Elimizde olan ve kullandığımız şeylerden ne kadarına sahip olduğumuzu biliyor musunuz ?
Bunların elimizden ve günlük kullanımımızdan alınması halinde “taş devrine” döneceğimizi hiç düşündünüz mü ?
Hem de öyle çizgi film “Fred ve Vilma Çakmaktaş” ile evcil dinozorları “Dino” ve arkadaşları “Barni ile Beti Moloztaş’ların” yaşadığı gibi değil, gerçek bir taş devrine döneceğimizi düşündünüz mü ?
Türkiye’deki ev, işyeri ve fabrikaların tamamına yakını artık “doğalgaz” kullanıyor. Odun, kömür üretimi bitirildi. Ülkemizdeki doğalgaz kullanımındaki artış oranı AB ülkeleri ve dünya ortalamasının çok üzerinde. Kullanılan toplam doğalgazın % 99’u ithalat, % 1’i üretim kaynaklı. Üstelik tüketilen doğalgaz büyük oranda elektrik santrallerinde kullanılmakta. Yani doğalgaz yoksa,
elektrik de yok.
Dışa bağımlı bu doğalgaz kesilirse…
Söyler misiniz, nasıl ısınacaksınız. Çoluk çocuğunuzu donmaktan nasıl koruyacaksınız. Elektrikli aletlerinizi nasıl kullanacaksınız ?
Bunun sonucu olarak, taş devrine değil, “buzul çağına” döneceksiniz.
İletişimin en önemli dalı olan telefonda durum aynı. Kurumun adı “Türk Telekom” ama kendi Türk değil. Türk Telekom Araplara, Telsim İngilizlere, Turksel Fin ve Ruslara, Avea Lübnanlılara ait.
Alt yapı ise “Allah’a emanet”. Üst yapı ve baz istasyonları zehir saçıyor.
Mobil telefonların 65.8 milyon abonesi var. Nerede ise beşikteki bebeğe bile bir telefon düşüyor. Kullanılan aletlerin adlarına bakınız : Vodafone, Nokia, Samsung, Apple, Blackberry, Sonny Ericsson, Motorola, General Mobile…
Yarın söküp götürdüklerinde veya alıp gittiklerinde ya “tam tam” çalarak ya da “duman” ile haberleşeceğiz.
Dünya genelindeki bilgisayar ağlarını ve kurumsal sistemlerini birbirine bağlayan elektronik iletişim ağına “internet” deniyor. Kurulumu, tekniği, donanımı, aletleri dışa bağımlı. Kesildiği anda hiçbir bilgiye ulaşamıyorsun. Mahkemede dava açamıyor, bankadan para çekemiyorsun. Uçaklar kalkmıyor, demiryolu zaten kalmadı.
Tekerlek icad edildi ama yürütecek enerji yok.
Bankalar, limanlar, barajlar, garajlar aynı durumda. Ya “babalar gibi satıldı”, ya da Sümerbank gibi “adı silindi”.
Başak Sigorta Fransızlar’a, Adabank Kuveytliler’e, Finansbank Yunanlılar’a, Oyakbank Hollandalılar’a, Denizbank Belçikalılar’a, Türkiye Finans Kuveytliler’e, TEB Fransızlar’a, Cbank İsrailliler’e, MNG Bank Yunanlılar’a, Dışbank Hollandalılar’a, Şekerbank Kazaklar’a, Yapı Kredi’nin yarısı İtalyanlar’a satıldı.
İnanmayacaksınız ama “T.C.Merkez Bankası’nın” bile ortakları yabancı ve kimler olduğu “devlet sırrı” gibi saklanıyor. Devlet adına para basan, döviz, altın ve tüm kaynaklarını elinde tutan Merkez Bankası’nın ortakları bile yabancı ise fazla söze gerek yok.
Gerisi taş devri.
Ama “Vilma ve Fred’in” ki gibi bir çizgi film değil, “yontma taş” veya “cilalı taş” devri bile değil, Çünkü onlar için bile iyi kötü bir yerli sanayi lazım.
Daha öncesine…
Tarih öncesi taş Devrine dönüş.
Av.A.Erdem Akyüz
Bir yanıt yazın