“Kim lan bu Bonomo?” diyenlere TRT’den yanıt geldi

Eurovision’da Türkiye’yi bu yıl Can Bonomo’nun temsil edeceği belli olduğundan beri adı en az onun kadar sık anılan biri daha var; İsmail Güngör diye vurguluyor MedyaKolik. Alıntılar: TRT Müzik Kanal Koordinatörü olan İsmail Güngör, Can Bonomo’nun seçilmesinin arkasındaki isim olarak biliniyor. Söz Can Bonomo’ya geldiğinde gözlerinin içi gülüyor: “Biz o pırıltıyı Can Bonomo’da gördük. İyi bir besteyle, iyi bir şov ile ülkemizi en iyi şekilde temsil edip iyi bir derece alacağına inanıyorum. Gelin, polemikleri bir kenara bırakıp ona destek olalım.” * Ülkeler arasındaki ilişkiler demişken Can Bonomo’nun İsrail’le ilişkileri olumlu etkilemesi için seçildiğine dair haberler çıktı… Polemik yaratmak için yapılan birtakım davranışlar bunlar. Doğru değil. EBU (European Broadcasting Union / Avrupa Yayıncılık Birliği) üyesi resmi bir kurum olan TRT bir sanatçı seçmiş. Hepimizin onun arkasında durması gerekirken dedikodularla ortalığı karıştırmak ne fayda sağlayacak?Can Bonomo’yu ilk ne zaman dinlediniz?Çok yeni. Eurovision için isim arama sürecinde gördüm.Teklifi ilettiğinizde ne tepki verdiler?Şoka girdiler. “O zaman sizi bir yarım saat yalnız bırakalım” dedik. Çıktık odadan, bir çay içip geldik. Ondan sonra görüşmemize devam ettik. Ağır ağır tırmanalım derken birden böyle önemli bir yarışmada Türkiye’yi temsil etmek üzere teklif almak onlar için şaşırtıcı oldu.Bonomo kararınıza gelen tepkiler sizi şaşırttı mı?Şaşırtmadı. Eskiden BBC’de kurs görürken bize hep “Programlarınıza parıltı, pırıltı serpiştirin” derlerdi. İşte biz o parıltı, pırıltıyı Can Bonomo’da gördüğümüz ve onu birçok açıdan inceleyip özümlediğimiz için tahmin edebiliyoruz ondan çıkacak olan müzik tarzını. O nedenle insanların ilk tepkisi bizim için o kadar da sıkıntılı değildi. Bir süre sonra alışacaklarını biliyorduk. Birçok köşe yazarımız da güzel yazılar yazdılar. Bu da onlara moral oldu.Moral bozacak şeyler de yazılıyor. Özellikle Yahudi olmasıyla ilgili çok tatsız şeyler söylendi…Önemli olan Can Bonomo’nun söylemidir. Ne diyor Can Bonomo? “500 yıldır bu ülkede yaşıyoruz. Bergama’ya yerleşmişiz. Annem Türk, babam Türk, ben Türküm. İki kuşaktır İzmir, Alsancak’ta yaşıyoruz. Bu ülkede doğup büyüyen bir Türk genci olarak ülkemi en iyi şekilde temsil edeceğim.” Gerisi bizi ilgilendirmiyor. Bu bir din yarışması değil. Yarışmanın kriterlerinde inançla ilgili madde yok.Beni etkileyen Can’ın müziğindeki tınılardı. Batıya dönük bir şey dinliyorsunuz ama içinde öyle bir tını var ki, kendi kültürünüzden bir şey, o sizi yakalıyor. Bonomo’nun da tabii bu kültürün içinde yetişmiş olmasının müziğine getirdiği güzel yansımalar var. Yorumunun kalıplara uymaması da var. Biraz gençliğin de getirdiği sunum biçimindeki protestlik, çılgınlık da diyebiliriz. “Ben böyleyim, tarzım da bu” şeklinde… Çok hoş geliyor bana.Can ve ekibi genç olmalarına rağmen çok akılcı bir politikayla yürütüyorlar süreci. Bütün ekip tek yumruk oldular. Hem iş arkadaşı hem de dostlar… Aranjörü Can Saban, Ertem Eğilmez’in torunu. Ece (Çelebioğlu) diye bir menajeri var. Canavar gibi bir kız. Adeta bir kalkan oldular onu bu işlerden uzak tutup bestesine yönelmesini sağladılar. Belki Roma savaş taktiği gibi bir şeydi belki de bu (gülüyor). - bonomo1Can Bonomo’nun müziği daha ilgi çekici olduğu için

Eurovision’da Türkiye’yi bu yıl Can Bonomo’nun temsil edeceği belli olduğundan beri adı en az onun kadar sık anılan biri daha var; İsmail Güngör diye vurguluyor MedyaKolik. Alıntılar: TRT Müzik Kanal Koordinatörü olan İsmail Güngör, Can Bonomo’nun seçilmesinin arkasındaki isim olarak biliniyor. Söz Can Bonomo’ya geldiğinde gözlerinin içi gülüyor: “Biz o pırıltıyı Can Bonomo’da gördük. İyi bir besteyle, iyi bir şov ile ülkemizi en iyi şekilde temsil edip iyi bir derece alacağına inanıyorum. Gelin, polemikleri bir kenara bırakıp ona destek olalım.”[…] * Ülkeler arasındaki ilişkiler demişken Can Bonomo’nun İsrail’le ilişkileri olumlu etkilemesi için seçildiğine dair haberler çıktı… Polemik yaratmak için yapılan birtakım davranışlar bunlar. Doğru değil. EBU (European Broadcasting Union / Avrupa Yayıncılık Birliği) üyesi resmi bir kurum olan TRT bir sanatçı seçmiş. Hepimizin onun arkasında durması gerekirken dedikodularla ortalığı karıştırmak ne fayda sağlayacak?
Can Bonomo’yu ilk ne zaman dinlediniz?
Çok yeni. Eurovision için isim arama sürecinde gördüm.
Teklifi ilettiğinizde ne tepki verdiler?
Şoka girdiler. “O zaman sizi bir yarım saat yalnız bırakalım” dedik. Çıktık odadan, bir çay içip geldik. Ondan sonra görüşmemize devam ettik. Ağır ağır tırmanalım derken birden böyle önemli bir yarışmada Türkiye’yi temsil etmek üzere teklif almak onlar için şaşırtıcı oldu.
Bonomo kararınıza gelen tepkiler sizi şaşırttı mı?
Şaşırtmadı. Eskiden BBC’de kurs görürken bize hep “Programlarınıza parıltı, pırıltı serpiştirin” derlerdi. İşte biz o parıltı, pırıltıyı Can Bonomo’da gördüğümüz ve onu birçok açıdan inceleyip özümlediğimiz için tahmin edebiliyoruz ondan çıkacak olan müzik tarzını. O nedenle insanların ilk tepkisi bizim için o kadar da sıkıntılı değildi. Bir süre sonra alışacaklarını biliyorduk. Birçok köşe yazarımız da güzel yazılar yazdılar. Bu da onlara moral oldu.
Moral bozacak şeyler de yazılıyor. Özellikle Yahudi olmasıyla ilgili çok tatsız şeyler söylendi…
Önemli olan Can Bonomo’nun söylemidir. Ne diyor Can Bonomo? “500 yıldır bu ülkede yaşıyoruz. Bergama’ya yerleşmişiz. Annem Türk, babam Türk, ben Türküm. İki kuşaktır İzmir, Alsancak’ta yaşıyoruz. Bu ülkede doğup büyüyen bir Türk genci olarak ülkemi en iyi şekilde temsil edeceğim.” Gerisi bizi ilgilendirmiyor. Bu bir din yarışması değil. Yarışmanın kriterlerinde inançla ilgili madde yok.[…]
Beni etkileyen Can’ın müziğindeki tınılardı. Batıya dönük bir şey dinliyorsunuz ama içinde öyle bir tını var ki, kendi kültürünüzden bir şey, o sizi yakalıyor. Bonomo’nun da tabii bu kültürün içinde yetişmiş olmasının müziğine getirdiği güzel yansımalar var. Yorumunun kalıplara uymaması da var. Biraz gençliğin de getirdiği sunum biçimindeki protestlik, çılgınlık da diyebiliriz. “Ben böyleyim, tarzım da bu” şeklinde… Çok hoş geliyor bana.
Can ve ekibi genç olmalarına rağmen çok akılcı bir politikayla yürütüyorlar süreci. Bütün ekip tek yumruk oldular. Hem iş arkadaşı hem de dostlar… Aranjörü Can Saban, Ertem Eğilmez’in torunu. Ece (Çelebioğlu) diye bir menajeri var. Canavar gibi bir kız. Adeta bir kalkan oldular onu bu işlerden uzak tutup bestesine yönelmesini sağladılar. Belki Roma savaş taktiği gibi bir şeydi belki de bu (gülüyor).


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir