Türk Kültürel Miras Başkenti Eskişehir ve Hocalı Soykırımı

20 Nisan 2009 tarihinde bu köşede yayınlanan yazımda, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 6 Eylül 2008 tarihinde futbol maçı izlemek için Erivan'a yaptığı ziyaretin ardından bir yorumda bulunmuştum. Yorumumda; Türkiye-Ermenistan arasında başlayan yakınlaşma sürecinde atılan olumlu adımlar eğer karşılıklı olursa, bundan tüm tarafların yarar sağlayacağını açıklamış, bu süreçte önem verilmesi gereken noktalara dikkati çekmiştim: - karluk20 Nisan 2009 tarihinde bu köşede yayınlanan yazımda, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 6 Eylül 2008 tarihinde futbol maçı izlemek için Erivan’a yaptığı ziyaretin ardından bir yorumda bulunmuştum. Yorumumda; Türkiye-Ermenistan arasında başlayan yakınlaşma sürecinde atılan olumlu adımlar eğer karşılıklı olursa, bundan tüm tarafların yarar sağlayacağını açıklamış, bu süreçte önem verilmesi gereken noktalara dikkati çekmiştim:

  • Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Sovyetinin 23 Ağustos 1990 tarihli Bağımsızlık Bildirisinin 12nci maddesinde Ermenistan Cumhuriyeti, 1915 Osmanlı Türkiyesi ve Batı Ermenistanda gerçekleştirilen soykırımın uluslararası alanda kabulünün sağlanması yönündeki çabaları destekleyecektirdenilmektedir.

  • Ermenistan Parlamentosu, 23 Eylül 1991 tarihinde aldığı bağımsızlık kararındaErmenistan Bağımsızlık Bildirisine sadık kalacağınıaçıklamış ve taahhüt etmiştir.

  • 1995 yılında kabul edilen Ermeni AnayasasındaErmenistanın Bağımsızlık Bildirisinde ki ulusal hedeflere bağlı kalacağıbir anayasa hükmü olmuştur. Soykırım yalanının uluslararası alanda tanınmasının Ermenistan’ın dış politika hedefi olduğu belirtilmiştir.

  • Erivan´da yapılan Gelişen Ermenistan Partisi’nin 4’ncü Kurultayına katılan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan, Bağımsızlık Karabağ halkının seçimidir. Uluslararası hukuk dahi bu konuda farklı yaklaşım ortaya koyamaz” demiştir.
  • Ermenistan’daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye’nin 12 ili yer almıştır.
  • Ermenistan Milli Marşı’nda ”topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün, öldürün” yazılıdır.
  • Karabağ’da katliam yapan Ermeni kuvvetlere komutanlık yapan bugünkü Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’dır. (yukarıdaki fotoğraf)
  • Sarkisyan İngiliz yazar Thomas De Waal’a, “Hocalı’dan önce Azeriler bizim şaka yaptığımızı sanıyordu, Ermenilerin sivil topluma karşı el kaldırmayacaklarını sanıyorlardı. Biz bunu- stereotipi- (zeka geriliği) kırmayı başardık” demiştir.

O tarihten bu yana geçen sürede Ermenistan ile olan ilişkiler gelişmemiş aksine geriye gitmiştir. Üstelik Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Ermenistan ziyaretinin ardından Fransa ile ilişkiler nerdeyse kopma noktasına gelmiştir. Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlayan Sarkozy, Azerbaycan Cumhuriyeti‘nın Dağlık Karabağ Bölgesi’nde bulunan Hocalı’da Ermenilerin yaptığı soykırımı görmezden gelmiştir.

26 Şubat 1992 tarihinde güçlü silahlarla donatılmış Ermenistan silahlı kuvvetleri ile Hankendi’nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki 366′nci Rus Motorize Alayı’nın koruması altındaki Ermeni çeteleri Hocalı’ya saldırarak tarihin en vahşi katliamlarından birini yapmış, çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden birçok Azeri’yi vahşice katletmiştir.

Hocalı’da Ermeni çeteleri insanların kafa derilerini yüzmüş, sağ olarak ele geçirdiklerini işkenceye tabi tutmuş, testereler ile insanların kol ve bacaklarını kesmiş, genç kızların kafa derilerini yüzmüş, babanın gözü önünde evladını, evladın gözü önünde babayı kurşuna dizmiş, kesik kafaları sepetlere doldurmuş, 56 hamile kadının karnını yarmışlardır.

Günümüzde Ermeni soykırımı olarak tüm dünyayı arkasına çekmek isteyenler önce bunun hesabını vermelidirler.

Hocalı katliamda babası ve 22 aile ferdini kaybeden 20 yaşındaki Zarife Guliyeva, Hocalı katliamının 20’nci yıldönümü sebebiyle Nicolas Sarkozy ve Serj Sarkisyan‘a birer mektup göndermiştir. Sarkozy’ye yazdığı mektupta, ”Siz söyleyin, eğer bu soykırım değilse, sormak lazım soykırım nedir?” sorusunu yönelten Guliyeva, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddinin suç sayılmasının öngören yasanın tasarısın Fransa Senatosu tarafından kabul edilmesinden sonra Azerbaycan halkının Sarkozy’nin taraflı olduğunu düşündüğünü açıklamıştır.

Guliyeva, Serj Sarkisyan’a gönderdiği mektupta ise Azerbaycan’ın işgal altında bulunan Hocalı kasabasında Ermeni askerler tarafından yapılan soykırım sebebiyle Sarkisyan’ın yapacağı itiraf durumunda, Azerbaycan-Ermenistan ilişkisi ve Yukarı Karabağ sorunun çözümünde yeni bir sayfanın açılabileceğini belirtmiştir.

Ermeni güçleri 1992 yılının 25 Şubatı 26 Şubat’ta bağlayan gece Hocalı kasabasında 83 çocuk, 106 kadın ve 70’den fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 Azeri Türkünü öldürülmüş, 487 kişi bu saldırıda ağır yaralanmış, 1275 kişi rehin alınmış, 150 kişi kaybolmuştur. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, başlarının kesildiği görülmüştür.

Eski ASALA eylemcilerinden Monte Melkonian, Hocalı’ya yakın bölgede Ermeni askeri birliklere komutanlık yapmış ve katliamdan bir gün sonra Hocalı çevresinde gördüklerini günlüğünde anlatmıştır. Melkonian’ın olümünden sonra Markar Melkonian kardeşinin günlüğünü Benim Kadeşimin Yolu (My Brother’s Road: An American’s Fateful Journey to Armenia, I.B.Tauris,2005) isimli kitapta Hocalı katliamı için şunları yazmıştır: “Hocalı stratejik bir amaç olmasından başka aynı zamanda bir öç alma eylemiydi.”

Büyük Ermenistan idealistlerinden ve İnterpol tarafından ( 1994 Bakü metro bombalaması suçu) tüm dünyada aranan Zori Balayan (sağ alttaki fotoğraf) 1995 yılında yayınlanan Ruhumuzun Canlanması (Heaven and Hell, Los Angeles 1997, Yerevan 1995) kitabında (s. 260-262) Hocalı’da soykırımın yapıldığını itiraf etmiştir:

Arkadaşımız Haçatur’la ele geçirdiğimiz eve girerken askerlerimiz 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Türk çocuğunun bağırışları çok duyulmasın diye, Haçatur çocuğun annesinin kesilmiş memesini çocuğun ağzına soktu. Daha sonra 13 yaşındaki Türk’e onların atalarının bizim çocuklara yaptıklarını yaptım. Başından ve karnından derisini soydum. Saate baktım, Türk çocuğu yedi dakika sonra kan kaybından öldü. İlk mesleğim hekimlik olduğu için hümanist idim, bunun için de Türk çocuğuna yaptığım bu işkencelerden dolayı kendimi rahatsız hissetmedim. Ama ruhum halkımın yüzde birinin bile intikamını aldığım için sevinçten gururlanırdı. Haçatur daha sonra ölmüş Türk çocuğunun cesedini parça parça doğradı ve bu Türk’le aynı kökten olan köpeklere attı. Akşam aynı şeyi üç Türk çocuğuna daha yaptık. Ben bir Ermeni vatansever olarak görevimi yerine getirdim. Haçatur da çok terlemişti, ama ben onun gözlerinde ve diğer askerlerimizin gözlerinde intikam ve güçlü hümanizmin mücadelesini gördüm. Ertesi gün biz kiliseye giderek 1915’te ölenlerimiz ve ruhumuzun dün gördüğü kirden temizlenmesi için dua ettik. Ancak biz Hocalı’yı ve vatanımızın bir parçasını işgal eden 30 bin kişilik pislikten temizlemeyi başardık.”

Azerbaycan Parlamentosu 1994 yılında Hocalı’da yaşanan katliamı soykırım olarak kabul etmiştir. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi‘nin 30 üyesi (12 Türkiye, 8 Azerbaycan, 3 Birleşik Krallık, 2 Arnavutluk, 1 Bulgaristan, 1 Lüksemburg, 1 Yugoslavya Federal Cumhuriyeti, 1 Makedonya Cumhuriyeti, 1 Norveç, 1 Polonya) tarafından imzalanan, “Ermeniler tüm Hocalıları öldürdüler ve tüm şehri harap ettiler ifadesinin yer aldığı ve 19’ncu yüzyılın başlarından bu yana Ermeniler tarafından Azerilere karşı işlenen katliamları soykırım olarak tanımaya adım atılması gerektiğini belirten 324 Nolu bildiri yayınlamıştır.

2009Şubat ayında Kaliforniya Eyalet Alt Senatosu‘nun üyesi Felipe Fuentes, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev‘e yazdığı mektupda Hocalı olaylarını Azeri katliamı şeklinde nitelendirerek, kurbanların ailelerine başsağlığını sunmuştur. Meksika Senatosu 2011 yılında ve İslam Konferansı Örgütü Parlamentolar Birliği Hocalı katliamını soykırım olarak tanımıştır. Pakistan Senatosu Dış İlişkiler Komitesi 1 Şubat 2012 tarihinde Ermenilerin Azerbaycan Türklerine uyguladığı soykırımı kabul eden ve kınayan kararı kabul etmiştir.

Hocalı soykırımından sonra Azerbaycan’da ve diğer ülkelerde Hocalı soykırım anıtları dikilmeye başlanmıştır. Bu anıtların ilki Hollanda‘nın başkenti Lahey’de (Den Haag) inşa edilmiştir. 2008 yılında Budapeşte‘de Hocalı soykırım anıtı yapılmıştır.

Türkiye‘de ilk Hocalı soykırımı anıtı Ankara‘nın Keçiören Belediyesi tarafından 2005 yılında dikilmiş, daha sonra diğer kentlerde de soykırım anıtları yapılmıştır.

Şimdi sıra Eskişehir’dedir.

Eskişehir’de Kırım Türklerinin Kırım’dan sürgün edilişini anmak için Dr. Tacettin Sarıoğlu’nun Tepebaşı Belediye Başkanlığı döneminde 2007 yılında kendisinin temelini attığı Tunalı Parkı’nda bazı heykellerde olduğu gibi “polyester” malzeme kullanılmadan Kırım Sürgün Anıtı yapılmıştır.

Bir Kırım Türkü, Kırım Gelişim Vakfı kurucu üyesi ve Eskişehir Kırım Derneği’nin eski başkanı olarak bu anıtın açılmasına katkıda bulunanları kutluyorum.

Büyükşehir Belediyesi önündeki parka “mermer” ya da “tunç”tan Hocalı Soykırım Anıtı neden yapılmasın?

Bu görüşümü Cumartesi günü Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Anadolu Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği İşbirliği Çalıştay’ında Bakanlık Müsteşarı Özgür Özaslan’a da ilettim. Sayın Müsteşar olaya sıcak yaklaştı ve Bakanlık olarak bu girişime katkıda bulunabileceklerini söyledi.

Eskişehir heykeller kenti unvanına sahip olduğuna ve de gelecek yıl Türk Kültürel Miras Başkenti olacağına göre Eskişehir’e Hocalı Soykırım Anıtı yapmak yakışır.

Bilindiği gibi Eskişehir, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Hükümetlerarası Komitesi Endonezya’nın Bali adasında 22-29 Kasım 2011 tarihlerinde yapmış olduğu 6’ncı Olağan Toplantısı’nda, gündemin 21’nci maddesinde görüşülen kutlama programında Türkiye’nin önerisiyle Eskişehir 2013 yılında Somut Olmayan Kültürel Miras Başkenti olarak kabul edilmiştir.

Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Nabi Avcı tarafından geliştirilen ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından desteklenen Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti projesi kapsamında hazırlıklara başlanılmıştır. Bu kapsamda Eskişehir’de tıpkı “Kırım Sürgün Anıtı” gibi “Hocalı Soykırım Anıtı” olmasının tüm Türk dünyasına bir mesaj olacağını düşünmekteyim.

Ben, 1990-1992 yılları arasında Türk Cumhuriyetlerinden sorumlu olarak Başbakanlık Başmüşavirliği’nde görev yaparken tüm Türk Cumhuriyetlerinin başkentlerine gittiğimde hep komünist liderlerin abartılı heykel anıtları ile karşılaştım. Ama şimdi durum değişti.

Orta Asya’daki Cumhuriyetler de Hocalı soykırımına duyarsız kalmamalı, bir şekilde tepki göstermeli ve Hocalı soykırımını gelecek nesillerin hatırlaması için birer anıt dikmelidirler.

Eskişehir gelecek yıl Türk Dünyası Kültür başkenti olacağına göre, bu konuda üzerine düşen görevi öncelikle yerine getirmelidir.

***

Sevgili Okurlar,

adresine girerek dünya liderlerine Hocalı Soykırımı ile ilgili olarak yazılmış dilekçeyi kabul ederek oy veriniz. Ben Cumartesi günü oy verdiğimde 142734 kişi liderlere mektup göndermişti.Oylama sonucunda bana gönderilen cevapta katılımım ve duyarlılığım için teşekkür edilmektedir: “Dear Friend, We appreciate your sending appeal to World Leaders to recognize the Khojaly massacre as a crime against humanity. We consider it as your valuable contribution to the campaign to enable not only bringing justice to one of the worst genocidal killings of XX century but also by raising global awareness to prevent ethnic cleansings and genocides around the globe. We will keep you informed on the results of Petition action. Sincerely, JFK campaign team”

Marmara Grubu Vakfı, Hocalı soykırımının 20’nci yılında Ermenistan’ı Hocalı’da yaptığı soykırımdan ötürü kınamıştır. Dün İstanbul’da Vakfın da desteklediği Türkiye’de bulunan Azerbaycan Türkleri ile yurdun birçok yerinden gelen vatandaş ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla “Ermeni iddialarına sessiz kalma” mitingi düzenlenerek Türk kamuoyunun soykırıma dikkati çekilmiştir. Etkinliğe katılan tüm duyarlı sivil toplum kuruluşlarını kutluyorum.


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir