Başka bir ülkede doğup büyüyüp aşık olduğu adamla farklı bir ülkede yaşama devam etmek, çoğu kadına heyecanlı ve yeni bir başlangıç gibi gözükür… Yeni hayatın bize hazırladığı sürprizlerden habersiz yola çıkarız… Kimi zaman o yol, yeni kavşaklara karışır ve hayat devam eder; kimi zaman da başlangıç dediğimiz yol bir son olur… Tıpkı Stephanie’nin hikayesinde olduğu gibi… Amerika Kansas doğumlu Stephanie Valpine, diplomat eşiyle 13 yıl önce Türkiye’ye gelmiş. Sonra aşık olduğu adamdan, eşinden ayrılmış. Türkiye’yi ve Türk kültürünü o kadar çok sevmiş ki; hayatına bu ülkede devam etmek istemiş. Hem de İstanbul’un göbeğinde bir Amerikalı olarak geleneksel hamam kültürünü yaşatarak! Stephanie, Beyoğlu Tünel’de Homespaluxe adlı mağazasında tamamen yerli malı ve doğal malzeme kullanılarak yapılan 30’dan fazla sabun çeşidi, hamam takımları, peştemallar ve günün modası spa ürünleri satıyor…
Esra Savaş
esra.savas@posta.com.tr
Türkiye’ye ne zaman, nasıl geldiniz?
13 yıl önce eşimle geldik. Ben 45 yaşındaydım. Eşim o zaman Amerika Başkonsolosluğu’nda çalışıyordu, diplomattı. Dört yıl sonra ayrıldık. O başka bir yere gitti. Benim ise hayatım yeni başlıyordu.
Amerika’ya dönmediniz ve Türkiye’de kaldınız. Neden böyle bir tercih yaptınız?
Türkiye’ye ilk geldiğimde bu ülkeyi çok sevdim. İstanbul’a hayran oldum. Başka bir yere gitmek istemedim. Amerika’da Antropoloji (insan bilimi) okumuştum. Değişik kültürlere merakım zaten vardı. Bu ülkenin insanlarını, kültürünü çok sevdim. Annenizi babanızı seçemezsiniz. Ve bir şekilde onları sever, bağlanırsınız. Ama eşinizi seçebilirsiniz. Ailem Amerika’da. Orayı da çok seviyorum ama Amerika annem babam, Türkiye ise eşim.
Sabun ve güzellik ürünleri merakı nereden geliyor?
Benim değişik kültürlerden sonra ikinci merakım güzellik ürünleri ve mis kokulu sabunlar. Genç kızlığımdan beri kremlerin, sabunların nasıl yapıldığına dair çok sayıda kitap okumuştum. Türk kültüründe olan hamam geleneğini de çok sevmiştim. Türkiye’de kalınca kendi kendime bir iş yapmam gerektiğine karar verdim. Amerika’da sabun, banyo ve spa malzemeleri her yerde var. Türkiye’de dokuz yıl önce böyle bir şeyi bulmak zordu. Sadece zeytinyağlı ve defneli sabunu çok aradıktan sonra bulabiliyordum. Bunlar da ithal ve pahalı idi. Başka farklı sabunlar da yapılabilirdi. Ben fikir verdim ve üretmeye başladık. Nemlendirici duş jeli banyo seti de üretmek istiyordum. Kendi formülümü kullandım ve ürettim. Daha sonra gerisi geldi. İşimi çok seviyorum.
Formülü nereden buldunuz?
Bu konuda geçmişte pek çok kitap okumuştum. Amerika’da eğitimler de aldım. Türkiye’de ve Amerika’da formüller aynı değil. Ben hafif nemlendirici yapmak istiyordum. Bir kimyacı ile tanıştım. Ve onunla çalıştım. Yerli ve doğal bir ürün üretmek istiyordum. İthal ürün her zaman pahalıdır.
Mağazanızda neden geleneksel hamam kültürü havası hakim?
Geleneksel kültürünüzü hamam kültürünü çok beğeniyorum. Türkiye’ye gelip yaşamaya başladığımda çevremdeki bütün Türk kadınları hamama pis olduğunu düşündükleri için gitmiyorlardı. Bu kültürü canlandırmak istedim. Şimdi genç kızlar gelmeye başladı. Ev hamam malzemeleri ve peştemal almaya geliyorlar.
Burada aynı zamanda SPA ürünleri de satıyorsunuz.
Hanımlar maddi nedenlerden ya da vakitsizlikten çok nadir, yılda belki bir iki kez SPA’ya gidiyorlar. Türkiye’de hanımların hayatı çok stresli. Bu ürünlerle evlerinde lüks, çabuk ve rahat kendi SPA’larını yapabilirler.
Müşterileriniz daha çok yerli mi yabancı mı?
Müşterilerimin yüzde 90’ı Avrupalı. Özellikle peştemaller çok hoşlarına gidiyor. Plajda kullanmak için de alıyorlar. Amerika’da ve Avrupa’da bu tür sabunların olduğu dükkanlar çok. O yüzden İstanbul’a gelen yabancılar bu mağazayı görünce hemen kapıdan giriyorlar.
Türkler’in ilgisi nasıl?
Türkiye’de çok kişi sabunu ilaç gibi görüyor. Mesela romatizma için, sivilce için alıyorlar. Hediye olarak da sabun alan çok fazla. Mağazamda çikolatalısından Osmanlı gülüne, çileklisinden damla sakızlısına kadar 30’dan fazla sabun çeşidi var. Hepsinin özel paketi var. Ürünlerimin beğenilmesi beni çok mutlu ediyor.
Bir daha evlenmeyi düşünmediniz mi?
Erkekler başlı başına bir iş. O kadar enerjim yok. Bu iş daha kolay.
Çocuklarınız var mı?
Üç çocuğum var. En küçük kızım 19 yaşında, en büyüğü ise geçen hafta 30 yaşında oldu. Küçük kızım 12, ortanca 7 yıl Türkiye’de kaldı. Şimdi hepsi Amerika’da. Bazen Türkiye’ye geliyorlar. Amerika’da çocuklar 15 yaşından sonra annesi babasıyla çok zaman geçirmek istemiyor. Zaten bizim kültürümüzde çocuklar 18 yaşında evi terk ederler. Ben de 18 yaşındayken evden çıktım ve bir daha evde kalmadım.
Bizim kültürümüzden çok farklı. Sizce bu çok erken değil mi?
Bence aile gücünüz Türkiye’nin gücü. Türk kültürü daha sağlam. Aileler güçlü olduğu zaman kişi daha saygılı, dürüst çalışkan oluyor. İstisnalar var ama gerçek bu.
İstanbul’da en çok nereleri seviyorsunuz?
Gezmeyi çok seviyorum. Türkiye’de Antep, Konya, Edirne, Erzurum, Amasya, Mardin. İstanbul’da ise Piyer Loti, Eyüp, Galata, Yeşilköy’ü çok seviyorum. Eğer bir erkek arkadaşım ile çıkarsam balık lokantalarına gidiyoruz, rakı içiyoruz. Erkekler böyle şeyleri çok beğeniyorlar. Kadın arkadaşlarımla çıkarsam House Cafe, Saray gibi yerlere gidiyoruz. Ben nargile içmeyi de çok seviyorum. Ama en iyi arkadaşlarim nargile içmiyor.
Çok arkadaşınız var mı?
Evet. İnsanlarınızı çok seviyorum. Bana herkes çok yardımcı oldu. Mağaza için yer bakarken çok zorluk çekmiştim. Kiralar çok yüksekti. Bu mağazayı kiralarken beş sene önce buralarda kimse yoktu. Yanımdaki arkadaşım “Stephanie ‘Mevlam neylerse güzel eyler’ endişelenme” demişti. Ben de aynı cümleyi sessizce içimden söyledim. Burası şimdi çok kalabalık ve turistlerin çok olduğu bir bölge oldu. Çektiğim zorluklara değdi.