YUH OLSUN !
HÜSEYİN MÜMTAZ
Çok şeyle karşılaşmıştık..
Bakanlar Kurulunun yasaklamasına rağmen “çalışmama hakkı”nın kullanılarak bu ülkede grevlerin devam etmesine;
Eğitim düzeyinin Şırnak’tan bile geri olmasına rağmen devlet memuru öğretmenlerin izin almaya gerek duymadan Brüksel’e gidip Rumlarla ve AB yetkilileri ile toplantılar yapmasına;
Meclis’in bile, “çalışanlarının grevleri yüzünden” toplanamamasına;
Askerlik problemi olan dış Türklerin aileleriyle buluşma yerinin Larnaka Havaalanı üzerinden Rum Kesimi olmasına, Londra’da okuyan çocuklara Rum tarafındaki Rum bankaları aracılığı ile para gönderilmesine, Nicosia “CBS”den Posta Kutusu kiralanmasına, “CYTA”dan simkart alınmasına, maaşların hafta sonu alelacele Rum tarafında harcanmasına….
Lefkoşa Suriçi ve Girne’de yoğun bir şekilde Arapça ve Kürtçe konuşulmasına, Arapça ve Kürtçe konuşulan bu bölgelere kolay kolay “girilememesine”…
Hasip Kaplan’ın Lefkoşa’da miting yapmasına, Atatürk Büstü bulunmayan bir üniversitede “Kürt Hakları savunucusu” hukukçular yetiştirilmesine…
Alışmamıştık, bütün çabalara rağmen alıştırılamamıştık, büyük gayretlerle hazmetmeye çalış(tırıl)ıyorduk ama..
Doğrusu böylesini hiç tahmin etmemiştik, aklımızın ucundan bile geçirmemiştik.
KKTC Bakanlar Kurulu, 9 Nisan 2012 tarihinde toplanarak devlet katkısı ile yurt dışına çıkacak olan kamu görevlilerinin seyahat özgürlüğünü “kısıtlayan” yeni bir karar almış.
9 Nisan 2012 tarihli bu Bakanlar Kurulu kararına göre “yurt dışına ziyarette bulunacak ve/veya burs, kurs, seminer gibi toplantılara, sosyal kültürel ve sportif etkinliklerine katılmak için yurt dışına gidecek olan tüm kamu görevlilerinin, üst kademe yöneticilerinin ve Bakanlar Kurulu kararı ile katkı sağlanarak yurt dışına gidecek olan diğer kişilerin söz konusu ziyaretlerine KKTC veya TC Pasaportu dışında herhangi bir pasaport ile seyahat etmeye yasak getirilmiş”..
Bu karara “uyulmaması” ve “tespit edilmesi” halinde karara uymayan kişiler yine Bakanlar Kurulu kararı ile verilecek olan “yurt dışı desteğinin” kapsamı dışında bırakılacakmış..
Yuh ki yuh sayın seyirciler..
Demek şimdiye kadar; “yurt dışına ziyarette bulunacak ve/veya burs, kurs, seminer gibi toplantılara, sosyal kültürel ve sportif etkinliklerine katılmak için yurt dışına gidecek olan tüm kamu görevlileri, üst kademe yöneticileri ve Bakanlar Kurulu kararı ile katkı sağlanarak yurt dışına giden kişiler” KKTC veya TC pasaportu dışında bir pasaport kullanıyorlarmış..ve…..
Devlet bunlara “yurt dışı desteği”, yâni harcırah/günlük veriyormuş.
Bütün bunlardan daha elim ve daha vahim olmak üzere “bunlar”…
Teamüllere uymayabiliyor”larmış ve dahi “tespit bile edilemiyorlarmış”..
Bakanlar Kurulu Kararı’nın sonuna “uyulmaması” ve “tespit edilmesi halinde” şeklinde iki ayrı olasılık eklenmesini başka nasıl izah edebilirsiniz?
Bahse konu “pasaport”un üçüncü bir ülke pasaportu değil de Rum pasaportu olduğunu Mısır’daki kör-sağır-dilsiz padişah bile biliyor.
Demek bu ülkede Rum pasaportu ile yurt dışına giden kamu görevlileri (milletvekilleri, bakanlar?) varmış, bunlar devletten harcırah alıyorlarmış ve tespit bile edilemiyormuş.
“Yuh”un başka tarifi ve derecesi var mıdır?
“Devlet”sen “devlet olmayı bileceksin”, “becereceksin” kardeşim..
Devletine, bayrağına, toprağına ve milletine sen saygı göstermezsen, tanımazsan..
Başkasının saygı göstermesini, tanımasını nasıl istersin?
Hiç uzun lafa gerek yok.. Devletsen; görüşme masasında taraf olmak istiyorsan önce;
1.Rum pasaportunu/kimliğini yasaklayacaksın;2.Rumla arandaki kapılarda “pasaport” kontrolü yapacaksın.
Ancak ondan sonra “sembolik olarak” Türkiye ile giriş çıkışlarda da kimlik yerine pasaport kontrolü isteyebileceksin.
Sonra da hangi masada, kiminle, ne konuşacağına adam gibi kendin karar vereceksin, adam yerine konulacaksın. 3 Mayıs 2012
57′NCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57′İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ
Bir yanıt yazın