Kuruluşu da, büyümesi de, mücadelesi de, başarısı da bir destandır. KÜMAŞ (Kütahya Manyezit) aylık yayın organının (KümaşAktüel) son sayısında okudum. Destan; Başbakan’ın can dostu işadamı Remzi Gür’e satılarak noktalandı.
Diyeceksiniz ki, destan nedir?
Önce “destanı” anlatayım.
Kütahya’da manyezit yatakları var. Tamamı yabancı sermayeli (Avusturyalı) şirket tarafından çıkartılıyordu. Avusturya şirketi, madencilik dilinde “karpuzun göbeğini yeyip kalanını tarlada bırakma” diye adlandırılan çok karlı yolu izliyordu. Manyezit madeninin en iyi parçalarını alıyor, fırınında 1800 derecede eritip kavurarak “sinterliyor” ve Avusturya’daki ana şirketine çok ucuza satıyordu.
Tonu 70- 80 dolara.
En fazla 140-150 dolara.
Ana şirket malı alıyor.
280-300 dolara satıyordu.
Böylece kar Avusturya’da oluşuyor, Türkiye’den bu yolla normal karın dışında yüksek gelir transferi yapılıyordu.
Xxx
KÜMAŞ destanı burada başladı.
1973’lerde devletin (Etibank) öncülüğünde; “kamu katılımlı halka açık madencilik şirketleri”modeliyle Kütahya Manyezit İşletmeleri A.Ş için ilk adım atıldı. Kurucu Genel Müdürlüğü’ne Enerji Bakanlığı Müsteşar yardımcılığını yapmakta olan yüksek mühendis Tuğrul Erkin getirildi.
Almanya’daki işçiler.
Kütahya’daki halk bir oldular.
Birikimlerini koydular.
Devlet garantör oldu. Kredi bulundu. Mayezit yatakları işletme hakları tescil edildi. Madeni çıkartma makineleri ; dozerler, kepçeler, cevher zenginleştirme araçları; kırıcılar, elekler alındı ve manyeziti kavurup sinterliyecek yüksek fırın kuruldu. Türkiye ekonomisinin en zor günleriydi, sermaye kıttı, “70 cente muhtacız” denildiği günlerden geçiliyordu.
Halktan ortakların birikimleri yetmiyordu.
KÜMAŞ’çılar yılmadılar.
Kurucu Genel Müdür Tuğrul Erkin ve yüksek mühendis yardımcıları Fuat Karayazıcı, Münir Tanyelioğlu, işçiler, teknisyenler, bölgenin önde gelenleri (İbrahim Germiyanoğlu) Rusya’da, Hindistan’da, Yogoslavya’da pazarlar bulup, yabancı sermayeli Avusturya şirketinin tonunu en fazla 140 dolardan ihraç ettiği Kütahya manyezini tonu 280 dolardan dünya piyasalarına satmaya başladılar.
Xxx
İkinci fırın kuruldu.
Yeni maden yatakları bulundu.
Refrakter tuğla üretimine de geçildi.
KÜMAŞ kendi dalında dünyanın ilk 10 büyük şirketi arasına girdi ve yüzde 80’ni devletin elindeyken ve bankada 70 milyon dolar nakit parası varken özelleştirmeyle Zeytinoğlu gurubuna satıldı.
Zeytinoğlu, 2002 krizinde battı.
KÜMAŞ, devlete (TMSF’ye) geçti.
Başarısını sürdürdü. Şimdiki genel müdürü Hüseyin Gürcan ve ekibinin yönetiminde; yıllık cirosu 134 milyon dolara, toplam faaliyet karı 35.5 milyon dolara ulaştı ve Başbakan’ın çocuklarına üniversitede okuyabilsinler diye burs veren can dostu işadamı Remzi Gür’ün Siyah Kalem adlı şirketi ile ortaklaşa Kobin Madencilik’e 285,5 milyon dolara satıldı.
Ne diyorlar!
Devlet malı derya!
(uyan borusu)
Eğitim kanun teklifine süzme yağcılık girdi!
Mecliste tartışılmakta olan “4 artı 4 artı 4” eğitim kanun tasarısının içine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün adının Kayseri’de ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın adının da Rize’de bir üniversiteye verilmesi teklifi de girdi. Teklifin gerekçesinde Gül ve Erdoğan adlarından “süzme yağcılık sayılabilecek” derecede bol ve abartılı övgü yağdırıldığı okunuyor. Tasarı bu haliyle kanunlaşırsa; iktidara yağcılık dokunulmazlık da kazanmış olacak!
Necati Doğru
Sözcü
Bir yanıt yazın