Taner Akcamin Makalesi icin tiklayiniz: https://www.turkishnews.com/tr/content/2012/04/08/taner-akcam-zavallisi-gene-sahnede-uydurmalari-siraladigi-kitabi-ile/
Sayin S. S. Aya’nin cevabi asagidaki satirlarin icinde gerekli web baglantilari ile ve Italik harflerle Taner Akcamin yazisinin uzerinden giderek verilmisdir.
‘Genç Türklerin insanlık suçları, Osmanlı’da etnik temizlik…’
[Sesonline] ÖZEL- Prof. Dr. Taner Akçam’ın yeni kitabı, The Young Turks’ Crime Against Humanity: The Armenian Genocide and Ethnic Cleansing in Ottoman Empire (Genç Türklerin İnsanlık Şuçları: Ermeni Soykırımı ve Osmanlı İmparatorluğunda Etnik Temizlik), Princeton University Press tarafından ABD’de yayınlandı. Kitabı üzerine konuşması için ABD’deki pek çok üniversiteden davet alan Akçam’dan edindiğimiz bilgilere göre; pek çok konuda bir “ilk” olma özelliğine sahip olan kitapta, 600’ün üzerinde Osmanlı belgesi tanıtılıyor ve 1915 etrafındaki bazı olaylar bu belgeler ıṣığında yeniden anlatılıyor. Kitap, değiṣik ülke arṣivlerindeki mevcut belgelerin de paralel bilgileri verdiklerini ortaya çıkarıyor. Kitabın ortaya çıkardığı bu paralellikle, Osmanlı Belgeleri ile Amerika ve Almanya baṣta olmak üzere yabancı ülke arṣivlerinde var olan bilgilerin bir biri ile çeliṣtikleri iddiası da sonlanlandırılıyor.
Bay T. Akçam’ın (hangi konulan merdivenlerle) akademik tırmanışı ve Clark Üniversitesinde maaşının kimlerce ödendiği aşağıdaki link ve belgede vardır:
ABD’deki Clark üniversitesi öğretim üyesi Taner Akçam, ABD’de piyasaya çıkan kitabında yayınlanan yeni Osmanlı belgeleri ıṣığında ‘soykırımın niçin yapıldığı’ konusunda daha somut bir izah denemesi yapıyor.. Bu izah denemesinin en önemli unsuru, Ermeni soykırımında yüzde 5 / 10 kuralının oynadığı büyük rol.
Akçam’a göre, soykırım 1913 Balkan yenilgisi ile birlikte uygulanmaya konan nüfus (demografik) politikaların savaṣ sürecinde radikalleşmesinin bir ürünü. Yine araştırmacıya göre; bu plan önce Ege sahillerinde Yunanlılara karṣı hayata geçirildi. Ve savaṣ sırasında giderek daha da radikalleşerek bir soykırım boyutunu aldı.
Bay T.A. otantik belgelere ve mantığa göre değil, kendi yarattığı faraziyeleri gerçek gibi anlatarak güya bilimsel yazar! Bilindiği gibi “cinayetlerin SOYKIRIM sayılabilmesi için, devlet veya hükümetin bunu tertip ve emretmesi” şartı aranır. Böyle bir belge yoktur, fakat “cinayetlerin merkezi hükümet otoritesinin dışındaki çeteler tarafından yapıldığı” League of Nations Genel Sekreteri tarafından yazılı beyan edilmiştir. Bu önemli belgeyi bulsun veya gene League of Nations’un 1929 tarihli gazetesini zahmet edip okusun, bak:
Nüfus politikalarının Ermeniler özelinde soykırım halini almasında iki önemli faktör rol oynadı. Birincisi, 1914 Şubat ayında Rusya ile imzalanan Ermeni reform anlaṣmasının varlığı, ikincisi, savaṣla birlikte, yaṣanan toprak kayıpları ve “yok olma” korkusu… Kitap, soykırım kararının ne zaman alındığı konusunda, bugüne kadar var olan iki ayrı izah denemesinin niçin eksik olduğunu gösteriyor. Anlaşma, çok eskiden empoze edilen bir mecburiyet idi; bu anlaşmaya göre Fransız-Ermeni Toprak Tevzi Komisyonu 1.3.1914 raporunda Osmanlı hudutları içinde toplam 1.280.000, (altı-vilayette 542.421) Ermeni yaşıyordu. Savaş çıkmadan 1914 Ağustosunda Erzurum’da yapılan 8’ci Daşnak Kongresine İttihatçılar 28 kişilik bir heyet yollayıp, Ermenilere (eski sözleri üzeri) bizden yana savaşmaları halinde 6-Vilayette Otonomi Sözünü (Almanya garantisi ile) vermedi mi? Ermeniler de Rus-Fransız-İngilizlere danışarak ret etmedi mi?
SOYKIRIM KARARI NE ZAMAN ALINDI?
Taner Akçam‘ın tespit ettiği iki uç noktadan ilkine göre; ‘İttihatçılar soykırım kararını savaṣtan çok önce vermiṣlerdi. 1907 yılında Daşnaklar- İttihatçılar arası Abdülhamidi devirmek anlaşması vardı, Daşnakçı Oskanyan Hükümette bakan idi, ancak 1913’te İttihatçılarla araları soğudu. Savaṣ sadece daha önce alınmıṣ bir kararın uygulanması için uygun imkan yaratmıṣtı’. (Palavra: Erzurum Kongre teklifi bunu yalanlamaktadır) İkincisine göre ise, ‘İttihatçıların Ermenileri imha etmek gibi bir karar veya planları yoktu. Böylesi bir olgu, savaṣın oldukça ilerleyen aṣamalarında, bir zorunluluk olarak kendisini dayatmıṣtı. Yani, soykırım kararı ile savaṣta alınan yenilgiler arasında doğrudan bir nedensellik iliṣkisi mevcut.’ SOYKIRIM değil, devlet kuvvetlerine tenkil için de verilmiş tek emir yoktur, tersine bol yazı vardır. Ermeniler daha savaş başlamadan Ruslarla birlik oldular, Erzurum’a kadar geldiler, Sarıkamış’ta 80.000 Türkün donmasında en önemli rolu oynadılar, bak:
Akçam’ın, Osmanlı arṣivinden elde ettiği yeni belgeler ıṣığında kitapta yaptığı değerlendirmeye göre; tek bir karardan çok, aṣamalı bir biçimde radikalleṣen bir süreç yaşanmış. Buna göre de, savaṣın baṣlaması ile birlikte, birbirini tetikleyen, ve her biri bir baṣka radikal kararın alınmasına yol açan bir dizi karar söz konusu… Palavra, palavra, hayal ürünü, gerçek olması imkansız uydurmalar…
Akçam’ın yeni iddiası, daha 1914 Eylül-Kasım aylarında, savaşın seyrinin daha bilinmediği bir aṣamada bile, Ermeni sorununu halletmek konusunda ciddi tedbirlerin alınmaya başlandığı şeklinde. Erzurum’da 1914 Ağustos’ta otonomi teklifi bu saptırmayı gülünç yapar.
Kitabın özelliklerinde öne çıkan bir dördüncü nokta da; Ermeni soykırımında bugüne kadar ihmal edilmiṣ ve üzerinde hiç durulmamıṣ bazı yeni bilgi ve olguları gün ıṣığına çıkartıyor olması. Yukarıdaki iki tane League of Nations belgesi bütün iddiaları kökünden silmektedir.
Ortaya çıkan yeni bulguların başında, İttihatçıların ciddi bir asimilasyon politikasına sahip oldukları geliyor. Uydurma serbesttir!
Akçam çalışmasında, yine Osmanlı belgelerine dayanarak, İttihatçıların asimilasyon politikasının üç önemli ayağının olduğunu gösteriyor. Buna göre; İttihatçıların asimilasyon politikasını ne düşünmeye, ne uygulamaya ne zamanları ne de faydaları vardı. Uydurma!
» Yüzde 5/10 sınırını geçmeyecek tarzda, Ermenilerin din değiṣtirmelerine müsaade etmek. Saptırma: Bazı Ermeni kadınları din değiştirdiklerini söyleyerek, tehcirden kurtuldular. Erkekler, sünnetsiz mi asimile edildi?
» Ermeni kız ve erkek çocuklarını zorla Müslümanlaṣtırarak ve evlendirerek asimile etmek. Zorlama olmamıştır,( Kürt çeteleri ile vurgunlar ve soygunlar dışında). Müslümanlarla evlenmeyi tercih eden kadınlar Mondros mütarekesinden sonra (pek azı hariç) tekrar Hıristiyan olmak istemediler. Kocalarının evinde kaldılar, Türk oldular!
» Geçici bir süre için bile olsa, Suriye’de sınırlı bir iskan politikası uygulamak…. Bu Ermeni çete sabotajlarına karşı zorunlu askeri bir tedbirdi…Müslümanlar da sürüldü, Ermeni çetelerini besleyecek köy ve ahali kalmayınca onlar da kayboldular. Tehcir (bütün imkansızlıklara rağmen) başarılı ve çok merhametli olmuştur. Ruslar olsaydı, iki ateş arasına sürerdi, İngilizler Afrika’da Boer’ları kamplara bile almadan açlıktan kırdılar, Amerikalıların Japon Amerikalılara ne yaptıgı da bilinmektedir. Trenle gitmelerine müsaade edildi, olmayana kağnı bile tahsis edildi, kamplarda sağlık çadırı ve papaz bile vardı. Morgenthau’ya göre Sivas hastanesine yatan yüz Türk askerinin sekseni ölüyordu. 1916’dan sonra Yabancı Yardım Kurumları Ermenilere gıda ve para yardımı yaparken, Türklerin idare ettiği kamplara bir çuval un verdiler mi?
Akçam, kitabında bu sınırlı iskan politikasının niçin ve nasıl uygulandığı ve sonra yüzde 5/10 ilkesine uygun olarak nasıl ortadan kaldırıldığını yine Osmanlı belgelerine dayanarak anlatıyor. 2.6.1918 de Osmanlı himayesinde kurulan Daşnak Cumhuriyetinden sonra, isteyen Ermeniler geriye döndü; ardından Mondros mütarekesi ile bir çoğu Suriye’den geri dönerek evlerine, mallarına kavuştu.
Akçam’ın yorumuna göre, soykırımda asimilasyonun oynadığı ana rolün görülmemesinin esas nedeni; 1948 soykırım sözleṣmesine yüklenen anlam ve özellikle Yahudi Soykırımının etkisi. Uydurma!
Akçam’ın bu yorumuna göre de; Tarih “yorum değil belgelerle yazılır”
» 1948 sonrası, her sosyal olaya, soykırım tanımına uyuyor mu uymuyor mu diye yaklaṣıldı. Uymadığı düṣünülen kısımlar atıldı, uyduğu düṣünülen kısımlar abartıldı. Böylece, kitlesel katliam bir sosyal süreç olarak ele alınamaz oldu. Hayret verici senaryolar!
» Yahudi soykırımı, üzerinde en çok çalıṣılan ve en fazla kabul gören ‘soykırım’ olması nedeniyle, ilginç bir anlayışın gelişmesine de kaynaklık etti. Buna göre; eğer her hangi bir soykırım, Yahudi örneğine uymuyorsa, soykırım sayılmamaya başlandı. Bu nedenle de araṣtırmacılar, kendi ilgilendikleri kitlesel katliamın soykırım olduğunu ispat edebilmek için, onu mümkün olduğu kadar Yahudi soykırımına benzetmeye çalıṣtılar…Akçam dürüst akademisyen olsaydı, General Kasap Dro kumandasındaki 22.000 Nazi Ermeni Lejyon erinin Yahudileri nasıl topladığını da yazardı, bak:
Akçam, Ermeni soykırım çalıṣmalarının da bu hastalıklardan muzdarip olduğunu iddia ediyor.
Yayınlanan yeni kitabı üzerine konuştuğumuz, Taner Akçam; Sesonline.net‘e yaptığı değerlendirmede; “kitabının, Ermeni soykırımının bugüne kadar ele alınmamıṣ boyutlarını açığa çıkarttığını, bu özelliği ile yeni bir dönemi başlatabileceğini düşündüğünü” ifade ediyor. Boş palavra, safra edebiyatı!
The Young Turks’ Crime Against Humanity: The Armenian Genocide and Ethnic Cleansing in Ottoman Empire (Genç Türklerin İnsanlık Şuçları: Ermeni Soykırımı ve Osmanlı İmparatorluğunda Etnik Temizlik) adıyla ABD’de yayınlanan kitap 528 sayfa. 2008 yılında İletiṣim yayınlarından çıkan ‘Ermeni Meselesi Hallolunmuṣtur’ adlı çalışmasının önemli bir bölümünü de kapsayan şekilde yazar tarafından yeniden kaleme alınmış.
» Bağımsız Sesonline. Net Yanıtlayan: Şükrü Server Aya
Bir yanıt yazın