Sami Kohen
skohen@milliyet.com.tr
Turkiye’nin son yillarda Ortadogu’da bir “bolgesel guc” olarak ortaya ciktigi, herkesce kabul edilen bir gercek.
Turkiye’nin bu duruma erismesinde cesitli faktorler rol oynuyor. Ulkenin siyasal istikrara kavusmasi, ekonomik potansiyelinin buyumesi ve daha aktif bir dis politika izlenmesi bunlarin basinda geliyor. Kuskusuz AK Parti iktidarinin -kismen kendi ideolojik egilimlerinden dolayi- bolge ulkelerine buyuk yakinlik duymasinin ve liderlik rolunu ustlenmek istemesinin de bunda genis payi var.
Turkiye bu nitelikleriyle gercekten Ortadogu’da soz sahibi olan ve etkisini hissettiren bir guc olmayi basarmistir. Ama bu kapasitenin sinirlari nedir? Hukumetin belirledigi hedeflerle ulkenin halihazirdaki olanaklari arasinda bir uyum var mi?
Ulkemizin onde gelen dusunce kuruluslarindan Ankara merkezli Uluslararasi Stratejik Arastirmalar Kurumu (USAK)’nun yayinladigi bir rapor, bu soruyu yanitlamayi amacliyor.
“Turkiye’nin Ortadogu’daki Guc Kapasitesi: Mumkunun Sinirlari” baslikli rapor, Turkiye’nin bolgesel stratejileri ile ilgili siyasal ve ekonomik yetenek ve olanaklarini derinlemesine ve objektif olarak inceliyor.
Raporda tespit edilen yetersizliklerin isiginda varilan sonuc su: Beklentiler ile eksikler arasindaki acik giderilmedikce “bolgesel lider” olmak imkansiz…
Altyapi yetersizligi
Turkiye’nin ustlendigi bolgesel rollerin hakkiyla yerine getirilebilmesi icin her seyden once saglam bir altyapiya sahip olmasi sart.
Birkac yil oncesine kadar Disisleri Bakanligi kadrosu cok yetersizdi. Halen, rapora gore, 1146 “meslek memuru” var. Toplam personel sayisi 5533. Oysa birakin Ingiltere ve Fransa gibi ulkeleri (onlarda bu sayi 15 bini asiyor) Hindistan ve Brezilya’da dahi bu rakam bizden daha yuksektir…
Raporda belirtildigi gibi Turkiye’nin Ortadogu aciliminda ekonomik alanda da yetersizlikler var. Gerci bolge ulkeleriyle ticari ilisiklerde hissedilir bir artis kaydediliyor, ama bu aslinda mevcut potansiyelin bir hayli altindadir. Bu nedenle bu bolgeye yonelik daha rasyonel bir sanayi ve ticaret politikasi gelistirmek gerek.
Kulturel ve sosyal alanda da, ornegin Turk TV dizilerinin bolgede populer olmasi -egitimden yayinciliga kadar- diger bircok alandaki yetersizlikleri unutturmamali…
Rapor onemli tespitlerden sonra, Turkiye’nin bolgede oynamak istedigi rollerde daha basarili olmasini saglayacak bir dizi tavsiye iceriyor ki, bunlarin hukumetce dikkate alinmasinda yarar var.
Hassas noktalar…
Bu vesile ile su uc noktayi da vurgulamak isteriz.
1) Turkiye’nin bolgesel guc durumuna yukselmesi sevindirici ve umut verici. Ancak bu asiri bir guven ve kibire yol acmamali. Zaman zaman “burada duzeni bir biz kurariz”, “Turkiyesiz hicbir sey yapilamaz” gibi ifadeler, yanlis anlamalara ve olumsuz tepkilere yol acar. Bolge halklarinin bu konudaki hassasiyetlerini de (ki “Turk modeli” tartismalarinda acikca hissedilmisti) dikkate almali.
2) Turk diplomasisinin barisci amaclarla arabuluculuk rollerine soyunmasi ulkemize itibar kazandirabilir. Ama bu rolleri de onceliklere, basari sansina ve Turk dis politikasinin yonune uygunlugu iyice hesaplanarak ustlenmek lazim.
3) Ortadogu’da her boyutu ile karmasik olan sorunlarin halline calisirken, fazla bulasmamaya ve taraf olmamaya ozen gostermek de cok onemli…
Kisacasi, Turkiye Ortadogu’da bir “bolgesel guc” olarak kendisini gosterirken, mumkun olanlarin sinirlari oldugunu da unutmamalidir.
======================
Sami Kohen (b. 1928) is a Turkish journalist. He began his career working for Jewish community newspapers in Istanbul, before rising to become one of Turkey’s most respected commentators on geopolitical issues. He has written a column for the daily Milliyet since 1954.
Bir yanıt yazın