ABD’den aldıkları destekle Fethullah Gülen ve Recep Tayyip Erdoğan,Atatürk’ün kurduğu modern Türkiye Cumhuriyetini sonlandırmış ve yerine ileri demokrasi başlığında totaliter islamcı-liberal polis devletine dayalı İkinci Cumhuriyeti oluşturmuşlardır.
Şimdilerde İkinci Cumhuriyet’te AKP ile cemaatin birbirine geçmiş koordinasyon, sorumluluk,denetim ilişkilerinin ayrışması ya da devletin derin yapılanmasında cemaatin görünmezliğe kavuşturulması, o derin’in gösterdiği istikamette devletin görünür yüzünde yeni siyasal yapılanmanın, yargının,tüm kurum ve kuruluşlarla birlikte sivil toplumun yol alması süreci yürüyor.
*
İkinci Cumhuriyetin yeniCHP’si 16.Olağanüstü Kurultayının ilki,Ankara’da,”Büyük Demokrasi Şöleni”başlığı ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun,”CHP’de bir devrim yapıyoruz,demokratikleşme devrimi” söylemiyle yapılmıştır.
YeniCHP;CHP’nin kurumsal kimliğini oluşturan,”Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılık ile evrensel sosyal demokrasi ilkelerine bağlılık dengesi”nde Atatürk ideolojisi,kadroları ve uygulamalarını giderek tasfiye edilmesinden oluşuyor.
O nedenle CHP’nin Atatürkçü Düşünce Sisteminden yükselen il ve ilçe örgütleri çevresinde ilişkilerinde yazısız kurallar ve geleneklerde yapısallaşmış ve kurumlaşmış,davranış birliği içinde,katılımcı,özgür milyonlarca kadın,erkek ve her yaşta seçmen kitlesinde büyük kırıklıklar yaşanıyor.
Bu tepkiden “Yeniden CHP Hareketi” adıyla birleşen muhalif partililerin talep ettiği tüzük kurultayı da,ikinci kurultay olarak şu sıralarda toplanıyor.
*
Muhalif partililer üç konuda tüzük değişikliği talebindedir.
İlki,Atatürkçü teorinin,kadroların ve uygulamaların tasfiyesinin önüne geçmek üzere tüzüğe,yerel seçimlerde de ön seçim yönteminin konulmasıdır.
İkincisi,parti içi muhalefetin zenginleştirici bir unsur olarak kabul edilmesi ve Genel Başkan’ın çevresinde daha önce partinin adresini bilmeyen,partiye oy dahi vermeyenlerin oluşturduğu oligarşik yapının bir nebze hizalanmasını teminen Parti Meclisi üye sayısının 80’den 60’a indirilmesi,
Üçüncüsü,yerel seçimlere gidilen yolda partinin daha fazla zarar görmeden yürüyebilmesini teminen Atatürkçü ve Sosyal Demokrat kimliği bir dengede tutabilir bu değişikliklerin,1 Mart 2012’den itibaren yürürlüğe girmesidir-rağmen, talepler Genel Başkan Kılıçdaroğlu tarafından reddediliyor.
*
Kılıçdaroğlu,”Mustafa Kemal’den Denizlere,Denizlerden bizlere”yazılı pankartın altında ne söylemek istediği,ne hedeflediği belirsiz kargaşada bir hoş devrimcidir.
“Şimdi özgürlüğün ve demokrasinin devrimini yapmak zorundayız.Bunun için ilk iş kendi tüzüğümüzden başlayacağız.Tüzüğümüzü demokratik ve özgürlükçü yapacağız” dedikten sonra ekliyor,”Tüzük dediler,işte tüzük.Seçim diyorsanız onu da yapacağız”diyor.
Konuşmasının ana fikrini-işte,CHP’nin Türk halkının var olma iradesinin,bağımsızlığının,özgürlüğünün adı olduğu,emperyalistlerin analarından emdiği sütü burunlarından getiren parti olduğu,herşeyi yaptığı,fabrika,demiryolları,denizaltı,uçak yaptığı ve bunları Recep Tayyip Erdoğan’ın bilmediği savı oluşturuyor.
Konuşma hiçbir yönüyle,”YeniCHP, Atatürk Devrimini inkâr eden sosyal demokrasinin karşı devrimci ve popülist diliyle demokratlaşıyor”ithamını karşılamıyor…
*
Çünkü Kılıçdaroğlu,Türkiye’de anayasa değişiklikleri ile oluşturulan hakimiyetle Atatürk ilke ve devrimlerini hiçe sayan islami-liberal temeli,o temelin maddi çıkarları ulus çıkarı sayan ve uğrunda her yönde esneyen sözde demokrasi söylemi ve uygulamalarının biricik önleyicisi Atatürk ilke ve devrimlerini referans almıyor!
Bu varlığıyla YeniCHP,YeniTürkiye’nin ileri demokrasisinde devletinin görünen siyasal yüzünü oluşturan ve diğer siyasal oluşum AKP ile birlikte -bir o,bir bu,iktidar ve muhalefet partileri oyunu kurgusundaki roldedir-üstelik, Arap İslam Coğrafyasına da modeldirler.
*
Güçlü bir iradenin etkisinde ve bu tablonun gereğinde Kemal Kılıçdaroğlu,”CHP’nin delegeleri,iddia ediyoruz gelmiş geçmiş en demokratik tüzüğü biraz sonra huzurlarınıza getirecekler”ifadesiyle bir kez daha Atatürk ilke ve devrimleri ve uygulayıcılarını dışlıyor.
Eski Genel Sekreter Önder Sav’ın,”Baykal’ı, beni, geride kalmış CHP’nin statükocu insanları gibi resmetmeye çalıştılar.Bir günde CHP’li olan Bülent Kuşoğlu, Sinan Aygün, Turhan Tayan,Aydın Ayaydın gibiler devrimci olacak, ben statükocu olacağım, öyle mi? CHP tarihinin yaşanmaması gereken bir kesitini izledim. Biz ev sahibiyiz onlar misafir.Sel gider kum kalır.Kimin sel kimin kum olacağını göreceğiz. Yazıklar olsun”söylemi,
Ya da muhaliflerin, yapılan birinci kurultayı yeterli sayıda delegenin olmadığı iddiasıyla yok hükmünde saymaları hiç bir anlam ifade etmiyor!
*
O esnada dünyanın çok kutuplu hale gelmekte olduğu inancında Çin,toplumunun orta halli refah düzeyinin ilerletilmesini sosyalizme özgü modernizasyonla sağlamanın hedefinde,
Rusya hidrokarbon enerjileri ve dağıtımındaki rekabetçiliği ile Ortadoğu,Kafkasya ve Orta Asya’da nufuzunu artırabildiği halde yeniden süper devlet olacağı iddiasında,
ABD barışcıl ve istikrarlı bir dünya için farklı coğrafyaların sorunlarının sadece askeri değil yeniden yapılanma,yetki devri gibi yöntemlerle çözüleceğinden yana-şimdilerde, nükleer milliyetçi İran’ın karşısında ve islamcı-liberal çizgide yeni Türkiye’nin bölgesinde koz paylaşmaktadırlar.
*
Kılıçdaroğlu konuşmasında,”CHP’nin emperyalistlerin analarından emdiği sütü burunlarından getiren parti olduğunu”söylemesine rağmen-bugün,yeniCHP’nin emperyalizmin hempası olduğunu görmek,
Ya da Kılıçdaroğlu’nun partiyi dönüştürürken,Atatürk’ün,”Baylar ve ey millet!İyi biliniz ki,Türkiye Cumhuriyeti şeyhler,dervişler,müritler,mensuplar memleketi olamaz.En doğru ve en hakiki tarikat medeniyet tarikatıdır”ifadesini gök kubbede bir hoş seda olduğu zann’ında olması,kozların paylaşıldığı ve yeni bir dünyanın oluşturulduğu şu sırada milli benliğin unutulması anlamına geliyor.
Muhaliflerin yok hükmünde olduğunu iddia ettikleri birinci kurultay ikinci Cumhuriyetin hiç bir yargı kurumunda reddedilmeyecektir ve Kılıçdaroğlu yeniCHP’sinin tüzük kurultaylarıyla kazanmış olduğunu farzede-dursun;
Atatürk,”Bilelim ki,milli benliğini bilmeyen milletler,başka milletlere yem olurlar”ifadesiyle İkinci Cumhuriyetin dahi asla iflah olmayacağını bildiriyor…
27.2.2012
Bir yanıt yazın