Çok taraflı ilişkiye dayalı Rum politikası ve siyaseti yalpalamaya başladı.
Solcu AKEL’in ve AKEL’in ruhani lideri Rum Cumhurbaşkanı Hristofyas’ın Dış Siyaset kavramı ve uygulamaları ile bir “Helen Milliyetçisi” olan DIKO kökenli Rum Dış İşleri Bakanı Dr. Kozaku Erato Markullis’in dış siyasetteki uygulamaları çatışıyor.
Bu çatışma sarsıntıyı ve yalpalamayı da birlikte getirdi.
Rumların İsrail devleti ile başlattıkları “düşmanınım düşmanı benim dostumdur” ilkesi doğrultusundaki stratejik ilişkileri, son 60 yıldır Arap ülkeleri ile bağlantısızlar grubu içinde sürdürdükleri dostluğu tehlikeye atmak üzere.
Özellikle dün Kıbrıs’ı ziyaret eden İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Larnaka Havaalanı’nda Dışişleri Bakanı Erato Kozaku Markulli kendisini beklerken -bir oldubittiye getirerek- Baf’taki Andreas Papandreu Hava Üssü’ne inmek istemesi Arapları bayağı kızdırdı.
Zira İsrail Başbakanının askeri bir üsse inmek istemesi, Kıbrıs ve İsrail arasındaki, bugüne kadar sınırlı olan ilişkilerin petrolden ziyade askerî bir istikamete yöneldiğini işaret ediyor.
Kıbrıs Rum Yönetimi Arapları karşısına almamak için Bizans’tan beri sürdürdükleri ikiyüzlü politikayı devam ettirmek zorunda kalacak.
Zaten bunun zeminini de hazırladılar ve dün İsrail’e göstermelik bir siyasi protestoda bulundular.
AKEL dün, İsrail’de yürürlükte bulunan “idari tutukluluk yasasını” insanlık dışı ve yasadışı olarak niteleyerek İsrail cezaevlerinde tutuklu bulunan Filistinli siyasi tutukluların derhal salıverilmesi talebinde bulundu.
BM’ye, AB’ye ve diğer ülkelere de, derhal bu yönde inisiyatif alma çağrısında bulunan AKEL, Filistin’deki İsrail işgalinin ve işgalin oldubittilerinin ortadan kaldırılması, 3 Haziran 1967 sınırlarına sahip, başkenti Doğu Kudüs olacak Filistin devletinin tesisini gündeme getirecek gerçek barış çabaların başlaması çağrısını yaptı.
Aklınca AKEL, yayımladığı bu bildiri ile İsrail’in yıllardır savunduğu tezlerine karşı çıkıp Filistinlileri savunarak Arapların sempatisini kazanacak!
Arap ülkelerinin bu aldatmacayı yutacağını pek sanmıyorum.
Arap ülkeleri zaten Kıbrıslı Rumlara ve Hristofyas’a Suriye konusundaki tutumundan dolayı da kızgın.
Tam bir ikiyüzlü politika uyguluyor Rum Yönetimi Suriye konusunda.
Rusları kızdırmamak ve BM Güvenlik Konseyinde desteklerini kaybetmemek için AB’yi karşısına almayı tercih eden Rum Yönetimi AB’nin mevcut Suriye hükümetine silah gönderilmemesi kararına rağmen geçen ay silah ve cephane yüklü bir Rus gemisinin Suriye’deki Esed Yönetimine gitmesine izin verdi.
Şimdi Avrupa Parlamentosundaki Liberaller ve Yeşiller grupları, mühimmat yüklü Rus gemisinin, silah ambargosunun bulunduğu Suriye’ye ulaşması konusundaki icraatlarından dolayı Güney Kıbrıs hakkında araştırma açılması ve yaptırım uygulanması girişimi başlattı.
Buna ilaveten Rum tarafında yaşayan Suriyeli cemaati başkanı Ahmad Rahban, Hristofyas hükümetini, “büyük miktarda kredi aldığı Rusya ile ilişkilerini bozmamak için bu ülkenin her dediğini yapmak ve Suriye yönetimine destek vermekle” suçlayarak şikayetlerini tüm Arap liderlere iletti.
Ahmad Rahman yazılı şikayetinde, söz konusu geminin Suriye’ye vardıktan sonra Suriye ordusunun gemiden çıkardığı silahlarla Suriye halkına yönelik bombardıman yaptığını ve Esed Rejimi tarafından bir hafta içerisinde 600 sivilin öldürüldüğünü belirtti.
Rumların İsrail ve Suriye yanlısı politikaları, gerek Avrupa Birliği ile gerekse de Arap ülkeleri ile olan ilişkilerini uzun vadede zedeleyecek, Türkiye-AB ilişkilerinde elini zayıflatırken Kıbrıs Müzakerelerinde de kendilerini bayağı sıkıntıya sokacak.
KKTC Dışişleri Bakanlığı ile TC Dış İşleri Bakanlığı ve son yıllarda büyük atak gösteren Türk diplomasisi bu fırsatı çok iyi değerlendirebilecek güçte ve yapıda.
Tüm dost ülkelerle birlikte harekete geçmenin tam zamanı.
Prof. Dr. Ata ATUN
ata.atun@atun.com
17 Şubat 2012
Bir yanıt yazın