İngiliz gazeteci Richard Peppiatt, istifa ettiği Daily Star’ın İslam aleyhtarlığı yaptığını söylüyor. Editörlerin Müslümanları karalamak için muhabirlere fabrikasyon haberler yaptırdığını anlatan Peppiatt, “Bizden araştırmacı gazetecilik yapmamız istenmezdi. Elimize verilen bilgileri kurgulamamız istenirdi.” diyor.
İngiltere’nin önde gelen tabloid gazetelerinden Daily Star’dan istifa eden gazeteci Richard Peppiatt, yaptığı çarpıcı açıklamalarla gündemde. Peppiatt, son olarak İngiliz basınında bir dönem editörlerin muhabirlere Müslümanları karalamak için fabrikasyon haberler yaptırdığını itiraf etti. Peppiatt, editörlerden ‘Müslümanlar ülke güvenliğini tehdit ediyor’ veya ‘Göçmenler ülkeyi ele geçiriyor’ şeklinde kurgulu haber siparişi aldıklarını anlattı. Richard Peppiatt, “Bizden genellikle araştırmacı gazetecilik yapmamız beklenmezdi. Bunun yerine elimize bazı bilgiler verilerek, daha önce belirlenmiş gündem çerçevesinde bu bilgileri kendilerinin istediği tarzda kurgulamamız istenirdi.” dedi.
Peppiatt, özellikle 11 Eylül New York ve 7 Temmuz Londra terör saldırılarından sonra başta tabloid gazetelerde olmak üzere, Müslümanların ‘kötü insanlar’ şeklinde gösterilmesine yönelik bir kampanyanın başladığına dikkat çekiyor. İngiliz gazeteci, Müslümanlara yönelik düzmece haberlerin Irak Savaşı öncesinde daha da yoğunlaştığını sözlerine ekliyor. “Bir olay olduğunda kesinlikle birileri günah keçisi seçilmek zorundadır.” diyen İngiliz gazeteci, geçtiğimiz yıllarda Müslümanların ‘düşman’ olarak tanımlanarak suçlamaların odağına yerleştirildiğini ve bunun üzüntü verici olduğunu ifade ediyor. Peppiatt sözlerini şöyle sürdürüyor: “Editörler haberlerde ülkeye kaç Müslüman göçmenin geldiğine vurgu yapmamızı isterlerdi. Fakat hiçbir zaman ne kadar göçmen ülkeden çıkmış buna yer vermezlerdi. Bazı zamanlarda ülkeden çıkan göçmen sayısı gelen sayısından daha fazla olmasına rağmen bu gözden kaçırılırdı, çünkü bu durum ‘göçmenleri kötü gösterme’ kurgusuna ters düşüyordu. Göçmenlere yönelik ne bir adilane bakış açısı ne de onların daha iyi yaşam standardına kavuşmasını göz önünde bulundurma vardı. Amaçlanan tek şey, karalama haberlerle göçmenleri kötü göstermekti.”
Richard Peppiatt, basına yönelik şikâyetlerin sadece PCC denilen medya düzenleme kuruluna yapılabildiğini, ancak bu kurulun bir topluluk veya din mensuplarına yönelik yapılmış şikâyetlerle uğraşmadığını kaydediyor. Peppiatt, bu sebeple basında hedef olan birçok inanç mensubunun hakkını arayamadığı ve psikolojilerinin bozularak toplumda huzursuzluk meydana getirildiğine dikkat çekiyor.
Yazdığım haberlerden mutlu değildim
Telekulak soruşturmasına ilişkin “Leveson Komisyonu”na ifade veren Peppiatt, neden bu itirafları yaptığının gerekçesini ise şöyle açıklıyor: “Gazetede çalışıyorken yazdığım haberlerden dolayı mutlu değildim. Sansasyoncu gazetecilerle mücadele etmenin tek yolu bu tür gazetecileri toplum nezdinde mahcup etmekti. Sessiz kalarak çekip gitmek bir farklılık oluşturmayacaktı.” İngiltere’de medya etiğinin tekrar gözden geçirilerek daha adil ve dürüst bir sistemin oluşturulması gerektiğini sözlerine ekleyen Peppiatt, medya etiğini ele alan Leveson Komisyonu’nun bu konuda belki birtakım şeyleri değiştirebileceğini ancak bunun kolay bir süreç olmadığını söylüyor.
Yazıları posta kutunda oku