiyor ve yemek diye tanrıların önüne koyuyor!
Ölü etini yedirmek küstahlığından ötürü ağır bir cezaya çarptırılıyor;Tantalos yenecek içecek bir sürü nimetle çevrilidir de başının üzerinde her an düşme tehlikesi olan bir kaya yüzünden bunlardan faydalanamaz hep aç ve susuzdur…
*
Bu mitos Kral Tantalos’un tam olmayan,emin olmadığı bilgileriyle oluşan zann’ıyla neden olduğu hatanın mütemadiyenliğine bir örnek teşkil ediyor.
Tam olan,emin olunan esaslı bilginin gerekliliği gösteriyor.
*
Kuran-ı Kerim’de de esası olmayan bilgi anlamında zann suçlanıyor.
Hucurât-12,”Ey iman edenler,zann’ın bir çoğundan kaçının! Çünkü bazı zanlar suçtur… Sizden herhangi biriniz ölü kardeşinizin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz” ayetinde, zann’ın ölü kardeş eti yemeğe denk olduğu ifade ediliyor.
Din kardeşinin hoşlanmayacağı gerçekle ilgisiz,doğru ve haklı olmayan,boş,temelsiz ya da yanlışta bırakılmasının haksızlığına işaret ediliyor.
*
O halde istihbaratını ABD’nin verdiği bilinen ancak kimin,niçin bombalama emri verdiği saklanılan Uludere Katliamında,Türk toplumunu esası olmayan bilgi anlamında zann’la boğan,
Başbakan Erdoğan’ın ihsan edilmiş ve bağışlanmış ilahî ilham yeteneğinden yoksunluğunu,bir öze,esasa bağlı olmadığını ya da karizmasını sıyırdığını belirtmek gerekmiyor mu?
*
Başka bir mitos eski Yunan’da Tiran Periandre ile ilgilidir.
Karısı Melissa ölüyor-rağmen, Periandre karısıyla ilişkisine devam ediyor ve bu ilişki ölü seviciliğin-nekrofili’nin ilk örneği sayılıyor.
Ölü sevicinin asla vazgeçemeyeceği,onsuz olamayacağı iki yolu bulunuyor; sevdiği,beğendiği insanın varlığı altında ezildiği için onu öldürüyor ve onun cansız bedenini esas alıyor.
*
Mitosun kıssası sevgi,beğenmek,muhabbet duymak gibi özde sekse ilişkin duyguların temelde karşı cinsler noktasından başladığı,hayatın bu noktadan kaynaklanan duyguların karmaşık bir kombinasyonu olduğudur.
Hayatın karmaşık kombinasyonunda sevgi,beğeni,muhabbetin sınır tanımazlığı bu duyguları bulundukları esastan alıyor ve bambaşka ufuklara götürüyor…
Sağlıklı ya da hastalıklı edimler oluşuyor-ki,bu Psikoanalizin kurucusu Sigmund Freud’un ana düşüncesidir…
*
Mesela sevgi,beğeniler ya da muhabbetler bazen sınır tanımıyor- bakıyorsunuz,orijininden fırlıyor devletle,milletle,vatanla bütünleşiyor ya da varsa bir sapkınlık devlet,millet,vatan sevgisinde gaflete,hıyanete,delalete dönüşüyor-Neron,Roma’yı bu sapkınlıkla yakmadı mı?
*
Ölü eti yemenin insan odağından hareketle toplumu gerçekle ilgisiz,doğru ve haklı olmayan,boş,temelsiz,yanlışta bırakmaya neden olan zann’lara boğmak,
Ölü seviciliğin ise sınır tanımaz sevginin,beğeni,tutkunun giderek bütünleştiği devlet,millet ve vatan duygularında tezahür eden sapkınlıkta aynı odağı paylaştığı görülüyor.
*
Nitekim Türkiye’nin kuruluşunda ilk Meclis ve siyasetinde İslamcı ve Kürtçü eşdeğer rolde ve hep birlikte bütünlükteyken, Cumhuriyetin kurulması ardından İslamcı, Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve o’nun inkilâp ve ilkeleri doğrultusunda Türkiye’nin Batı medeniyetine saptığı ve İslamın yolundan çıktığı,
Kürtçü, ulus devletçi anlayışın Kürtlere ve diğer halklara büyük acılar yaşattığı ve Kürtlerin yok oluş sürecine neden olunduğu zann’ına giriyor!
*
İslamcının zannı,temeli halk ve ulus özdeşliği olan -o nedenle, aklın ve bilimin düşünsel türevi lâikliğe dayanan,lâik esastan hareketle çağdaş uygarlığa yükselen ve eğer isteniyorsa yükseldiği o sınırsız uygarlık çizgisinde hamd etmeyi amaçlıyan ülküdeki insanlığı yemeğe dayanıyor.
Kürtçü ise Virgilius’un,”Vatanımızı sevelim,orası babalarımızın da ülkesidir”ifadesine rağmen babasının Periandre olduğunu ispatlarcasına hayat bulduğu, yaşadığı,sevdiği ülkesini yok ederek tatmin olmanın peşindedir.
Salya-sümük tecavüzleriyle ülke tahrip oldukça çıkardıkları hayvanî böğürtülerden zevk alıyorlar.
Ne de çoklar…
29.5.2012