1925’te Şeyh Sait feodal yapının bir ağası,din istismarcısı bir tarikat lideridir,Bükreş Hilafet Kongresinin Türkiye Cumhuriyetini suikastler-isyanlarla karıştırıp yıkmak, yeniden Hilafeti tesis etmek kararına ve İngiltere’nin Musul’da kalmasına payanda olmaya tutulmuştur.
Din ve şeriatı kurtarmak,ardından memleketi parçalayarak bir Kürt devleti kurmak hayali sayısız cana mâloluyor.
*
1930 Menemen’de Derviş Mehmet adlı yobaz ve arkadaşları ellerinde dini ibareler yazan bayrakla cami cemaatini,”Ey Müslümanlar,ne duruyorsunuz?Halife Abdülmecit
hududa geldi,Sancak-ı Şerif çıktı,gelin altında toplanalım, şeriat isteyelim”yaygarası ve tekbirlerle geldikleri Hükümet Konağı önünde,asayiş sorumlusu Yedek Asteğmen Kubilay’ın askeri müfrezesince durduruluyor.
Kubilay’ın başı boynundan kesilerek gövdesinden ayrılıyor!
*
Hizbullah,İbda/C,Anadolu Federe İslam Devleti Örgütü,İslami Hareket Örgütü,Kudüs Ordusu,Nurcular,Milli Görüşçüler ve daha bir çoğu irticai örgüt olarak faaliyet sürüyor.
*
1993’te Pir Sultan Abdal Şenlikleri öncesinde bir irticai grubun başlattığı,”Kâfirleri Sıvas’ta İstemiyoruz” hareketi,ertesi gün cami önünde tekbirlerle toplanılıyor giderek 6 bin kişiye ulaşılıyor ve yine tekbirlerle önce hükümet binası ardından Kültür Merkezi taşlanıyor.
Ardından sanatçıların ve aydınların kaldığı Madımak Oteli ateşe verilince 37 kişi diri diri can veriyor.
*
AKP hükümeti felsefesinin devletin anayasal Atatürkçü ideolojisine rağmen Türkiye’den Genişletilmiş Ortadoğu’da İslami cemaat ya da tarikatlarla “Ümmetin Birliği” ya da “İslami Devlet”ajandasında,”Kur’an ve Sünnet” kaynağından politika ürettiği -artık,çok açık bilinse de;
Kısa tarihinde benzer çok irticai kalkışma gören Türkiye’nin milyonlarca evladı -şimdi, Madımak Katliamını “İnsanlık Suçu”görmeyen ve 7 sanığın davasını zaman aşımına düşüren mahkeme kararıyla derin hüsrandadır ve karara tepki gösteriyor.
*
AKP diğer Cumhuriyet hükümetleri ve devlet bürokrasisinin Şeyh Sait İsyanı,Kubilay Vakası,Madımak Katliamı benzeri kalkışmaları biteviye gündemde tuturak İslami kimlik ve değerlerini kamusal alandan silmek istediklerini düşünüyor.
O nedenle bilhassa irticai kalkışmaları, cumhuriyetin anayasal değerlerini koruma-kollama görevinde bulunma anlamında darbe politikalarını çökertmek ve Cumhuriyetin tarihiyle yüzleşmek için safdışı bırakmak istiyor.
*
Çünkü Batı,İslami hilafetin temsilcisi Osmanlı’nın ardından oluşan devletlerde cemaat ya da tarikatlara ılımlı islam vizyonuyla Vatikan benzeri ekonomik güç olmaları yolunda destek vermektedir.
Bilirsiniz,Vatikan doğrudan ya da dolaylı olarak sahip olduğu gelir kaynakları ve iletişim gücüyle dünyanın her yanında milyonlarca insana,kendi Tanrı’sını ve dinini en iyi şekilde pazarlıyor ve o insanları çekip-çeviriyor.
İslami cemaat ya da tarikatlar da bir taraflarında CIA öte yanlarında MOSSAD olmak üzere bu desteği “İslami Devlet” ajandasıyla kabul ederken,Kur’an ve Sünnet kaynağından Batı’nın yeniden tanımlanması amacının âlemlere rahmet olacağı inancındadır!
*
Cemaatler,Peygamberlerin insanın yaratılış eksikleri nedeniyle zuhur ettiğinden hareketle o odaktan insanların fıtratını iman ve ahlak ile zenginleştirmenin ardından hayatta nasıl hareket edileceğini öğretiyor!
Cemaat lideri Peygamberden”tebliğ” görevini üstlenmiştir ve muridlerine,kendi algısındaki Allah’ın birliğine inanmalarını,yalnız Allah’a ibadet ederek tüm yaşamda Allah’ın hükmünden başka hüküm tanımamalarını mecburi kılıyor.
*
1998’de bugünün “Dünya İmamı” Fethullah Gülen cemaatine,”Adliyede, mülkiyede veya başka bir hayati müessesede bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti, bizim garantimizdir.
İstikbale yürümek için, sistemin püf noktalarını keşfedin, sistemin püf noktalarını bilmek, keşfetmek, aşmak lazım.Sivrilmeden, mevcudiyetinizi hissettirmeden çok ilerlere gitme. Böylelikle bu kurumları dönüştürebilir ve İslam adına daha faydalı olabilirsiniz”talimatı geçiyor.
*
Cemaat adamlarının bilgi ve iletişimiyle ilgili enterkonnekt kurucu sistemi başında kontrol ve denetimde egemen olması süreci bu talimatla başlıyor.
Ülkelere hayat veren enerjinin dağıtımında bu sistem vardır -mesela,doğal gazın boru hatlarındaki iletiminin enterkonekt kontrolü ve denetimi- ya mazallah, bir imam vasıtasıyla bir anda durdurulmasıyla ekonomik hayat felç edilebiliyor.
Hava,deniz ve kara trafiğinin yapılabilmesi de bu kurucu sisteme ihtiyaç gösteriyor- dilenirse,bir imam bir emergency müdahale ile- mesela, uçakları kalkamaz ya da havadakileri inemez ediyor.
Tüm ekonomik faaliyetler bu sistemle yürütülüyor-istenirse,imamın biri bir anda ve bir butonla bütün ekonomik girdi ve çıktıların birbirine girmesiyle bir ekonomik kıyametin yaşanmasını pekalâ mümkün hale getirebiliyor.
Hava,deniz ve kara trafiğinin yapılabilmesi de bu kurucu sisteme ihtiyaç gösteriyor- dilenirse,bir imam bir emergency müdahale ile- mesela, uçakları kalkamaz ya da havadakileri inemez ediyor.
Tüm ekonomik faaliyetler bu sistemle yürütülüyor-istenirse,imamın biri bir anda ve bir butonla bütün ekonomik girdi ve çıktıların birbirine girmesiyle bir ekonomik kıyametin yaşanmasını pekalâ mümkün hale getirebiliyor.
Bu bir paranoya mı? Ya Yargı,Emniyet,İstihbarat,Merkezi-Yerel İdareler Bürokrasisi,Özerk Kuruluşlar ve daha neler,neler?
TSK bu yüzden pısmıştır!
*
Cemaatin,Batının istediği limitte İslami Devlet ajandasıyla Türkiye Cumhuriyetinin derin yapısını oluşturduğu görülüyor.
Artık İslami kimlik ve değerlerini kamusal alandan silmek rejime darbe sayılmaktadır-o nedenle,darbe politikalarını çökertmek ve Cumhuriyetin tarihiyle yüzleşmek için hiçbir fırsat kaçırılmıyor.
İşte Madımak Katliamı Davasında 7 sanığın davasının düşmesi ardından Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,”Yavuz Hırsız Ev Sahibini Bastırır”sözü doğrultusunda,”Bu feci olayda kusuru bulunan veya kusurlu oldukları düşünülen kamu görevlileri hakkında bir soruşturma başlatılıp,bunlarla ilgili bir yargılama yapılabilir.Dönemin Valisinden,İçişleri Bakanı’na,hükümetten sorumlu kişilerden şu ya da bu şekilde katkısı bulunanlar kimlerse”diyerek yargıya işaret veriyor.
*
O esnada yeniCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Habertürk ekibine mülakatında,”AKP iktidarına karşı mücadele ederken bazen kendimi 1940’lar CHP iktidarına karşı mücadele ediyormuş gibi sanıyorum.Çünkü AKP iktidarı aynen 1940’lar CHP iktidarının ortamını,koşullarını yarattı” diyor.
Sanki gördüğüne karşın aklını yitirmiş gibidir,AKP ile birlikte “Demokrasi” adına Cumhuriyetin tarihiyle yüzleşmeye doğru el ele ve dolu dizgin yürüyor.
*
Ağlanacak ya da gülünecek hiç bir şeyin kalmadığı çok açık görülüyor.
16.3.2012
Bir yanıt yazın