Dr.Sübhan Elekber oğlu Talıblı,
Azerebycan Mili Ilmler Akademisi Şarkiyyet İnstitusu,
Bakü Slavyan Üniversitesi Diplomasi ve Dış Politika Bölümü
subhan_azun@yahoo.com
Azerbaycan Cumhuriyeti
Çağdaş dönemde uluslararası ilişkilerin esas iştirakçilerinden biri uluslararası kurumlardır. Uluslararası ve bölgesel kurumlarla işbirliği Azerbaycan Cumhuriyetinin (AC) dış siyasetinin, diplomatiğinin temel vazifelerinden ve dış siyaset faaliyetinin esas istikametlerinden biridir. Bu bakımdan dünyada önemli kurumlardan biri olan NATO ile işbirliği AC’nin bu istikametinde özel önem arz ediyor [8, s.12].
Azerbaycan NATO ile işbirliğinin gelişmesinde meraklı olduğunu belirli pratik işleriyle onaylıyor. Kosova ve Afganistan’da uluslararası barış meramlı güçler terkibinde kendi misyonunu başarıyla yerine getiren Azerbaycan 2003 yılının mayıs ayında birlik güçlerinin terkibinde Irak’ta düzenlenen barış meramlı ameliyatlarda iştirak hakkında karar alındı. Bununla da, Ermeni terörizminden zarar görmüş Azerbaycan Cumhuriyeti uluslararası terörizme karşı mücadelede dünya devletlerinin ön sırasında olduğunu gösterdi.
İki taraflı işbirliği, Avro-Atlantik Ortaklık Şurası (1997 yılına kadar Kuzey Atlantik Ortaklık Şurası) ve Barış Namına Taraftarlık Programı (SNT) çerçevesinde Azerbaycan-NATO işbirliği 3 dönemden ibaret olmuştur. Birinci dönem 1992 yılı 20 Şubat – 1994 yılı mayıs. AR ile NATO arasında ilkin siyasi ilişkilerin oluştuğu merhale 1992 yılının Ocak ayında Başbakan Hesen Hesenov’un NATO’nun karargah-menziline seferi ve AC Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in 1994 yılının mayıs ayında Alyansın Brüksel’deki karargahında SNT programı çerçeve belgesi imzalanmasına dek olan dönemi kapsıyor. İkinci dönem 1994 yılı 4 mayıs–1996 yılı 23 nisan. SNT programının Prezentasya (Açılış töreni) belgesinin imzalanmasına kadar olan bu dönemde esas dikkat Azerbaycan’ın bu program çerçevesinde faaliyet stratejisinin belirlenmesi ve iki taraflı ilişkilerin gelişme yollarının belirlenmesine yöneltilmişti. Üçüncü dönem 1996 yılı 23 nisan–2001 yılı 16 ocak ve şimdiki dönemi kapsıyor. NATO’nun Başkâtibi C.Robertson’un 2001yılının ocağında ülkemize seferi ilişkilerin inkişafında olumlu rol oynamıştır. Bu dönemde NATO’nun başkâtipleri üç defa (1997 yılının Şubat, 1998 yılının Eylül ve 2001 yılının ocak ayında C.Robertson) ve Alyansın diğer resmileri Azerbaycan Cumhuriyetine sefer etmiş, Brüksel’deki karargahın-menzilinde diplomatik misyonumuz faaliyete başlamış, Azerbaycan’ın barış yaratma takımı Kosova’da NATO yönetimi altında barışın keşiğinde olmuş, Azerbaycan arazisinde SNT çerçevesinde bir sıra işler görülmüştür. Lakin bütün bunlara rağmen, ilişkilerin mevcut durumu Azerbaycan karşısında duran askeri tehlikesizlik sorunlarının çözümünü etkileyecek düzeyde değildir. İşte bu hedefi Azerbaycan NATO ile ilişkilerinde kendisi için çıkış noktası kabul etmişti.
Jeopolitik amaçlarına ulaşmak ve NATO amilinden yararlanmak için Azerbaycan Avro-Atlantik müstevsinde yakın ve orta perspektifli bir sıra adımlar atmalıdır [12].
SSCB çöktükten sonra Güney Kafkasya’da yaranmış boşluğu doldurmak için İran bölgede olayları dikkatle izlemeye başladı. Tesadüfî değildir ki, Tahran Güney Kafkasya’da mevcut sorunların çözümünde arabuluculuk misyonuyla katılmak için defalarla başvurmuştu. Lakin büyük devletlerin rekabet mücadelesi ile yüzleşen İran’ın bu çabaları uğursuzlukla sonuçlandı. İran hem Azerbaycan’da, hem de Ermenistan’daki olayları dikkatle izliyor ve Güney Kafkasya’ya kendisinin milli çıkarlarına dâhil olan bölge gibi bakıyor. Tahran Batıyla Doğuyu birleştiren taşıt dehlizine çok meraklıdır.
Güney Kafkasya’da barış ve entegrasyon süreçlerinin normal inkişafı, halklar, devletler arasında sosyal-siyasi, ekonomik ve kültürel sahalarda işbirliğinin sabitleşmesi, tarihen mevcut olmuş, lakin çeşitli etnik çatışmalar, ayrımcılık meyilleri, arazi iddiaları ve diğer sebeplerden bozulmuş ilişkilerin onarımına nail olunması ve güç, uzun süreli sabit yakınlaşma meseleleri bugün Batı devletlerinin, özellikle, dünyada süper devlet misyonunu yerine getiren ABD’nin dış siyasetinde öncelikli meseledir. Kafkasya’nın Batı ile Doğu, Güney ile Kuzey arasında strateji ve önemli mevkii, uygarlıkların kavşağında ve elverişli taşıt kavşağında bulunması dünya siyasetinde bu eski, zengin diyara ilgiyi artırır.
İİC ve AR arasında ilişkilerin inkişafını zaruri eden amiller bunlardır: Kafkasya halkları arasında Azerbaycanlıların üstünlük teşkil etmesi, ahalinin başlıca amil kimi karşılıklı ilişkilerde önemli rol oynaması; Azerbaycan’ın elverişli jeopolitik mevkie sahip olması, Trans Kafkasya yolunun Azerbaycan’dan geçmesi, onun ekonomik ve siyasi etki gücünün artması; Azerbaycan’ın zengin kaynaklara sahip olması, ekonomik kaynakların halkları ve ülkeleri bir-birine yakınlaştıran amil olması.
Güney Kafkasya’da büyük çıkarlara sahip olan Tahran, bölgede kendi dış siyasetinin perspektiflerini belirlileştirirken Kafkasya’nın aparıcı devleti AR ile ilişkilerine özel önem verir. Tahran iyi anlıyor ki, Bakü ile karşılıklı faydalı işbirliği ve semereli ilişkiler kurmadan Güney Kafkasya’da başarılı siyaset yürütmek mümkün değil. Aynı zamanda kendi mevkiinden semereli ve uluslararası hukuk normlarına uygun şekilde istifade eden Azerbaycan bölgede barış uğrunda mücadelede sadece beyanatlarla, beyannamelerle yetinmiyor, aynı zamanda kendi düzeyinde siyaset yürütür, komşu devletlerle, özellikle de İİC ile balanslaştırılmış siyaset yürütür ve bu istikamette hem de pratik adımlar atır. İİC Cumhurbaşkanı M.Hatemi’nin 2004 yılının ağustos ayında Bakü’ye olan resmi seferi, aynı zamanda, AR DİB’nın İran’a seferi ve İİC’nin adliye, tehlikesizlik, tıp, savunma bakanlarının, aynı zamanda İran DİB’nin konsolluk bölüm başkanının 2004 yılında Azerbaycan’a resmi seferlerinde elde olunmuş anlaşmalar iki ülkenin siyasi, ekonomik, kültürel-bilimsel sahalarının genişlendirilmesini etkilemiştir. Bu sahada bağlanmış mukavelelerden (75 milyon dolar hacminde) Parsabad-İmişli elektrik santralı inşa etmek projesini 25 milyon dolar hacminde krediyle İran’dan 200 otobüs alınmasını, Astara-Bakü otomobil anayolunun inşaatına 40 milyon dolarlık kredi), Azerbaycan Cumhuriyeti Baş Konsolluğunun Tebriz şehrinde açılmasını, Azerbaycan ve İran’ın Eğitim Bakanlıklarında iki ülkede eğitim alan öğrencilerin diplomalarının onaylanması (Bakü Devlet Üniversitesi, Azerbaycan Devlet Petrol Akademisi, Azerbaycan Tıp Üniversitesi, Azerbaycan Tekniki Üniversitesi, Musiki Akademisi), aynı zamanda AMEA’nın diplomasının ve bilimsel derecelerin tanınması olgusunu kaydedebiliriz.
1993-1997’li yıllar içinde İran Azerbaycan’ın ticaret taraftarları arasında ticaret dönemiyyesine göre devamlı olarak 1. ve 2. yerleri tutmuştur. 1998 yılının verilerine genellikle İran Azerbaycan’ın ticaret dönemiyyesine göre 5. yeri, 1999 yılında ise 7. yeri tutmuştur. Bu gerileme Azerbaycan’dan İran’a elektrik enerjisinin karşılığında petrol ürünlerinin taşınması ile ilişkili olmuştur.
AR ile İİC arasında 1997. ilde ticaret dönemiyyesi 238.5 milyon ABD doları olmuştur ki, bunun 48.8 mln doları ithalin, 189.7 mln doları ise ihracın payına düşmüştür. 1998. ilde ticaret dönemiyyesi 86.9 mln. ABD doları teşkil etmiş, bunun 42.5 mln. doları ithala, 44.4 mln. doları ise ihracata ait olmuştur. 1999 yılında ticaret dönemiyyesi 70.0 mln ABD doları hacminde olmuş, bunun 47,4 milyon dolar ithalin, 22.6 mln dolar ise ihracın payına düşmüştür.
1993-1999’lu yıllarda ithalin maksimal göstericisi 1995 yılında en yüksek olarak 80.3 mln dolara ulaşmıştır. 1994 yılında uygulanmış ihraç gösterilen dönem için en yüksek seviyeye kalkmış ve 242,1 mln. ABD doları olmuştur. 1996 yılında 65.9 mln dolar teşkil etmiştir. İki devlet arasında 500 milyon dolarlık ticaret mübadelesini 2006-2007’li yıllarda 1 milyar dolara ulaştırılması dikkatte alınmıştır.
İran petrol şirketi (OİEC) iki uluslararası konsorsiyumda iştirak ediyor: Şahdeniz perspektif sahası (3. konsorsiyumda 10% paya sahiptir) anlaşmayı 4 Haziran 1996 yılı tarihinde imzalanmıştır [9, s.201]; Lenkeran-deniz ve Talış-deniz perspektif strüktürleri (5. konsorsiyumda 10% paya sahiptir), anlaşma 13 Ocak 1997 yılında imzalanmıştır.
Azerbaycan’ın Hazarin milli sektörlere bölmek teklifinden farklı olarak, İran Hazarın “kondominium” prensibi, yeni Hazarin terkinden ve sathından, aynı zamanda bütün servetlerinden beraber bölüm esasında yapılması teklifini ireli sürmüştü [7, s.201]. Bu teklif ne hukuki, ne bilimsel, ne de pratik açıdan kabul olunan teklif değildir. İran son yıllarda Hazarla bağlı mevkiinde bir kadar “yumuşamaya” meyil ederek 50/50 prensibinden % 20 prensibine razı olduğuna ihyamlar edir. Lakin diğer Hazaryanı devletlerle birlikte Azerbaycan Cumhuriyeti de İran’ın bu teklifini kabul etmiyor.
Genellikle, İran kendisinin Güney Kafkasya siyasetinde Rusya’nın çıkarlarını dikkate almaya bilmez. Moskova ile Tahranın direk askeri-tekniki işbirliğini ve Rusya-İran-Ermenistan alyansının yaranması Batının bölgede meydan okumasına yanıt gibidir. RF’e destek veren İran’ın AR ile ilişkileri soğuktur. İran devamlı şekilde ABD’nin CG ve MA bölgelerine nüfuz etmesine karşı çıkıyor. Hazarın statüsü meselesinin çözümünün uzatılması de Moskova ile Tahran’ın ABD’nin bölgeden sıkıştırıp çıkarmak çabalarıyla bağlıdır ve bu mevki İran’ın AC’nin Batıyla imzaladığı petrol anlaşmalarını tanımamak hakkındaki çabaları zaman zaman beyanatları ile güçlendirilir. Son eylemler – 2001 yılının yazında AC jeoloji kaşif gemilerinin ve Büyük Britanya petrol firmaları temsilcilerinin Hazarın Azerbaycan sektöründe işi dayandırmaya zorlanması buna örnek olabilir.
İran’ın Azerbaycan’a karşı mevkiinin sertliyi daha bir amille – İran’da fazla (bilgiye göre, 35 mln. kişinin üzerinde) Azerbaycan Türkünün yaşaması ile izah olunur. İran dünyanın ona karşı uyguladığı müeyyideleri maharetle balanslaştırır ve bu işte Batı Avrupa ülkelerinin özel mevkii az rol oynamıyor. Petrolun kıymetinin epey artması fonunda mevcut ve yenice projeleştirilen boru kemerleri etrafındaki çekişme çok ilerlemiş durumdadır. ABD’nin çabalarıyla Azerbaycan petrolünün çıkarılmasında iştirakten mahrum edilmiş İran, Türkmenistan ve Kazakistan’la işbirliği yapmaya, onların petrol ve gaz akınını kendi arazisinden Batı Avrupa’ya ve Uzak Doğuya yöneltmeye çalışır. Demeli, İran incelenen dönemde Güney Kafkasya’da hem de kendisinin ekonomik ve enerji çıkarlarının temin edilmesi istikametinde de ciddi çabalar göstermiştir.
İİC Kafkasya siyasetini Tahranın milli çıkarlarına uygun olarak oluşturmuştur. Tahran için Güney Kafkasya hem eski Sovyet mekânındaki bağımsız devletlere, hem de Avrupa ülkelerine pencere rolünü oynuyor. Bu açıdan İran’ın rehberleri bölge ülkelerinin çıkarlarını da dikkate almalılar.
İran’ın bölgede tehlikesizlik sorunlarına kendi tarihi yaklaşım tarzı var ve bu devletin mevkiinde yeni ortamda her hangi bir değişiklik gözlemlenmiyor. İran bölgede gayri-sabitliğin oluşmasına burada bölgeden kenar güçlerin (ABD ve Avrupa Birliyi) mevkilerinin güçlenmesini esas şartı gibi bakıyor. Çünkü istenilen halde çatışma, bölgeye dış güçlerin müdahalesine yol açır. İşte bu nedenle, İran defalarla ister Hazar havzasındaki ülkelere, isterse de Güney Kafkasya Cumhuriyetlerine bölgede tehlikesizliğin korunması için birlikte karmaşık tedbirler teklif edip ve bölgeden kenar güçlerin süreçlere müdahalesini yol verilmez sayıp.
İran’ın bununla bağlı ilk çabası Güney Kafkasya’da vahit tehlikesizlik sisteminin yaratılması ile bağlı olup. Bunun için resmi Tahran bölge ülkelerine – (3+2), yeni Güney Kafkasya Cumhuriyetleri + Rusya ve İran modelini teklif etmiş. Bu sistem tehlikesizlik ve dış siyaset sahasında adı çekilen ülkelerin çabalarının birleştirilmesini, birlikte işbirliğini kastediyor. Lakin Tahran’ın bu teklifi bölge ülkeleri tarafından iyi karşılanmadı. Mesela, resmi Bakü kendi tehlikesizlik sorunlarını iki taraflı ve çok taraflı ilişkiler ve uluslararası kurumlarla işbirliği formasında çözmeye üstünlük verdiğini bildirdi.
İran’ın dış siyasetinde önemli rol oynayan ve onun strateji taraftarı olan Rusya Ermenistan’ı kendisinin Güney Kafkasya’daki tek itibarlı strateji müttefiki sayır. Ermenistan’ın jeostratejik mevkii, işgalcilik siyaseti ve ekonomik potansiyelinin düzeyi bu ülkenin bölgedeki süreçlerde bağımsız iştirakini istisna edir ve Rusya ile aynı mevkiden katılmak zorunda bırakıyor. Bugün Ermenistan Rusya’yı kendi bağımsızlığının ve tehlikesizliğinin tek teminatçısı sayır. Bu ülke bütün sahalarda, özellikle de askeri sahada Rusya’nın inhisarındadır. BDT Kolektif Tehlikesizlik Anlaşmasının güney istikametinde esas ve tek taraftarı görevini icra eden Ermenistan’ın hava mekânını, İran ve Türkiye sınırını de Rus askerleri koruyor.
BDT Tehlikesizlik Anlaşmasının güney istikametinde esas ve yegane taraftarı gibi görevini icra eden Ermenistan’ın hava mekanını, İran ve Türkiye sınırını de Rus askerleri koruyor. İki ülke arasında askeri müttefikliğin temeli 1992 yılı Ağustosun 21’de Cumhurbaşkanları Boris Yeltsin’le Levon Ter-Petrosyan’ın imzaladığı Ermenistan arazisindeki Rusya Askeri Hava Güçlerinin hukuki statüsüne dair 25 yıllık mukavelenin imzalanması olmuştur. Belge Ermenistan’daki 102. askeri üstünün 2020 yılına kadar ülke arazisinde kalmasını dikkate alıyor. Bütün bunlar bölgede jeopolitik durumu gerginleştiren, güçler nispetinin değişmesine neden olan ve Dağlık Karabağ sorununun çözümüne engel olan amillerdir.
İİC’nin Güney Kafkasya bölgesine ilişkide yürüttüğü siyaset onun ekonominin ihraç yönümlü olmasını koşullandırırdı. İran ekonomik altyapısının bölgesel ve uluslararası strüktürlere entegrasyonuna nail olmaya çalışır. İran, dış sistemlere nüfuz etmek, dış sistemlerin etkisinin karşısını almak siyaseti yürütür.
1994 yılının Mayıs ayından itibaren bölgede hazin bir barış hüküm sürür. Öten dönemde taraflar Dağlık Karabağ çatışmasını çözmeyin uygun varyantlarını bulamamışlar. Bölgede büyük devletlerin çıkarlarının karşılaşması çatışmanın uzanmasına neden olmuştur. Birkaç büyük ülkenin ve ABD kimi bir süper devletin bu bölgede “önemli strateji yaşamsal” çıkarlarının dikkate alınmasının çok önemli olması kanaatine gelmiştir. Diğer taraftan, Rusya SSCB’nin bu bölgede bir zamanlar sahip olduğu nüfuzunu geri döndürmeye çalışır. NATO’nun bölgeye gelmek ihtimalinden daha çok rahatsız olan İran, Batı yatırımlarının buraya akmasına, Batı Avrupa ile Uzak Doğu ulaştırma hatları ve petrol kemerleri ile birleştirmeyi dikkate alan dünyanın yeni ekonomik gelişme merkezinin teşekkülüne her araçla mukavemet gösterir. Aralarında tam gerçek zıddiyetler Golmasına rağmen, RF ve İran, Batının C ve Merkezi Asya (MA) bölgelerini kendi siyasi ve ekonomik nüfuz dairesine dahil etmek iddialarına karşı durmak için hazırda taktiki müttefikler olmağa mecburlar. Karşı duran ülkeler CG’nin üç Cumhuriyetine çeşitli rollere ayrılsalar da, bellidir ki, taraflardan her hangisinin kibirlerinin tam ölçekte gerçekleşmesi yalnız bu Cumhuriyetlerin tek jeopolitik mekâna dâhil olacağı durumda mümkündür.
Kafkasya’da kolektif tehlikesizlik sistemi yaratılması hakkında belgenin ortaya çıkması fiilen bölgede karşılıklı itimada dayanan tehlikesizlik sistemi yaratılmasını dikkate alır. EC’nin teşebbüsü ile “3+3+2” (yani, CG’nin uluslararası âlemde tanınmış ülkeleri + bölgesel liderler – RF, İran, Türkiye + ABD ve AŞ) formülü tartışma konusu oldu. ABD, AŞ ve Türkiye prensipçe bu yanaşmaya itiraz etmediler ve hatta uygun müzakerelerin Güney Kafkasya ülkelerinin başkentlerinde onaylanması yolunda birçok adımlar attılar. RF ve İran ise kesin itiraz ederek ABD’yi, AŞ’ni ve Türkiye’yi uzaklaştırarak “3+2” düsturuna taraftar oldular.
Tahran kendisinin Güney Kafkasya siyasetiyle bağlı mevkiini oluştururken hem kendisinin siyasi, ekonomik, jeostrateji çıkarlarını, hem de bölge ülkelerinin çıkarlarını dikkate almaya çalışmış, lakin büyük devletlerin Güney Kafkasya’daki çıkarlarıyla ilişkili balans siyasetini koruyamamış ve bu da doğal olarak adı çekilen bölgede barış ve tehlikesizliğin henüz de hazin olarak kalmasını koşullandırmıştır.
Kaynakça:
1. Hesenov E.M. Çağdaş uluslararası ilişkiler ve Azerbaycan’ın dış siyaseti. Bakü: Azerbaycan neşriyatı, 2005, 752 s.
2. Ermenistan Cumhuriyeti (melumat sorğu kitabçası) Bakü: Etno-sosial Araştırmaları Merkezi, (QESAM), 2006, 77 s.
3. Ezimli A. Azerbaycan-NATO ilişkileri (1992-2000). Bakü: Adiloğlu neşriyyatı, 2001, 226 s.
4. Talıblı S.E. İran’ın Güney Kafkasya siyasetinde Gürcistan’ın yeri (1991-2006-cı iller) // Tarih ve onun sorunları. Bakü: BDU, 2007, № 2, s. 154-160
5. Talıblı S.E. İran’ın Güney Kafkasya siyasetinde Ermenistan (1991-2006-cı iller) // Azerbaycan Devlet Kuruculuğu ve Uluslararası İlişkiler İnstitutunun bilimsel neşri.“Dirçeliş – XXI esr” jurnalı, Bakü: avqust-sentyabr, 114-115 /2007, s.220-230
6. Talıblı S.E. İran-Ermenistan ilişkileri (1991-2006-cı iller) // “YOM” Türk Dünyasının Kültür dergisi (Rüblük). Bakü: 8/2007, s. 46-55
7. Talıblı S.E. Azerbaycan-İran ilişkilerinde Hazar meselesi // “Doğun güncel sorunları: tarih ve çağdaşlık”. AMEA-nın Şerqşünaslıq İnstitutu. Bakü: Nurlan, 2006, s. 106-110
8. Talıblı S.E. Azerbaycan-NATO ilişkileri: mevcut durum ve perspektivler // “Diplomatiya ve Hukuk” jurnalı. Bakü, avqust 2007, № 5(011), s. 12-16
9. Алиев И.Г. Каспийская нефть Азербайджана. М.: Известия, 2003, 712 с.
10. Декларация глав государств и правительств – участников заседания Североатлантического Совета в штаб-квартире НАТО в Брюсселе 10-11 января 1994 г. Пункт 21
11. Чернявский С. Южный Кавказ в планах НАТО // «Международная жизнь», М.: 1998, №9, с. 102-108
12. NATO and Azerbaijan: mutually beneficial cooperation. Ankara, 1999.
خوفی, منوچهر, راهنمای صادرات به آذربایجان, تهران, مؤسسه مطالعات و پژوهشهای .13
بازرگانی , چاپ اول, 1379
14- امیر احمدیان, بهرام, امنیت جمهوری آذربایجان و ناتو, مطالعات آسیای مرکزی و قفقاز, شماره42, تابستان82 . 79, 400
خسروی نژاد اکبر، تحلیل ژئوپولیتیک مرز ایران و جمهوری آذربایجان و تأثیر آن بر امنیت ملی15 . جمهوری اسلامی ایران، پایاننامه، تهران، کتابخانه تخصصی وزارت خارجه، شماره آرشیو 544، 110 ص 1375