BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’ın geçen hafta sonunda KKTC’de oynadığı oyunun altından “Hakemlik” çıktı.
Zaten belliydi bu davranışın altında bir çapanoğlu olduğu.
Rumların uzlaşmaz tutumu nedeni ile müzakerelerin artık çözüm yolundan çıktığı kesin.
Taraflar bunu artık yüksek sesle söylemekten de çekinmiyor.
Avrupa Birliğinde de Kıbrıs Rum tarafının 1 Temmuz -31 Aralık 2012 tarihleri arasında AB Dönem Başkanlığını yapacak olmasının huzursuzluğu da yüksek sesle dile getirilmeye başlandı.
Brüksel ve Strazburg’taki Avrupalı yetkililer, kendi aralarında yaptıkları gayri resmi görüşmelerde, Güney Kıbrıs’ın ilk kez bu kadar önemli bir rolü üstlenmesine bağlı olarak duydukları sıkıntıyı dile getiriyorlar. Müzakerelerin aksayacağından ve Türkiye-AB ilişkilerinin daha bozulacağından endişeleri var Avrupalıların.
Bu durumda BM’ye daha da fazla görev düşmekte.
Müzakereleri 1 Temmuzdan evvel mutlu bir sonla sonuçlandırabilmek için adeta gaza bastılar. Bir an evvel müzakereleri belli bir disipline sokmanın gayreti içine girdiler.
Rumlar “Hakemlik ve Takvim kabul etmeyiz” diyorlardı, BM güzel bir ayak oyunu ile takvimi Rumlara kabul ettirdi.
Üstelik şimdi elinde Rumları korkutan birde “Demoklesin Kılıcı” var. Müzakerelerde olumsuz davranır, çıkmaza sokmaya çalışırsan “Çok Taraflı Toplantı” çağrısı yaparım diyerek, Hristofyas’a ve Rum görüşme heyetine uykuyu haram ediyorlar.
Bu son gelişme ile şimdi BM “Hakemliği” de devreye sokmaya çalışıyor.
İyi niyetle sokmaya çalışıyor dedim, aslında açıkça şantaj yaparak zorla kabul ettirmeye çalışıyor.
BM kurmayları, mülkiyetle ilgili bir “Ortayol” çözüm planını masaya koyacağını işittirmeye başladı. Yanında hediyesi olarak bir de “Tehdit” var.
Çözüm planını hangi taraf reddederse, Mart sonunda Downer’in yayınlayacağı raporda, söz konusu tarafın adı “Çözüm İstemeyen Müzakere Ekibi” olarak yer alacak ve suçlanacak. Başarısızlık da onların sırtına yüklenecek.
Bu nedenle de BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer, çok taraflı konferans çağrılmasına ilişkin ön şartları zorla yaratmak için son bir gayretle Cenevre’de elde ettiği ve son aylarda nispeten sessiz ve derinden uyguladığı BM’nin yükseltilmiş rolünü, Mart ayında iyice ortaya koymaya ve tarafları zorlamayı hedefliyor.
BM’ye göre çözülmesi en zor mesele “Mülkiyet”.
Vatandaşlık, Dönüşümlü Başkanlık ve Çapraz Oy konuları, mülkiyetle kıyaslandığı vakit “Nasıl olsa bir şekilde çözeriz” sınıfına konmuş durumunda. Biraz Türklerden, biraz da Rumlardan alınacak tavizle bu konularda orta yolu bulur, yapılacak baskılarla da taraflara kabul ettiririz düşüncesi hakim BM kurmaylarında.
Sorun “Mülkiyet”te.
Mülkiyet çözülürse, Kıbrıs Sorunu da çözülür inancında tüm BM yetkilileri. Tabirle çaycısından Genel Sekretere kadar herkes bu düşüncede.
BM uzmanlarının planı, Kıbrıslı Rumların aklındaki “mülk sahipleri geri dönsün ve mallarına sahip çıksın” yaklaşımı ile Kıbrıslı Türklerin aklındaki “Rumlar geri dönmesin ama onlara tazminat ödensin” yaklaşımı arasında, AİHM’nin “Dimopulos davasındaki kararı”nı da baz alarak ortak bir yol bulmak ve taraflara da biraz iyilikle, biraz da tehditle kabul ettirmek.
Bunun için de, yaklaşık 5 yüz yıl evvel yaşamış Niccolo Machiavelli’nin ortaya koyduğu “Hedefe giden her yol mubahtır” kuralını uygulamaktan da hiç çekinmemeye kararlılar.
Prof. Dr. Ata ATUN
ata.atun@atun.com
29 Şubat 2012
Bir yanıt yazın