Taraf gazetesinde Neşe Düzel’in sorularını yanıtlayan İbrahim Betil 4+4+4 kademeli eğitim tasarısını eleştirdi ancak Betil, “ilkokulda başörtüsü serbest bırakılsın” dedi. Betil tasarıya birçok eleştiri getirse de gericilik ve piyasacılık ile aslında ne kadar uyumlu olduğunu gösterdi.
ENKA okulları, İstanbul Eğitim Gönüllüleri Vakfı, Toplum Gönüllüleri Vakfı ve Öğretmen Akademisi Vakfı’nın kurucuları arasında yer alan İbrahim Betil, Taraf gazetesinden Neşe Düzel’in sorularını yanıtladı. 4+4+4 kademeli eğitim tasarısına dönük birçok eleştiri getiren Betil, meslek liselerinin doğrudan özel sektöre bağlanması, ilkokulda türbana serbesti tanınması ve kızların erkeklerden ayrı okullarda eğitim görmesinin ailelerin tercihine bırakılması gibi öneriler dile getirdi.
Betil, tasarının ‘ikinci dört yıldan sonra açık öğretim tercih edilebilir’ şeklinde değiştirilmesinin doğru olduğunu, erken yaşta açık öğretime izin verilmesinin yanlış olduğunu belirterek “Siz bu yasada en çok neye karşıydınız” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Çocukların dördüncü sınıftan sonra açık öğretime geçebilmelerine, yani dördüncü sınıftan sonra çocukların mesleki eğitime yönlendirilecek olmalarına şiddetle karşıydım ben. Düşünün… 11 yaşındaki çocuğu, “açıktan öğretim alacak” diye evin içine çekeceksiniz. Okul, sadece bilgi aktarımdan ibaret değildir ki! Okul, çocuğun gelişimi için ihtiyaç duyduğu sosyalleşmeyi verir ona. Okul, insanlarla iletişim kurmak, ekip çalışması yapmak, birlikte bir şeyler yaratmak için çocuğa bir ortam sağlar. Kendi yeteneklerini keşfedebilmesinin yolunu açar. Sen 10-11 yaşındaki çocuğu, uzaktan eğitim yapsın diye okuldan alıp evin içine koyduğun zaman, onu bütün bu imkânlardan yoksun kılarsın.”
“İlkokulda başörtüsü serbest olmalı”
“Siz, bu eğitim yasasının göründüğünden başka amaçlar taşıdığını mı düşünüyorsunuz?” sorusuna Betil “Bazı insanların böyle bir düşüncesi olabilir. Eğer mesele, inanç meselesiyse, özellikle kızların ergenlik yaşına gelirken başlarını kapatıp, onları, dinî kültürün parçası olmaları için yönlendirmekse… O zaman kız çocukları başlarını kapatsınlar ve okula öyle gelsinler” yanıtını verdi ve Düzel’in “Kız çocukları ilkokulda başlarını örtebilsinler mi?” sorusu üzerine sözlerini şöyle sürdürdü:
“Siz, bu eğitim yasasının göründüğünden başka amaçlar taşıdığını mı düşünüyorsunuz?” sorusuna Betil “Bazı insanların böyle bir düşüncesi olabilir. Eğer mesele, inanç meselesiyse, özellikle kızların ergenlik yaşına gelirken başlarını kapatıp, onları, dinî kültürün parçası olmaları için yönlendirmekse… O zaman kız çocukları başlarını kapatsınlar ve okula öyle gelsinler” yanıtını verdi ve Düzel’in “Kız çocukları ilkokulda başlarını örtebilsinler mi?” sorusu üzerine sözlerini şöyle sürdürdü:
“Evet, başını örtsün. Başı örtülü olarak ilkokula gelsin. Yeter ki kız çocukları okula gelsinler, okusunlar. Eğer mesele başı örtüp örtmemekse, ilkokulda başörtüsünün serbest olmasının bence hiç bir sakıncası yok. Hiçbir mesele, kız çocuğunun eğitiminden ve öğretiminden daha önemli değildir! Meseleyi dolaylı yollara çekip de, açık öğretim veya 4+4+4 gibi hiç bilimsel olmayan modellere gitmenin anlamı yok. Dedim ya, dünyada böyle bir model yok.”
Betil bu sözleri ile, aile ve devletin çocuğu baskı altına aldığı ve tercihlerini zorla belirlediği yönündeki eleştirilerinin ardından bizzat kendisi çocuğa dönük dinsel zora onay verdiğini belirtmiş oldu.
Meslek liseleri özel sektöre
Betil, meslek liselerindeki eğitimin geri ve kullanılan teknolojinin eski olduğunu, mesleki eğitim yaşının 15-16 olması gerektiğini söyledikten sonra çocukların patronlara köle yapılması anlamına gelebilecek bir öneri ortaya atıyor:
Betil, meslek liselerindeki eğitimin geri ve kullanılan teknolojinin eski olduğunu, mesleki eğitim yaşının 15-16 olması gerektiğini söyledikten sonra çocukların patronlara köle yapılması anlamına gelebilecek bir öneri ortaya atıyor:
“Oysa devlet, meslek liselerine yatırım yapacağına, fabrikalara teşvik verseydi, fabrika kendi içinde okul kursaydı, o fabrikanın mühendisi ve ustası milli eğitimin denetiminde çocuklara ders verseydi, sonuç çok farklı olurdu. Devlet bina yapıp meslek lisesi açacağına, içeriği gözden geçirsin.”
Kız öğrencilere ayrı okula yeşil ışık
İbrahim Betil, aile ve devlet kurumuna dönük eleştirilerinin ardından, muhafazakarlığı ailelerin tercihlerine indirgiyor ve devlet-cemaat-tarikat ağlarının uyguladığı zoru görmezden geliyor. Bu durumda muhafazakar ailelerin talepleri siyaset dışı bir çerçevede ‘kişisel tercihe’ indirgeniyor.
İbrahim Betil, aile ve devlet kurumuna dönük eleştirilerinin ardından, muhafazakarlığı ailelerin tercihlerine indirgiyor ve devlet-cemaat-tarikat ağlarının uyguladığı zoru görmezden geliyor. Bu durumda muhafazakar ailelerin talepleri siyaset dışı bir çerçevede ‘kişisel tercihe’ indirgeniyor.
“Neden bizde eğitim tartışmaları hep küçük kızların eğitimi konusuna takılı kalıyor?” sorusuna Betil şu yanıtı veriyor:
“Çünkü Türkiye’de kızların okullaşması çok düşük. Okullaşma oranı yüzde 98’e ulaştı deniyor ama öyle değil. Okula kayıt başka, okula devam başka. Kızların okula devam ettiğini kanıtlasınlar! Gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim. Ailelerin kafalarının arkasında şöyle bir şey var. Kız çocuk 11-12 yaşında ergenliğe geldiğinde okula giderse, yanlış bir şeyler mi olur diye düşünüyorlar ve daha muhafazakâr bir ortamda okusun istiyorlar. Bu yüzden devlet kız çocukların başlarını örterek okumalarına izin vermeli.”
Betil gericiliğe bu kadar açık kapı bırakınca Taraf’ın usta röportajcısı da konuyu kız ve erkek öğrencilerin ayrı okullarda okumasına getiriyor: “28 Şubat’tan önce kız ortaokulları ve liseleri vardı. Bunların açılması bir çözüm olamaz mı?”
Betil de okul kavramı üzerine birçok doğruyu dile getirdikten, okulun sosyalleşme sağlaması, salt bilgi edinimi yeri olmaması gibi argümanları sıraladıktan sonra kız-erkek ayrı okuyabilir deyiveriyor:
“Böyle bir kız-erkek ayırımı, yaşamın gerçekleriyle örtüşmüyor ama bu da tercihe bırakılabilir. Yeter ki kızlar okula gitsin!”
(soL – Haber Merkezi)
Bir yanıt yazın