- Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan’ın Hali
Yunanistan’daki seçimler Helen dünyasına hayırlı olsun desek de pek hayırlı olacak gibi görünmüyor.
Ülkede birazcık siyasi barış vardı, şimdi o da bitti.
Son seçimlerde Neo Nazi Hrisi Avgi (Altın Şafak) Partisinin 21 sandalye ile meclise girmesi, II. Dünya savaşından sonra (Katil) General Grivas’ın Yunan Meclisine girebilmek için başlattığı aşırı Milliyetçi akımın ilk başarılı sonucu oldu.
Son 60 yıldır ne Grivas’ın kurduğu “X’cilerin Köylü Partisi” Yunan Meclisine girebildi ne de “Neo Nazi” çizgisinde olan bir başka aşırı sağcı parti.
1950 yılında Yunanistan’da yapılan Parlamento seçimlerine savaş kahramanı edasıyla bir kartal gibi giren Grivas, seçimlerden tüyleri yolunmuş amberebulya (pulya kuşu) gibi çıktı. Makarios kendisini Kıbrıs’ın kurtarıcısı olarak gerilla savaşı başlatmak üzere Kıbrıs’a çağırmasaydı, Yunan halkının ikiyüzlülüğünden kaynaklanan kahrından ölüp gidecekti. Uzun müddet seçimleri kazanamadığına inanamamıştı.
Yunanistan’da 6 Mayıs’ta yapılan son seçimlerde ortaya çıkan Meclis tablosu uzun sürecek bir “Siyasi İstikrarsızlık” mesajı veriyor. En erken genel seçim gelecek yıl yapılabileceğinden, önümüzdeki bir yılın Yunan Meclisi ve halkı için bayağı sıkıntılı geçeceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok.
Tamda Kıbrıslı Rumların AB Dönem Başkanlığını devir alacakları bir zaman dilimi içinde ve de özellikle Kıbrıs Müzakerelerinin çıkmaza girdiği, tam tabirle “Hayat memat meselesi” haline geldiği süreçte Yunanistan’da hükümet kurma çabalarının başarısız olması ve istikrarsızlığın sürecek görünmesi, Rumların ulusal ve milli konularında Yunan siyasi güçlerinin desteğinden yoksun olarak yola devam edeceklerini göstermekte. Tabii bu cüce ve saygınlığını yitirmiş boyları ile devam edebilirlerse.
AB’ye, Yunanistan’ın şantajı sonucunda genişleme programında böyle bir niyet ve plan yokken girmiş olmalarını hiç kimse unutmuş değil. Ama artık o eski Yunanistan ortalarda yok. Hele bu günden sonra bir yıl müddetle, ta ki yeni bir Parlamento seçimi yapılana kadar da ortalarda hiç olamayacağı kesin.
Yunanistan ne Kıbrıs müzakerelerini takip edebilecek, ne de BM Genel Sekreterliği veya Güvenlik Konseyi düzeyinde faaliyet yapabilecek durumda değil. Bu işleri eskisi gibi istikrarlı bir hükümet gelene kadar da başaramayacak. Politik faaliyetleri de sıfıra inecek. Siyasi istikrarsızlık uzadıkça Yunanistan ekonomik iflasa daha çok yaklaşacak ve bu iki çok önemli etken, siyaset ve ekonomik gerileme, birleşince de kriz adeta tetiklenecek ve büyük bir olasılıkla Güney Kıbrıs’ı da içine çekecek.
Kıbrıs Rum Yönetiminin ekonomik iflası konusu 2012 yılının son altı ayının önemli başlıkları arasında yer alacak ve hatta başı çekecek gibi gözükmekte.
Bir yandan AB Dönem Başkanlığı yapmaya çalışırken, diğer yandan da iflas etmemek için uğraş verecekler. Üstelik Yunanistan da yanlarında olamayacak.
Yunanistan’ın bu günkü mali veriler temelinde iflası halen daha ihtimal dışı değil. Yunanistan iflas ederse arkasından Kıbrıs Rum tarafını da kendisi ile birlikte batağa sürükleyeceği kesin.
Kıbrıs Rum tarafında Şubat ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Hristofyas’ın artık “Topal Ördek” konumunda olması ise bir başka siyasi sorunu da beraberinde getirecek, 2013 Martına kadar Kıbrıs Rum tarafında hem siyasi bir karmaşa hem de siyasi bir boşluk yaşanacak.
1 Temmuzda AB Dönem Başkanlını devraldıktan sonra dönem başkanı sıfatıyla yılın ikinci yarısında, aynen Yunanistan’daki durum ile karşı karşıya kalacakları daha şimdiden ufukta gözükmekte.
Köyün minareleri göründüğüne göre, Kıbrıs Müzakerelerinin ve Kıbrıs’taki çözümün de bu gelişmelere paralel olarak 1 Temmuz’dan sonra farklı bir sürece gireceği konusunda görüş beyan etmek kehanet olmayacak.
Ata ATUN
ata.atun@atun.com
9 Mayıs 2012