ÇOCUKLAR ÇOCUKLARIMIZ

 
Başbakan Erdoğan’ın,”Üç kademeli eğitim,Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu en modern eğitimdir. 4+4+4’e malum çevrelerin tepkisi Türkiye gerçeklerinden uzak.Kusura bakma TÜSİAD senin isteğin olmayacak.Secaat eylerken sirkatin söylüyorsunuz”söylemini,  
TÜSİAD katılımcı demokrasi bağlamında,” Yaratıcılık, yenilikçilik, eleştirel düşünme, araştırma,analitik vb. becerilerin temel eğitim sırasında tüm çocuklarımıza güçlü şekilde kazandırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle mesleki yöneltme ve yönlendirmenin çok erken yaşlara çekilmesinin temel eğitimin yetersiz kalmasına yol açacağına işaret ettik”ifadesiyle yanıtlıyor.
Eğitim konusunda muhafazâkar-liberal Başbakan Erdoğan’ın liberal TÜSİAD ile giriştiği polemik,yeni Türkiye’yi henüz başlarken anlama yolunda güzel bir perspektif sunuyor.

*
Bilgi ve iletişiminde ki gelişmeler, ticaretin gelişmesi,yatırımların artmasıyla ülkeler arasındaki sınırlar kalkmakta ve karşılıklı bağımlılıklar artmaktadır.
Gelişmekte olan ülkeler alt yapı ya da  özel yatırımlarına gerekli finansman ihtiyaçlarını kendilerine belirlenmiş sınırlar dahilinde Yanki,Samuray ve Euro piyasalarından borçlanarak karşılarken,belirli sınır üzerindeki ihtiyaçlar ise yüksek kâr amacı güden kısa vadeli sermaye hareketlerine cazibe oluşturmakla sağlanıyor.

*
Teminen Dünya Bankası farklı coğrafyalarıyla barışcıl ve istikrarlı bir dünya için neoliberal ideoloji doğrultusunda ihtiyaç duyulan finansmanın odağındadır ve ülkelerin tüm siyasal,ekonomik ve kamu yönetimlerine ilişkin kararların alınmasına katkıda bulunuyor.
Banka uluslararası piyasaları risklerden koruma görevi yaparken,yatırım projelerinin finansmanı için ülkelerin bu kurumdan vize alması gerekiyor…

*
Dünya Bankasının bir süre önce yayımladığı,”Türkiye Eğitim ve Yetiştirme Sistemi Raporu”sistemin maliyeti ve finansmanı,genel ve yüksek öğretim,mesleki ve teknik öğretim ve yaygın eğitimi konu alıyor.
Türkiye eğitim sisteminin azalan malî kaynakları ve düşen verimiyle krizde olduğu vurgulanırken ardından uyarı yapılıyor;”Eğitimde sayıyı arttırmak niteliği sürdürmek amacını aşmıştır“deniliyor! 

*
Eh! Yeni Türkiye hükümetlerinin ilgili konularda Dünya Bankasından vize alabilmesini teminen bütçede eğitim payını arttırma,mevcut kaynakları rantabl kullanma,özel sektörden ek kaynaklar bulma -üstelik,küresel neoliberal ideolojinin gösterdiği hedef doğrultusunda olmaları gerekiyor. 
Neoliberal ideoloji Türkiye’yi muhafazakâr (ılımlı islam) ve liberal  uygulamalarıyla  istiyor…

*
Nitekim AKP iktidarının köklü değişikliklerle 8 yıllık kesintisiz eğitimi kesintili hale getiren düzenlemesinin 2012-13 eğitim-öğretim yılında başlaması benimseniyor.
Okul öncesine başlama 5 yaşına indirilince  ilköğretim çağı yaş aralığı 6-14 aralığından  5-13 yaş aralığına düşüyor.
O yaşta ilköğretimden mezun olan çocuklar,İslami eğitimlerine başlarken örgün eğitimlerini tamamlamışlardır -dilerlerse, zorunlu ortaöğretimi yaygın eğitim olarak tamamlayabiliyorlar.
Bilhassa o yaşta ergen olan kız çocukları için karma eğitim,yatılı okul kısmen ortadan kalkıyor ve kız çocuklarının gecikmeksizin türban bağlamalarının imkânı doğuyor!

*
AKP iktidarı bu suretle Dünya Bankasının,”Eğitimde sayıyı arttırmak niteliği sürdürmek amacını aşmıştır”tesbiti yönünde -işte, ilköğretim sonunda çocukları örgün eğitimden yaygın eğitime teşvik ederek eğitim-öğretimde her türde sayısallığı düşürüyor ve malî  kaynaklarda tasarrufa gidiyor!
Elbette bu kadarıyla yetinilmiyor...  
 
*
Ilımlı İslamın eğitim anlayışı, insanın yaratılış eksikleri nedeniyle insanın insana vereceği eğitimin iğreti olduğu, o yüzden birer eğitici olan peygamberlerin zuhur ettiği inancında  insan fıtratını esas alıyor ve eğitimin ilkelerini o fıtratın niteliği üzerine kuruyor.
Fıtratî nitelikler iman ve ahlak ile zenginleştirildikten sonra hayatta takip edilecek yolda nasıl hareket edileceği nazari olarak öğretiliyor.
Eğitim ve öğretim peygamberden başlatılırken,”tebliğ” görevi cemaatin liderince  üstlenilmiştir. 
Cemaat lideri çocuklara kendi algısındaki Allah’ın birliğine inanmalarını yalnız Allah’a ibadet ederek tüm yaşamda Allah’ın hükmünden  başka hüküm tanımamalarını bildiriyor.
Sonuçta kardeşlik fikri,dayanışma hissi ve fütüvvet ilkesiyle dini eğilimler üzerinden giderek sivil toplum kuruluşları,dini ve mesleki birlikler,esnaflar,üreticiler,ticaret erbabı,sanayiciler ve sermaye sahipleriyle birlikte üretilen ekonomi-politik değerler üleşiliyor…

*
Bir yanda cemaat gelecekteki taraftarlarını yetiştirirken,öte yanda kardeşlik fikri,dayanışma hissi ve fütüvvet ilkesiyle sorgulayan, hakkını arayan,yiğit ve ezilenin yanında olan birey değil piyasaların ucuz ara eleman ihtiyacını karşılayacak ya da zekat,hayır,hasenat ve sadakaya razı uysal bireyleri -elbette,toplumunu oluşturmak hedefleniyor.
AKP iktidarının Dünya Bankasının işaret ettiği neoliberal ideoloji doğrultusunda,eğitimde mali kaynak sorununu çocuklar üzerinden kısmen de olsa çözdüğü anlaşılıyor!

*
Yaşanılan şu süreçte herkesin bilgi ve iletişimde hızlı değişimlere ayak uydurabilmesi için öncelikle temel eğitimde ve becerilerde güçlü olmasını gerekiyor.
O nedenle Atatürk’ün hedef ve ilkeleri doğrultusunda,çağdaş uygarlık düzeyini yakalama ve aşma anlayışında,insan hakları,düşünce, inanç ve girişim özgürlüklerinin,laik hukuk devletinin, katılımcı demokrasi,liberal ekonominin benimsendiği bir toplumsal düzenin oluşmasına katkı  koyma iddiasında TÜSİAD; 
Kanun teklifiyle mesleki yönlendirmenin çok erken yaşlara çekilmesiyle temel eğitimin yetersizliğine ve çeşitli iş gücü piyasalarına uyum sağlamanın imkansızlığına  işaret ediyor.
 
*
Doğrudur! Fakat TÜSİAD’ın önce üstün bir baskı grubu olduğu yıllardan bugüne,Cumhuriyetin Kemalist ideolojisine karşı etkilerini çözümde değil çözümsüzlükte ortaya çıkaran yüzüyle lâikliğe karşı İslamcılığın ya da Türkçülüğe karşı Kürtçülüğün nasıl boy attığında varsa kusurlarını anlaması gerekiyor.
O kusurlar ki -o nedenle, TÜSİAD eğitimle ilgili şu çok doğru çıkışında dahi hiç rağbet görmüyor!
 
*
İşte Başbakan Erdoğan ikinci kez TÜSİAD’a,”Kör ideolojiyle zihinleri bulandırıyorlar.Biz seçkinlerin,elitlerin,patronların hükümeti değiliz” diyor.
Ilımlı İslamın eğitim tornasından fütüvvet ilkesiyle yetişen uysallar büyük İslam Ümmeti hedefi istikametinde beher bireye düşen 3 çocuk için harıl-harıl çalışmaktayken-o esnada,Başbakan devamla,”Millet iradesi her kararın üzerindedir. Bunu herkes artık hazmetmek zorundadır” diyor!
Türkiye’nin çocukları yarının bilinmezliğine donanımsız olarak sürüklenirken -şimdi,TÜSİAD’a “akıl verme,para ver”anlamında eğitim-öğretim için küresel neoliberal ideolojinin gösterdiği hedef doğrultusunda kaynak yaratmak düşüyor…

*
Kabak çocukların başında patlamıştır.
Liberal kesim ve İslami kesim elitleri çocuklarının yarınları uğruna diğer çocuklar diyet ödüyor… 
Yaşasın yeniTürkiye neoliberalizmi!
 
2.3.2012
Mustafa Kemal Atatürk

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir