BOP çerçevesinde ülkeler parçalanıyor. Özal’dan bu yana Türkiye Amerika’nın kuyruğunda Amerika’nın Ortadoğu’daki çıkarlarına hizmet ediyor.
Özal Irak Türkmenlerini göz ardı edip Barzani ve Talabani’ye sahip çıktı. Irak bugün üçe bölündü ise, bölünmesinin temeli Baba Bush ile Özal döneminde atıldığı içindir.
BOP projesine göre 22 ülke bölünecekti. İlk demokrasi gelen, demokrasinin nimetiyle bölünen ülke Irak oldu(!).. İkinci demokrasi nimetiyle Libya bölünüyor. Kaddafi döneminin “bölücü”sü Şeyh Ahmed Zübeyir, yani Libya’nın Öcalan’ı zengin petrol yataklarının bulunduğu Doğu Libya’da özerkliğini ilan etti!..
Küresel elitin şehir devletçikler kurma planı yerli uşakları eli ile tıkır tıkır yürüyor.
Türkiye’nin başına oturtulanlar, ülkeyi bölünmeye götürecek cehennemin odunlarını kendi topluyor.
Musul, Kerkük ve Telafer Misak-ı Milli sınırlarımız içinde kabul edildiği için Türkiye’nin kırmızı çizgisi sayılıyordu. AKP siyaseti Türk tezinden feragat edip, Amerika’nın mevcut politikasında figüran oldu. Türkmenler kaderine terk edildi. Kurulması planlanan Yahudi Kürdistan’ı için Türkiye, Irak, İran ve Suriye’den toprak koparılacaktı. AKP siyaseti böyle bir projeye el vererek Yahudi Kürdistan’ı haritasının ilk parçasının Irak’ın kuzeyinde kurulmasını sağladı.
Başbakan ilk işareti “BOP kapsamında Diyarbakır bir yıldız olabilir” sözüyle vermişti.
Diyarbakır’da “Kürt Ulusal Dil Konferansı” yapıldı. Türk Bayrağı asılmayan salona Barzani’nin bayrağı asıldı. Toplantıda 4 parçadan oluşan (Türkiye-Irak- İran-Suriye) Kürdistan’dan söz edildi. İstiklal Marşı yerine “Ey Ragip (Rakip) Marşı” okundu. Yani Anayasanın başlangıç maddesi olan 3. ve 14. Maddeleri ihlal edildi. Diyarbakır Valisi, Cumhuriyet Savcısı ve Emniyet Müdürü TCK’nın 300. ve 302 maddelerinin çiğnenmesine seyirci kaldı.
AJC (ABD Yahudi Kongresi) 1906’da New York’ta İsrail devletini kurmak ve Siyonizm’i dünyaya egemen kılmak amacı ile kurulur. Dünya Musevi Örgütleri’nin çatısı olan AJC sadece siyonist önderlere layık gördüğü cesaret madalyasını kuruluşundan beri ilk kez bir Müslüman’a verdi: Recep Tayyip Erdoğan…
Yahudilerin ABD’deki bir diğer örgütü ADL Başkanı Abraham Foxman, Recep Tayyip Erdoğan’a madalyasını takarken; “Musevilerin ebedi dostu” ilan etti(!)
Evet, ebedi dost 2. İsrail’in kurulması yolunda çok çaba sarf etti. Bebek katilinden yol haritası aldı. Bebek katilinin Kandil’e faks çekmesine bile göz yumuldu.
Türkiye Federasyon Anayasası ile Yahudi Kürdistanı’nın 2. Parçası da haritada yerini alacak.
Sonra Suriye ve İran operasyonları…
Suriye parçalanırsa 3. Parça da koparılmış olacak.
Rusya ve Çin BM’de Suriye’ye operasyon yapılmasına karşı oy kullanınca AKP siyaseti için sıkıntı doğdu. Erdoğan Suriye operasyonunu da Libya gibi olacak düşünmüş olmalı ki, NATO şemsiyesinde Suriyelilere de “Suriye’nin Suriyelilere ait olduğunu anlatmak için” operasyon yapılacak sandı (!).. Rusya ve Çin’in karşı oyuyla kıvranmaya başladı. Erdoğan kıvrandıkça küresel elit F tipi basın yoluyla şantaj yapmaya başladı.
Türkiye hala doğru bir dış politika uygulayabilir. Ülkenin yetkili kurumları harekete geçerse, halk ta destek verir. Yetkili kurumlar Suriye operasyonu karşısında tavır koyar; Suriye, İran, Rusya ile işbirliği yapılması yönünde hükümete baskı uygularsa, yeni oluşan koşullar nedeni ile Suriye’ye girmek istemeyen Erdoğan’ın eli güçlenir. Suriye’ye girmemek için bahane yaratılabilir.
Suriye’ye operasyon yapılırsa Suriye parçalanır. Böylece Yahudi Kürt Devleti’nin haritada ki 3. Parçası da tamamlanmış olur. İran operasyonu ile de Türkiye parçalanır. Ve Ortadoğu sadece etnik boğazlaşma değil, aynı zamanda mezhep savaşları ile kan gölüne döner.
Türk Halkı birlik ve beraberlik içinde Suriye ve İran operasyonlarının karşısında durarak bu kanlı oyunun önünü kesmelidir.
Suriye’nin direnişi Türkiye ve İran’ın da direnmesidir. İran’ın direnmesi Türkiye ve Suriye’nin direnmesidir. Suriye ve İran birlikte hareket ediyor. Bu coğrafya’da anahtar ülke Türkiye’dir. Ya İran ve Suriye operasyonlarına ortak olup kendi ipini çekecek, ya da siyasetini değiştirip emperyalist saldırıyı bir defa daha yenilgiye uğratacak.
Atalarımızın dediği gibi; “Şeytanla ortak buğday eken samanını alır.”
1 Mart teskeresi TBMM’ne geldiğinde AKP yeni iktidara gelmişti, bocalıyordu. Hilmi Özkök Genel Kurmay Başkanıydı. AKP Irak operasyonunda Ordu ne diyecek diye baktı. Ordu geri çekilerek AKP’ye bir anlamda “kendi kararını kendin ver” dedi. Orduyu işte o geri çekiliş bu günlere getirdi. O gün geri çekilerek AKP’yi sıkıntıya sokacağını düşünenler, AKP siyasetinin dış güçlere dayanarak meşruiyet kazanmasına neden oldu. Küresel güçler bu durumu çok iyi kullandı.
Ordu 1 Mart teskeresi kararı verilirken geri çekilerek ipleri de elinden kaçırdı.
Suriye ve İran operasyonları Ordu için bir fırsattır.
Ya bu milletin ordusu olarak bu ülkenin çıkarlarını koruyacak. Ya da küresel elitin lejyoner askerleri olarak kendi ülkesini parçalayacak.
“Mesuliyetten korkan kumandanların hiçbir vakitte icap eden kararları veremediklerini, bunun neticesinde ise, acı felaketler husule geldiğini bizzat ben de muhtelif zamanlarda görmüşümdür.”
–M.Kemal Atatürk
Bu kritik günlerde mesuliyet yükü altında olanlar ise ülkenin bütün kurumlarıdır!..