G-20 dışişleri bakanları Meksika,Los Cabos’ta küresel ve bölgesel dengesizliklerin aşılması,uluslararası döviz-finans sisteminin değiştirilmesi konularını da görüşmek üzere
toplantıdadır.
Başbakan Erdoğan partisinin İstanbul İl Gençlik Kolları Kongresine,”9 yıl boyunca reformlarla uyguladığımız kararlı politikalarla gerçekleştirdiğimiz sessiz devrim niteliğinde değişim ve dönüşümle,kurumların uyum ve koordinasyonunu en güçlü şekilde temin ettik.Sınırları aşan her türlü girişim,yetki gasbıdır ve gayrimeşrudur.Hiç bir zaman seçilmişleri atanmışlara kul etmeyiz”mesajı geçiyor.
YeniCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,parti genel merkezine astırdığı”Büyük Demokrasi Şöleni”pankartının yöneliminde gittiği kurultaylardan İkinci Cumhuriyetin muhalefet partisi olarak çıkmaya hazırlanmaktadır.
Halkların Demokratik Kongresinin Ortadoğu Forumunda BDP Genel Başkanı Gültan Kışanak,”Kürtler,Ortadoğu’daki toplumsal muhalefet odakları arasında örgütlü bir güç olarak yer alıyor”diyor.
*
Toplumunun orta halli refah düzeyinin ilerletilmesini sosyalizme özgü modernizasyonla sağlama kararlılığında Çin, boru hatları üzerinde rekabetiyle nufuz bölgelerinde güçlendiği taktirde yeniden süper güç olmak hedefinde Rusya,ekonomisinin ihracat odaklı yapısından dolayı dünya ekonomisiyle iç içe ve açık pazarları hedefleyen Almanya dünyanın çok kutuplu hale gelmekte olduğu düşüncesindedirler.
ABD emperyalizmi ise küresel olaylarda nerede ve ne zaman ve nasıl olursa olsun düşmana karşılık vermek yeteneğiyle barışcıl ve istikrarlı bir dünyanın farklı coğrafyalarının sorunlarını sadece askeri değil yetki devri,yeniden yapılanma gibi yöntemlerle çözebileceğinden yanadır.
*
Ulusal idealleri,refah düzeylerini geliştirmeleri Hazar Havzası,Kuzey Afrika,Ortadoğu hidrokarbon kaynaklarında etkin olabilmelerinden geçiyor.
Etkinliğin sağlanması ABD’nin,Hazar ülkelerinin Rusya’dan geçen hatlara bağımlılıklarının kaldırılması,alternatif ihraç yollarının bulunması,mevcut rejimiyle İran’ın Hazar enerjisinde rol almamasını öngören “Hazar Havzasının Enerji Kalkınması Projesi”ne,
Ve gerek Kuzey Afrika’nın gerekse Körfez ve İran petrollerinde etkin olmayı öngören”Büyük Ortadoğu Projesi”yle beraber ya da karşısında olunmanın ardından muzaffer olmaktan geçiyor.
*
Muazzam rekabetle bir süredir gündeme gelen barış ve istikrarla çok kutuplu dünya öngörüsü, G-20 dışişleri bakanlarının Meksika,Los Cabos’ta ki toplantısında görüşüle-dursun,
ABD’nin projeleri doğrultusunda ivmelediği,ülkelerinden cihad tehditkârı fakat yasaklı dinci örgütler kardeşlik fikri,dayanışma hissi ve fütüvvet ilkesiyle Tunus,Libya,Mısır,Yemen,
Bahreyn,Irak,Suriye’de sonuçta toplumsal yapıda etnik ve mezhepsel ayrıştırma sağlamış ve ülkelerinin birlik olmak iradesini zayıflatırken her biçimde rekabetçiliğini de yok etmiştir.
*
Bu yolla ABD,rejimlerine el konulan Afrika’nın en büyük petrol rezervlerinin sahibi Libya’da ve en büyük petrol rafineri sektörü,Nil Deltasında büyük petrol ve doğal gaz rezervi,Süveyş-Akdeniz Boru Hattı ve Süveyş Kanalıyla Mısır’da sorunsuz etkinlik sağlamış bulunuyor.
Diğerlerinin de toplumsal yapısı etnik ve mezhepsel ayrıştırılması sürer ve bütünüyle Arap- İslam ülkeleri istikrarsızlığa uğratılırken,İran’ın tecrit edilme siyasetine devam ediliyor.
*
O esnada İsrail ve Güney Kıbrıs Cumhuriyetinin birlikte bulduğu Doğu Akdeniz’in Dalit,Leviathan,Tamar basenlerinde hem Avrupa hem Afrika ve Asya’nın ihtiyaçlarını karşılayabilir devasa hidrokarbon rezervlerinin ekonomisi;ABD’ye projelerinde değişime dahi neden olabilir fırsatlar yaratıyor.
Projelerin odağında ve tecrit altında İran’ın çok sayıda yeni nesil santrifüjü devreye alıp zenginleştirilmiş uranyum üretimini hızlandıracağı ve şu dönemde bir askeri operasyona uğratılacağının konuşulduğu süreçte 5+1 grubunun İran’la yeniden müzakereleri başlatması kararı dikkat çekiyor.
Dünya ABD’nin eski projeleriyle mi ya da yeni projelerle mi yola devam edeceği sonucunu bekliyor…
*
Türkiye Cumhuriyeti ideolojik karakterini belirlediği ve buna göre siyasal ve toplumsal yapılanmasını şekillendirmeye giriştiği ilk yıllardan beri temel ideolojisi doğrultusunda siyasal ve toplumsal yapılanmasının engelini oluşturan ve etkilerini çözümde değil çözümsüzlükte ortaya çıkaran olumsuz yüzüyle Laisizm-İslam ve Türk-Kürt çatışmasıyla birliktedir.
Din her dönem kavganın köklü bir vesilesidir- ne ki bugün, ABD’den ilgili projeler hürmetine aldığı destekle AKP, din’i toplumsal davranış ve sosyal düzeni belirleyen bir sistematik olarak kurgulayıp bunu liberalizme monte eden görüşünü meclise de taşımayı başarmıştır.
Başbakan Erdoğan,Atatürkçü ideolojiden sıyırdığı milli iradenin bir fetişisti gibi,”9 yıl boyunca reformlarla uyguladığımız kararlı politikalarla gerçekleştirdiğimiz sessiz devrim niteliğinde değişim ve dönüşümle,kurumların uyum ve koordinasyonunu en güçlü şekilde temin ettik”diyor.
Dünyevileştirdiği milli irade üzerinde yargı,yürütme erklerini siyasallaştırmış,kuvvetler ayrılığı ilkesini hiçlemiş olmanın verdiği faşizan rahatlıkla,”Sınırları aşan her türlü girişim,yetki gasbıdır ve gayrimeşrudur.Hiç bir zaman seçilmişleri atanmışlara kul etmeyiz”tehditinde bulunabiliyor.
Modern Türkiye Cumhuriyeti hiç şüphesiz sonlandırılmış bulunuyor.
*
Öte yanda Modern Türkiye Cumhuriyetinin sonlandırılmasında aydınlatılmayan bir komplonun ürünü Kemal Kılıçdaroğlu ve yeni CHP’si, Atatürkçü Düşünce Sisteminden yükselen il ve ilçe örgütleri çevresinde,ilişkilerinde yazısız kurallar ve geleneklerde yapısallaşmış ve kurumlaşmış,davranış birliği içinde,katılımcı,özgür parti teşkilatını ardarda tasfiye etmekte ve tüzük kurultayı sonrasında İkinci Cumhuriyetin muhalefet partisi olmaya hazırlanmaktadır.
YeniCHP,AKP iktidarının uydusu olarak Atatürkçülük ve Atatürkçüleri ötekileştiriyor…
*
Bir yanda da Kürtler kapitalist modernite tarafından yok edilmemek için yerleşik konuma oturtmak istedikleri kimliklerine özgürlük talebiyle
Demokratik Özerk Kürdistan konseptinde Kürt toplumunun ekonomi,siyasal,hukukî,öz savunma,sosyo-ekonomi,ekoloji ve diplomasi örgütlülüğü talebindedir.
Bu talep AKP iktidarının Kürt tasfiyesini gerçekleştirmeden iktidarının tamamlanmayacağı düşüncesiyle çatışıyor ve Kürtler de ötekileşiyor…
O nedenle BDP Genel Başkanı Gültan Kışanak,”Kürtler,Ortadoğu’daki toplumsal muhalefet odakları arasında örgütlü bir güç olarak yer alıyor”diyor…
*
Dünya ABD’nin hangi projesi ardından giderse gitsin-bugün;Tunus,Libya,Mısır,Yemen,Bahreyn,Filistin,Suriye’de “din”i toplumsal davranış ve sosyal düzeni belirleyen bir sistematik olarak kurgulayan sığ görüşlü dini örgütler,ABD’nin ivmesiyle ülkelerini bir daha asla birlikte olunamaz ölçüde etnik ve mezhepsel ayrışmaya götürmüştür.
*
Aynı ölçüde Türkiye’de de Atatürkçü-Dinci,cemaatçi-Kürtçü hareket birbirine ötekileşmiş bulunuyor.
En hazini Atatürk’ün tüm mazlum ülkelere örnek verdiği çağdaşlaşmayı temel ilke olarak benimseyen siyaset,hukuk,ekonomi ve toplumla ilgili demokratik ve laik siyasi düzenin,serbest piyasa ekonomisinin, barış ilkesi temelinde güvenlik ve istikrar üreten bir ülke olmak inanç ve kararlılığı-yazık ki, Kemal Kılıçdaroğlu ve yeniCHP eliyle siyaset düzleminden çıkartılıyor.
*
Kuzey Afrika’dan sonra Ortadoğu’nun bütün ülkelerinde ve Türkiye’de de toplumsal olarak her biri diğerini dışlayan güçlü odaklar oluşmuş bulunuyor…
21.2.2012