ABD’nin Yeni Oyunu: “Büyük Afganistan Projesi”

Doç. Dr. Mehmet Seyfettin EROL, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi

Afganistan krizi, her ne kadar Arap Baharı’nın gölgesinde kalmış olsa da, her şeye rağmen tüm çıplaklığıyla “ben buradayım” mesajını vermeye devam ediyor.

11 Eylül sonrası, başlangıçta “Sovyet Deneyimi”ne rağmen “kolay bir lokma” olarak görülen ve nitekim kolayca da işgal edilen Afganistan, son yıllarda “Yankee İmparatorluğu” açısından bir batağa dönüşmüş vaziyette.

Nitekim, Irak sonrası yeni bir hezimet ile karşı karşıya kalan ABD’nin Afganistan’dan çıkışı, girişinden daha zor gibi. Daha önce, işgalde Amerika’ya destek verenler, bugün orada onun “zebanisi” olmuş durumdalar. Dolayısıyla Yeni Büyük Oyun’un kalbi konumunda bulunan Afganistan’ı ve ABD’nin buna karşı geliştirdiği yeni projeyi ele almakta fayda var.

***

Büyük Ortadoğu Projesi’nde büyük bir hayal kırıklığı ve hezimet yaşayan ABD’nin son yalanı “Büyük Afganistan Projesi”.

Obama ile birlikte Afganistan politikasını radikal bir biçimde değiştirdiğinin sinyallerini veren Washington, Taliban vb. güçlerle yeni bir dönemi başlatmak ve böylece Afganistan’daki savaş ile güç, itibar ve zaman kaybetmek yerine, bu dinamiklerle işbirliği yaparak bölgedeki asıl hedef(ler)ine ulaşmak istiyor.

Diğer bir ifadeyle ABD, liderliğini Taliban’ın yapacağı “Büyük Afgan İslam Cumhuriyeti” ile daha geniş bir coğrafyada, derin bir istikrarsızlık alanı yaratmayı hedefliyor. ABD, kendi kontrolü altındaki Taliban’ın başta Rusya, Çin ve İran olmak üzere, tüm bölge için ciddi bir tehdit kaynağı olacağının “geç de olsa” farkına varmış durumda…

***

İlginçtir, bu proje uzunca bir süredir birçok Afganlı grubun ve liderin iştahını kabartıyor. Özellikle de Peştunlar’ın…

Tacikler, Hazaralar Özbekler ve Türkmenler için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Çünkü, söz konusu projenin hayata geçirilmesiyle birlikte nüfus dengesinin aleyhlerine değişmesi ve Kabil’in daha güçlü olması bu grupların hiç ama hiç işine gelmiyor.

Kuşkusuz, projeyi hayata geçirmenin yolu Pakistan’dan geçiyor. Dolayısıyla Washington’un “Yeni Afganistan” politikasının somut hedefi olarak son bir kaç yıldır Pakistan üzerine odaklanması ve iki ülke arasında yaşanan kriz, bundan dolayı sürpriz değil.

***

ABD, Pakistan’ı üçe bölmek istiyor. Bu parçalardan birinde tamamen kendine bağlı yeni bir devlet yaratmak istiyor ki, biz buna “Üçüncü İsrail” diyoruz.

Bu yeni devletin toprakları sadece Pakistan ile sınırlı değil. Söz konusu projeye göre İran ve Afganistan’dan da bir kısım topraklar bu yeni uydu devletin sınırları içinde görülüyor (ki, bir sonraki yazımda bunu detaylı bir şekilde ele alacağım)…

Dolayısıyla bu proje, Afganistan’ı da oldukça yakından ilgilendiriyor ve bir şekilde etkiliyor. “Bir şekilde” diyorum, çünkü Amerika Afganistan’ın bu toprak kaybını daha büyük ölçüde Veziristan, Subaserhat vb. bölgelerin içine dahil edildiği, Peştunistan olarak da bilinen bölgeyi Pakistan’dan alıp Afganistan’a bağlamak suretiyle telafi etmek istiyor. Amerikalıların hazırladığı söz konusu haritada Keşmir’in de bu sınırlar içinde yer alması oldukça dikkat çekici…

***.

“Bir taşla bir kaç kuş vurmak” anlamına da gelen proje, “Afgan Batağı”na saplanıp kalmış Amerika açısından çok önemli. Nitekim Afganistan Devlet Başkanı Karzai’nin her şeye rağmen iktidarda kalabilmesinin en büyük nedenlerinden birini de bu proje oluşturuyor.

Dolayısıyla Kabil’deki yönetim de projeye büyük bir önem veriyor. Onlara göre, söz konusu proje ile “Büyük Afganistan”ın gerçekleşmesi yolunda büyük bir adım atılacak ve ülkedeki nüfus dengesi büyük ölçüde Peştunlar’ın lehine değişecek.

Şu an 30 milyon civarındaki nüfusun yaklaşık olarak yüzde 50-55’ini oluşturan Peştunların oranı projenin gerçekleşmesiyle birlikte bir anda yüzde 80’leri geçecek ve nüfus 60 milyonu bulacaktır ki bu durum, bölgede özellikle de İran ve Pakistan açısından ciddi bir “demografik deprem”, tehdit ve istikrarsızlık anlamına gelmektedir.

***

Bir diğer hesaba göre ise, “Yeni Afganistan”ın toplam nüfusunun en az 25 milyonunu Taliban, Hizb-i İslam ve bunların yandaşları oluşturacaktır ki, bu bölgeyi istikrarsızlaştırmak için ABD adına bulunmaz bir fırsat olarak değerlendirilmektedir. Birleşme, aynı zamanda en az 10-15 milyon “Taliban askeri” demektir ki, bunun ne anlama geldiğini burada uzun uzun izah etmeye hiç ama hiç gerek yok…

Şöyle ki; ABD, her şeyden önce, bu silahlı gücü kendi projeleri için kullanmak isteyecektir. Daha açık bir ifadeyle; bu yeni müttefikini Rusya’ya, Çin’e İran’a ve Pakistan’a karşı kullanmaya çalışacaktır.

Eğer Taliban ile bir anlaşmaya varabilirse, ABD 2014 olarak deklare ettiği çekilme takvimini daha erkene bile alabilir. Bunun için, Taliban ve “diğer gruplar” ile olan temaslarının sonucu büyük bir önem arz ediyor…

Doç. Dr. Mehmet Seyfettin EROL, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi - TA3 1900 2 pp1

Doç. Dr. Mehmet Seyfettin EROL, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi - TA3 1900 2 pp3

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir