Modern Türkiye ideolojik karakteri doğrultusunda siyasal ve toplumsal yapılanmasını şekillendirmeye başladığı ilk yıllarından beri sorunlar yaşıyor.
Etkilerini çözümde değil çözümsüzlükte ortaya çıkaran olumsuz yüzleriyle Laisizm-İslam ve Türk-Kürt çatışması,temel ideoloji doğrultusunda siyasal ve toplumsal yapılanmada engel oluşturuyor-iken,
Neoliberalizmin kurgusu yönünde bir süredir Fethullah Gülen ve Recep Tayyip Erdoğan,modern Türkiye’nin ideolojik karakterini tüm kurumlarda sonlandırmış ve yerine totaliter islamcı-liberal kanun devleti karakteriyle İkinci Cumhuriyeti oluşturmuş bulunuyor.
*
Sıra karşı devrimi oluşturan AKP ve cemaatin birlikte yükümlendiği koordinasyon,sorumluluk,denetim ilişkilerinin ayrışmasındadır.
Nitekim -işte,kimi kamuoyu oluşturucuların ‘Gülen-Erdoğan çatışması’ dezenformasyon bombardımanıyla toplumsal hafıza yeniden yapılandırılıyor.
Cemaat çıkarılan sahte patırtı-kütürtünün altından sessizce derin devlette yerini alırken,yeni Türkiye yeni siyasi yapılanmasıyla yol almaya çalışıyor!
*
Karşı devrim gerçekleşmiştir ama siyasi ve toplumsal yapıda Lâisizm-İslam ve Türk-Kürt çatışmasına çözüm bulanamadığı gibi ekonomik,sosyal ve moral sorunlarla da keşmekeş giderek büyüyor.
Üstelik terör belasında ve dışarıda mütemadiyen gerginleşen ilişkilerde karşı devrim sürecinden ağır kayıplara uğratılmış TSK’ya karşı güven de dip yapmıştır…
*
Neoliberalizmin Türkiye’de ekonomik ve politik reformların yapılmaması halinde karışıklığa girileceği öngörüsüyle -belki, bir sosyal devriminde ertelenmesi için köklü reformlarla sosyal huzursuzluğun giderilmesi hedefleniyor.
Teminen hiçbir siyasi partinin tek başına Türkiye’yi sorunlarından kurtarmaya güç yetiremeyeceği gerçeği ittifaklar oluşturmayı gerekli kılıyor.
Bu gerçek hem TÜSİAD hem de MÜSİAD tarafından çok açık görülmektedir ve olanca iştiyakla AKP,yeniCHP ve BDP arasında ittifak oluşturulmaya çalışılıyor.
*
İki gelişme,biri; hükümetin siyasi ideolojisi ve kıt ekonomik kaynaklar nedeniyle,”Eğitimde sayıyı azaltarak niteliği sürdürmek amacı”na yönelik 8 yıllık kesintisiz eğitimi kesintili 12 yıla çıkaran düzenlemesine laik hukuk devleti ve liberal toplumsal yapının savunucusu TÜSİAD, katılımcı demokrasi icabı,”Yaratıcılık, yenilikçilik, eleştirel düşünme, araştırma,analitik becerilerin temel eğitim sırasında tüm çocuklara güçlü şekilde kazandırılması gerektiği”eleştirisinde bulunuyor.
Vay, sen misin?Önce Başbakan Erdoğan,”Kusura bakma TÜSİAD senin isteğin olmayacak.Secaat eylerken sirkatin söylüyorsunuz” çıkışını,Milletvekili Ömer Çelik,”Siyasi partiysen partinin adını koy çık karşımıza”,Nurettin Canikli ise “Ringe çıktığınızda yumruk atmak kadar yumruk yemeyi de göze alacaksınız” ifadeleriyle kızılca kıyamet koparılıyor…
TÜSİAD kurulmak istenen ittifaka göz mü kırpıyor?
*
İkincisi,son kurultaylarından Birinci Cumhuriyetin ideolojik karakterini en iyi ihtimalle bünyesinde etkisiz kanat haline getirme gücüyle çıkan,tüm topluma ulaşabilir potansiyeli ve Sosyalist Enternasyonal üyesi yeniCHP’nin,siyasetinde biçimsel sosyal demokrat kimliğiyle yürüyeceğinin anlaşılmasıdır.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu verdiği bir mülakatta, yeniCHP’nin en önemli şifresinin özgürlükler olduğu,AB ile üyelik sürecinin önemsendiği,Güneydoğu Sorununda
sivil çözümden yana olunduğu,ekonominin spekülatörlerin tekelinden kurtarılması gerektiğinden bahisle “Üçüncü Yol”a işaret ediyor.
Bu suretle yeniCHP,TÜSİAD’ın alanında etkin olmak hedefiyle ittifakı olumluyor görüntüsü veriyor…
*
1960’larda Bülent Ecevit’in, Kemalist Devrimin bir üstyapı devrimi olduğu-o nedenle, yüzeysel gelişme ve çağdaşlaşma sağladığı,devrime tanışık olmayan halkın demokratikleşme talebini 1946’da kazandığı yönündeki karşı devrimci ve popülist savıyla geliştirdiği Ortanın Solu politikasıyla birlikte yönelinen Kemalist Devrimin inkârından,
Bugün yeniCHP biçimsel sosyal demokrat kimlikte “Üçüncü Yol” düşüncesiyle,TÜSİAD sermayesinin bütün alanlarına demokrasi,özgürlük,insan hakları iddiasını dillendiriyor.
Devlet odaklı değil,insan odaklı bir siyasetle yeniCHP etnik ve dinsel konularda da demokratik davranışa işaretle,Kürt sorununda takınılan milliyetçi, devletçi karakteri de dışlarken,lâisizmde çok yumuşuyor.
*
TÜSİAD’ın ve Kürt Sorunu sivil çözümünün oluşturacağı taban ile yeni CHP -doğrusu,müthiş bir konsept oluşturuyor!
Oysa Üçüncü Yol sosyal devlet ve kamu yatırımlarının tasfiyesine ve piyasa dostluğuna dayanıyor-ki, bu sosyal demokrat partilerin dayandığı -bugün, tümüyle tasfiye edilmiş ve çoğunlukla sahiplenilmiş siyasal tabanı ifade ediyor.
Öte yanda Kürt Sorununun çözümündeki hassasiyette yeniCHP’ye dezavantaj oluşturuyor-çünkü,CHP’nin Atatürkçü Düşünce Sisteminden yükselen il ve ilçe örgütleri çevresinde ilişkilerinde yazısız kurallar ve geleneklerde yapısallaşmış ve kurumlaşmış,davranış birliği içinde,katılımcı,özgür milyonlarca kadın,erkek ve her yaşta seçmen kitlesinin tümüyle bu gelişmelere tavrı henüz bilinmiyor.
Üstelik MHP’nin bir politik ittifak merkezinin oluşturulmasına her açıdan karşı duracağı da çok açıktır.
*
Etkilerini çözümde değil çözümsüzlükte ortaya çıkaran olumsuz yüzüyle Laisizm-İslam çatışmasından sıyrılıp islamcı-liberal kanun devleti karakterinde İkinci Cumhuriyeti başlatanların,biriken Türkiye sorunlarını çözmek adına düşündükleri ittifakın sorunları daha da katmerleştirebileceğini görmek gerekiyor…
Madem sorunlar katmerleşerek kördüğümleşiyor-o halde,”Sus söyleme!”
6.3.2012