SON yıllarda yaptıkları atılımlarla Türk girişimciler Almanya’da epeyce yol aldılar. Almanya’daki Türk işletmelerinde çalışanların sayısı 350 bin sınırına ulaştı. 70 bin Türk girişimci Alman ekonomisi için üretiyor. Bu olumlu tabloya rağmen, “Türklerle iş yapılmaz” önyargısı bir yerlerde gelip firmalarımızı vuruyor. 19. yüzyılın başlarında İngilizler Alman mallarını aşağılamak, kalitesizliğini dile getirmek için üzerlerine, Made in Germany yazılması şartını getirdiler. Ancak Almanlar çok kaliteli mallar üreterek, bu imaj saldırısını lehlerine çevirmeyi başardılar. Bugün Made in Germany aynı zamanda dünyada kalitenin sembolü oldu. “Türklerle iş yapılmaz” diyenler haklı mı? Yoksa bu kendi ayağımıza sıktığımız kurşun mu? Avrupa SABAH, konuyu tartışmaya açtık. Görüşlerini aldığımız uzmanlar, farklı ve ilginç şeyler söyledi.
Bu önyargıları birlikte değiştirelim
Dr. Aliye Kurt Suedhof:
GENEL anlamda “Türklerle iş yapılmaz” sözüne katılmıyorum. Her türlü genelleme bir biçimde yanlıştır. Dönem dönem bazı Türk işletmeleri böyle önyargı doğuracak girişimlerde bulunmuş olabilirler. Bir de algıda seçicilik var. Daha önceden önyargı varsa, bir Türk firmasının en küçük açığı görüldüğünde, ‘Bak gördün mü? Biz söylemiştik’ diyorlar. Hafızaya kaydediyorlar. Kafalarda ön yargı olduğunda, en küçük negatif davranışlar olumsuz yorumlanıyor. İnsan olarak beklenti ve önyargıların tehlikesinin çok büyük olduğunu unutmamalıyız”.Yaptığımız iyi işlerin altını çok daha iyi çizmeliyiz. Bu önyargıları değiştirelim. Birbirimize mutlaka geri bildirimde bulunmalıyız. Türklerle iş yapıldığında, memnun değilsek, geri bildirimde bulunmuyoruz. ‘Arkadaş ben seninle yaptığım hizmetten memnun kalmadım. İşi daha önce belirlediğimiz tarihte bana teslim etmedin’ diyebilmeliyiz. Bunu Almanlar yapıyor. Karşı taraf yanlış yaptığında bunu direk yüzlerine söylüyorlar. Bir sonra yapılacak işlerde bunun faydası oluyor.”
“Güven sorunu bitmeli”
Avni Yerli (Crytek Bilgisayar Oyunları firması sahibi):
“ÜZÜLEREK ifade edeyim, çevremden bu tür sözleri duyuyorum. Ancak bu önyargıyı kıracak yeni bir kuşak yetişiyor. Alman çalışma sistemine ayak uyduran yeni bir girişimci kuşak var. Ben çevremde bu tür arkadaşları görünce çok seviniyorum. Daha dikkatli adım atıyorlar. ‘Türklerle iş yapılmaz’ diyenlerin önyargısını profesyonel çalışarak kırabiliriz. Örneğin bir işle ilgili teklif vereceksek, çok iyi hazırlanmalıyız. Her soruya bir cevabımız olmalı. Yaptığımız işlere iyi hazırlanmalıyız. Güven sorununu ortadan kaldıracak hamleler yapılmalı.” Bugün iş yaşamında başarısız olanların genelde yapacakları işe iyi hazırlanmadıklarını görüyoruz. Başarılı olanlar ise konularına hakimler. Kendi alanlarındaki gelişmeleri çok yakından takip ediyorlar. Bölgesel anlamda ve uluslar arası alanda yenilikleri takip ediyorlar. Her işin kendine göre kuralları var. Ben birebir bir Türk ile yaptığım işten zarar görmedim. Firma olarak da iş yaptığımız kişileri seçerken milletlerine değil, kapasitelerine ve birikimlerine dikkat ediyoruz. Büyük çaplı yapacağımız işlerde daha ciddi araştırmalar yapıyoruz. İş yapacağımız kişi hakkında bilgi topladığımız da oluyor.”
“Bazı şeyleri aştık”
Mustafa Baklan (BAKTAT firması sahibi):
“Türklerle iş yapılmaz sözü çok önyargılı söylenmiş bir söz. Ben hemen birebir yaşadığım bir örnekle buna itiraz edeyim. Tanıdığım bir Alman inşaatını Türklere vermemiş. Mutlaka Alman firması olsun demiş. İnşaatı alan Alman firması aynı işi yüzde 20 daha pahalı alarak aradan çekilmiş ve Türk firmasına vermiş. Bu tür örnekler çok. Almanya’daki Türkler de artık 3 yıllık temel meslek eğitimi alıyor. Bizler de bazı şeyleri aştık. Türkler de kaliteli işler yapıyor.”
“İyi iş iyi işletme”
Atilla Çetiner (Ziraat Bank İnternational AG Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü
“Türklerle iş yapılmaz itici bir ifade. Böyle bir genelleme yapılmasını kesinlikle doğru bulmuyorum. Yapılan işlerin özelliği, kalitesi ve derinliği önemli. Alman veya Türklerle yapılıp yapılmaması önemli bir kriter değil. İş yapacak kişi veya firmalar içinde bulundukları sektörün özelliklerine dikkat etmeli. İş yaptıkları sektörün başka sektörlerle ilişkilerini ve piyasa konjonktürünü takip etmeli. Büyümek isteyen bir firmanın bankalardan borç alması gayet normaldir. Burada önemli olan yönetilebilir olup olmamasıdır. Bu genellemenin yanlışlığı çok başarılı Türk firmaları sayısının yıllar itibariyle artış göstermekte olmasıyla da belirgindir. Özetle; iyi iş, iyi işletme, iyi yönetici vardır tanım olarak.”
Bir yanıt yazın