Tiyatrolarımız…

 

Devlet Tiyatroları; Yerli ve yabancı eserlerle halkın genel eğitimini, dil ve kültürünü yükseltmek, Türk Sahne Sanatlarının yurtiçinde ve yurt dışında gelişmesini, yayılmasını ve tanıtılmasını sağlamak, Türk dilini yerleştirmek ve şive birliğini meydana getirmek, Temel değerler üzerinde doğru yargılara varılmasını sağlamak, Sanat estetik duygusunu geliştirmek amacıyla 10 Haziran 1949 tarihinde kabul edilen
5441 sayılı kanun ile kurulmuştur.

 

Şimdi ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tüm Devlet Tiyatrolarının özelleştirileceğini söylüyor partisinin Gençlik Kolları Büyük Kongresi’nde yaptığı konuşmasında: “ Gelişmiş ülkelerin hemen hemen tamamında devlet eliyle tiyatroculuk olmaz. Ben Kadir Bey’i tebrik ediyorum ve aynı şeyi şu anda Bakanlar Kurulu’na getireceğim. Özel bir yönetim değil, tiyatroları özelleştirmeye götürüyorum. Bunu teklif edeceğim. Özelleştirmek suretiyle buyurun istediğiniz gibi tiyatrolarınızı oynayın.”

 

Tiyatro,  bir öykünün söz ve hareketlerle anlatılması sanatıdır ve  o kadar önemlidir ki, bir ülkenin gelişmişliğinin ifadesi olarak görülmüştür yüzyıllardır. Yöneticilerimiz ise işi gücü bırakmışlar, tiyatroyu nasıl yok edebiliriz ve tiyatrocuların başına nasıl çorap örebiliriz diye kafa yoruyorlar. Bu uğurda da her türlü çabayı gösteriyorlar. Zira amaç ülkeyi geliştirmek değil, geriye götürmektir anladığım kadarıyla.

Kültür merkezlerini yıkmaya,  Darülbedayi’nin büyük ustası  ‘Yarın kıyamet kopacağını bilsem yine de elimde imkan olsa,  bugün bir tiyatro daha açardım.’diyen Muhsin Ertuğrul’un adını taşıyan sahneyi yok etmeye, Devlet Tiyatrolarını  yok etmeyi amaçlıyorlar. Muhtemelen kapatılacak bu tiyatroların yerine IMF toplantıları için kongre merkezi yapacaklar ya da alışveriş merkezleri.  Yani sanat, iş dünyasına peşkeş çekilecek.

Merak ediyorum acaba biliyorlar mı acaba Berlin’de kaç tane tiyatro, opera ve konser salonu olduğunu? Ben söyleyeyim.147 tiyatro, 138 opera ve konser salonu bulunmakta. İstanbul denilince akla gelen ilk tanım; ’tarihin ve kültürün başkenti’ şeklinde olmasına karşılık kaç tane var? Şimdi de kalkmış bunları birer birer kapatma yoluna gidiliyor. Oysa eski uygarlıklarda bir ülkenin gelişmişliği orada bulunan tiyatro salonlarının sayısı ile ölçülüyormuş. İşte bu yüzden ülkemizde pek çok antik tiyatro var. Şimdi ise zaten üç beş tane olan tiyatrolarımız sırayla kapatılmaya, yıkılmaya çalışılıyor. Oysa Atatürk’ün de dediği gibi ‘Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.’ Ve  hayat damarlarımız koparılıyor birer birer…

Nedeni çok basit aslında. Tiyatro muhaliftir çünkü. Tiyatro yapıcıdır, birleştiricidir, uyarıcıdır, asidir. Uysal değildir. Tiyatro insanlara, hak aramayı, kendileri olmayı, suskun kalmamayı öğretir. Tiyatrocu, yani sanatçı, ama gerçek sanatçı sancılıdır. Toplumun acılarına sessiz kalamaz. Kışkırır ve kışkırtır. Güzeli, iyiyi ve doğruyu ister tiyatro. Tabii bunlara katlanamaz bazıları. Bütün bunlar için yıkarlar tiyatroları, kapatırlar. Bütün bunlar için çorap örmeye kalkarlar sanatçıların başına. Ve işin garip yanı bu uyutmaca-götürmece-dönüştürmece sessizce devam ederken tiyatro oyuncuları dışında pek ses çıkaran da yok. Tiyatroların gerçek sahipleri, yani izleyici olan bitene de seyirci kalmaktadır yazık ki.

Unutmamamız gereken şey, tiyatronun yaşam olduğu gerçeğidir. Eğer bugün onu elimizden almalarına izin verecek olursak yaşamımızı da teslim etmiş sayılırız.

___İnsanlar ölünce yıldız olurmuş, doğru mu?

___Hepsi değil.

___Hangileri olur?

___Yaşarken, yeryüzündeki karanlığı aydınlatmak için kendi ışığını hiç sakınmadan saçanlar…….

Aristofanes’in ‘Barış’ adlı oyununda Trygaios’un kölesiyle konuşmasında söyledikleri ne kadar doğru.

Arzu Kök

 

Mustafa Kemal Atatürk

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir