Star gazetesinin 22 Nisan günlü Açık Görüş ekinde ODTÜ’de öğretim üyesi olan Maxime Gauin, Liberallerin Ermeni meselesini nasıl çarpıttığını gözler önüne serdi. Maxime Gauin, Taner Akçam’ın bir çarpıtmasını şöyle örnekledi:
“Örneğin Taner Akçam, Bayburt olayları hakkındaki mahkeme kararıyla ilgili algıyı değiştirdi. Karar, Ermenilerin bölge dışına çıkarılmasını talep eden ve Erzurum’dan gelen bir emirden söz etmesine rağmen, Akçam İstanbul’dan gelen Ermenilerin yok edilmesi üzerine bir emrin varlığından bahsediyor ve “hiçbir Ermeni’nin bölgede bırakılmaması” ifadesini “hiçbir Ermeni’nin canlı bırakılmaması” şeklinde değiştiriyor. Vahakn N. Dadrian ve Taner Akçam, Özel Teşkilat’ın Ermeni tehciri ve tehcir edenlerin bir bölümünün katledilmesiyle ilgisi olduğunu iddia ederek benzer hafif temellendirmelere cüret ediyorlar. Kayıtlarsa, bu iddiaları desteklemiyor ve hatta Guenter Lewy, Edward J. Erickson ve Erman Şahin’in gösterdikleri gibi tam aksine işaret ediyor. Özellikle, Özel Teşkilat’ın en fazla itham edilen birimlerinin arşivleri (raporlar, görev talimatları), bu birimin 1915 ve 1916 yılları boyunca tehcir yolları yerine Kafkas Cephesi’nde olduğunu açıkça gözler önüne seriyor.”
Yani, çarpıtma yöntem olarak kullanılıyor. İşin acı tarafı ise, Maxime Gauin’in Türk olmamasına rağmen, bilim adamı namusuyla gerçeği ortaya koymasına karşılık, Taner Akçam gibi “Türk”lerin, Türk tarihini çarpıtmalarla mahkum etmeye çalışması.
Taner Akçam gibi liberallerin yanı sıra bazı İslamcıların da aynı çaba içinde olmasını ise şöyle açıklıyor:
“‘Soykırım’a kanıt bulma gayreti “Soykırım” suçlamaları için “kanıt” bulma konusundaki hatalara ek olarak, daha çok Türkiye’ye özgü birtakım yanlış anlaşılmalar da söz konusu. Anlaşılan o ki, bazı İslamcı muhafazakarlar, laiklerden intikam almak için, Türkiye’nin sekülerleşmesine giden yolu açanların Jön Türkler olduğunu düşünerek, Ermeni meselesini bir araç olarak kullanıyorlar. Tarihi, politik amaçlara alet etmenin etik olarak yanlış olduğunu söylemeye gerek bile yok.”
İçten ve dıştan bu kadar düşmanca çarpıtmaya maruz kalan Türk tarihini bilim namusuna sahip tarihçilerin yazması en doğrusu herhalde!
Evet tek istenilen ün-şöhret-makam-para için tarih yapmak değil, entelektüel dürüstlükle çalışmak.
Yoksa tarihçinin etnik kimliğinin ne önemi var…
Bir yanıt yazın