Tek tek yapılan atışlara veya hedefe bakıp “gez, göz, arpacık” şeklinde nişan alarak yapılan atışlara “nokta atışı” denir.
Haftanın olayları üzerine birkaç nokta atışı yapalım bakalım, hangileri “isabet kaydedecek”, hangileri “karavana”ya gidecek.
HASIM HISIM
Önceki Yargıtay Başkanlarından biri, hakim ve savcıların “vicdan ile cüzdan” arasına sıkıştıklarını söylemişti.
Şimdiki Başkan ise; yasama ve yürütme erki ile artık “hasım değil, hısım olduklarını” ifade etti.
Bizim bildiğimiz hısımlık iki türlü olur. Doğumdan gelen “kan hısımlığı” veya evlenmekten kaynaklanan “sıhri hısımlık” . Yürütme ile yargının hısımlığının nereden kaynaklandığını anlamış değiliz.
SON KARARIN MI ?
Evlilik merasimi sırasında nikah memurunun ve yarışma programlarında yöneticinin son ve kritik sorusu genellikle “Son kararınız mı ?” olur. Yarışmacılar ve çiftler heyecanla “Eveeet” diye bağırırlar.
Yeni yasaya göre; özelleştirme uygulamalarına yönelik açılan davalarda, ihaleyi kazanana karşı verilen iptal kararı üzerine, mahkeme kararının uygulanıp uygulanmayacağı yolundaki son kararı Bakanlar Kurulu verecekmiş.
Şimdiye kadar, bazı kişiler hakkında dava açılması için, Bakanlar Kurulu üyelerinin izni alınırdı. Artık dava açarken izin almak bir yana, yeni kabul edilen kanuna göre, mahkemelik işlerde ve mahkeme kararından sonra “son karar” Bakanlar Kurulu’na sorulacak : “Mahkeme kararı uygulansın mı, uygulanmasın mı, son kararınız nedir ?”
Bu nasıl hısımlık anlamadık gitti.
İÇERDE HISIM DIŞARDA HASIM
Yurtiçinde “hısımlık” ilişkileri artarken, yurt dışında “hasımlık” ilişkileri artıyor. Libya, İran, Suriye ile olan, önceki ve sonraki ilişkilere bakınca bu durum açık seçik görülüyor.
Yani “sıfır sorun” şimdilerde “sırf sorun”a döndü, inanmazsanız “kime sorarsanız sorun !“
SİVİLLER DE SİVİLLEŞSE
Askeri tesis ve orduevlerinde generallere mahsus olan yerler, sivilleşme ve demokratikleşme adı altında, rütbe farkı gözetilmeksizin tüm subaylara açıldı. Artık rütbelerine bakılmaksızın tüm subaylar istedikleri yerlere girip çıkabiliyorlar.
Ama bir çok Bakanlığın ve Genel Müdürlüğün sosyal tesis ve kamplarında, Bakanların, Müsteşarların, Genel Müdürlerin yerleri halen korunuyor ve buralar boş kalmasına rağmen, hiç kimse alınmıyor, hatta Milli Saray, park ve bahçeler ile Köşkler, belli kişilerin kullanımına tahsis ediliyor.
Askerler sivilleşti de, biraz da “sivillerin sivilleşmesi” gerekiyor.
AVRUPA ŞAMPİYONUYUZ
Hani sporda, sanatta birincilik aldığımız zaman övünürüz, seviniriz ya “Şampiyon olduk” diye, son zamanlarda çok alışılan davalarla ilgili bilgi verilirken “Avrupanın en büyük cezaevi olan Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi” deniyor.
Anlaşılıyor ki, bu konuda da yani insanları büyük kalabalıklar halinde yargılamakta ve içeri tıkmakta Avrupa’da birinciyiz.
Bu kadarı yetmiyor. Aynı yerde, bitişik arazi de kamulaştırıldı ve ek binalar yapılıyor.
Demek ki “Dünya şampiyonu” olacağız.
Ama bu kadarı da yetmez. Çok sayıda insan burada yargılanacağı ve zorunlu misafir edileceğine göre, sanıkların ailelerini ve davaların izleyicilerini de düşünerek, Cezaevi Yerleşkesi’nin üst katlarını bir AVM (Alış Veriş Merkezi, lokanta, CD uyarlama, atari, eğlence, konaklama yeri) haline getirerek dünyada tek örnek olmalıyız ki bu suretle “hısımlığımız, Guinness Rekorlar Kitabında” tescil olunsun.
Av.A.Erdem Akyüz
erdemak@gmail.com
Bir yanıt yazın