Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer uluslararası eğitim politikalarının amili Dünya Bankası’nın sosyo-ekonomik eşitsizliği yüksek Türkiye’de sınav odaklı eğitim sisteminin,eğitime erişimi kısıtladığı ve yaşam alanında bunalıma neden olduğunu gösterir raporunu “ibretlik tesbitler var”hayretiyle karşılıyor.
Başbakan Erdoğan’ın AKP Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında,”Muhafazakâr demokrat bir nesil yetiştirmeye çalışıyoruz” ifadesi ise hayret uyandırıyor!*
Muhafazakârlık toplumların evrimleri boyunca kazandıkları bilgeliğin toplum düzeninde,kültür yapısında kendini açığa vurduğu ve özenle korunması gerektiği düşüncesidir.
Çoğunluğun isteğine aykırı olması durumunda bir grup entellektüelin bir anda toplumun tümünü etkileyecek plancılığı ya da büyük değişiklikler hedefleyen devrimciliği ardındaki akılcılığın meşrulaşmasına karşı olmaktır.
Rağmen var olan kazanımları ve değerleri korumak şeklindeki yanıyla da istenen toplumsal düzen gerçekleştiğinde herkes muhafazakâr olabiliyor…
*
Ne ki çoğunlukçu iktidarıyla Başbakan Erdoğan’ın muhafazakârlıktan kastının,İslam düşüncesinin ve pratik siyaset geleneğinin herhangi bir siyaset teorisi ya da islami sosyo-politik kurumsal modele dayalı bir devlet teorisine sahip olmamasına rağmen Türkiye siyasetini islami siyasete göre belirlemek isteği olduğu biliniyor.
Erdoğan’ın muhafazakârlığı,Cumhuriyet Devriminin dünyaya nesnel bakışı güncelleştiren,dine karşı olmak yerine ondan bağımsız olmayı öneren zihniyetinin karşısında dinci olmak anlamına geliyor.
*
Muhafazakârlık toplumların evrimleri boyunca kazandıkları bilgeliğin toplum düzeninde,kültür yapısında kendini açığa vurduğu ve özenle korunması gerektiği düşüncesidir.
Çoğunluğun isteğine aykırı olması durumunda bir grup entellektüelin bir anda toplumun tümünü etkileyecek plancılığı ya da büyük değişiklikler hedefleyen devrimciliği ardındaki akılcılığın meşrulaşmasına karşı olmaktır.
Rağmen var olan kazanımları ve değerleri korumak şeklindeki yanıyla da istenen toplumsal düzen gerçekleştiğinde herkes muhafazakâr olabiliyor…
*
Ne ki çoğunlukçu iktidarıyla Başbakan Erdoğan’ın muhafazakârlıktan kastının,İslam düşüncesinin ve pratik siyaset geleneğinin herhangi bir siyaset teorisi ya da islami sosyo-politik kurumsal modele dayalı bir devlet teorisine sahip olmamasına rağmen Türkiye siyasetini islami siyasete göre belirlemek isteği olduğu biliniyor.
Erdoğan’ın muhafazakârlığı,Cumhuriyet Devriminin dünyaya nesnel bakışı güncelleştiren,dine karşı olmak yerine ondan bağımsız olmayı öneren zihniyetinin karşısında dinci olmak anlamına geliyor.
*
Bu anlam dinden maksad olunan ceza ve sevabın bireyselliğini gösteren,Kur’an, Kâfirûn Suresi 109/6’da,”Sizin dininiz size,benim dinim bana” ayeti,
Devasa evren bilgisi karşısında bilge,sonsuz,yaratıcı Tanrı tasavvurunda insanın yetkinliğini ve enginliğini savunan “çağdaşlık”,
Atatürk’ün “En doğru ve en hakiki tarikat medeniyet tarikatıdır”sözündeki akıl, bilim, söz, fiille verilen değer,
Ya da Nietzsche’nin,”Sen yeni bir kudret ve yeni bir hak mısın?Yıldızları da zorlayabilir misin senin etrafında dönsünler diye?”ifadesinden esinlenen akıla karşı “ne o,ne de bu” anlamında hermafrodit bir karakteri göstermekten başka birşey ifade etmiyor.
Bu muhafazakârlık ve demokratlık, bir efsaneye göre bet-berekete meyleden aşkın ve güzelliğin tanrıçası Aphrodite’nin ticaret tanrısı Hermes’ten olan çocuğu Hermaphroditos’u hatırlatıyor…
Hermaphroditos bir gün Bodrum Bardacık gölünde yüzerken göl perisi Salmakis’e aşık oluyor ve tanrıların tanrısı Zeus’tan kendilerini sonsuza kadar yek vucut edecek bir sevişme ister- istemez, hem oğlan hem kız vucutlu tek vucut oluveriyorlar!
Ne o,ne de bu!
*
Toplumsal ilişkilerin değişim hızı,değişimi anlama çabalarının önüne geçtiğinde insanların kendi konumlarını tanımlamaları daha da zorlaştırdığı bir süreçte Dünya Bankasının Türk eğitim sistemine yönelik raporu olup bitenleri anlamak ve değişimin eşitsiz ve adaletsiz sonuçlarına karşı önlemler almak, sadece eğitim sistemi içinde yer alan kesimlerin değil bir bütün olarak eğitim sürecinden etkilenen toplumun tümü açısından önem taşıyor.
Başbakan Erdoğan’ın,”Muhafazakâr demokrat bir nesil yetiştirmeye çalışıyoruz” savının toplumsal bir olgu olarak ele alınması,bu olguyu tanımlayan değişkenlerin sadece ekonomik düzeyde değil,ideolojik yapılanmalar,güç ilişkileri ve devlet- birey,birey-toplum gibi bir sıra ilişki içinde ve bütünsel bir çerçeveyle analiz edilmesi gerekiyor.
*
Uzun süredir Türkiye’ye özgün olmayan kapitalizme özgü eğitim politikaları pratikleriyle sağlanan değişimle,bireyin varoluş koşullarının sadece sermayenin kârlılığı amacına yönlendirildiği- bu suretle,sermayenin devlet kanalıyla oluşturduğu piyasa vasıtasıyla geniş kitlelerin yoksullaştırıldığı biliniyor.
Eğitimin Türkiye’nin ulus-devlet olma ve çağdaşlaşması sürecinde toplumsal ilişkiler ile devlet arasında karşılıklı olarak dinsel-etnik müdahaleci eğilimler içinde olarak bir dizi olumsuzluğa neden olmaması gerekirken dinci bir nesil yetiştirmek savı;hiç bir ayrım gözetmeksizin tüm insanların gelişmelerini sağlayan en temel eğitim hakkının ihlâline,eğitimin özgürleştirici içeriğinin boşaltılarak bireyin düşünsel potansiyelinin engellenmesine yol açması yanında kısıtlı ekonomik kaynaklarında çarçur edilmesi anlamına geliyor.
Toplumsal ilişkilerin değişim hızı,değişimi anlama çabalarının önüne geçtiğinde insanların kendi konumlarını tanımlamaları daha da zorlaştırdığı bir süreçte Dünya Bankasının Türk eğitim sistemine yönelik raporu olup bitenleri anlamak ve değişimin eşitsiz ve adaletsiz sonuçlarına karşı önlemler almak, sadece eğitim sistemi içinde yer alan kesimlerin değil bir bütün olarak eğitim sürecinden etkilenen toplumun tümü açısından önem taşıyor.
Başbakan Erdoğan’ın,”Muhafazakâr demokrat bir nesil yetiştirmeye çalışıyoruz” savının toplumsal bir olgu olarak ele alınması,bu olguyu tanımlayan değişkenlerin sadece ekonomik düzeyde değil,ideolojik yapılanmalar,güç ilişkileri ve devlet- birey,birey-toplum gibi bir sıra ilişki içinde ve bütünsel bir çerçeveyle analiz edilmesi gerekiyor.
*
Uzun süredir Türkiye’ye özgün olmayan kapitalizme özgü eğitim politikaları pratikleriyle sağlanan değişimle,bireyin varoluş koşullarının sadece sermayenin kârlılığı amacına yönlendirildiği- bu suretle,sermayenin devlet kanalıyla oluşturduğu piyasa vasıtasıyla geniş kitlelerin yoksullaştırıldığı biliniyor.
Eğitimin Türkiye’nin ulus-devlet olma ve çağdaşlaşması sürecinde toplumsal ilişkiler ile devlet arasında karşılıklı olarak dinsel-etnik müdahaleci eğilimler içinde olarak bir dizi olumsuzluğa neden olmaması gerekirken dinci bir nesil yetiştirmek savı;hiç bir ayrım gözetmeksizin tüm insanların gelişmelerini sağlayan en temel eğitim hakkının ihlâline,eğitimin özgürleştirici içeriğinin boşaltılarak bireyin düşünsel potansiyelinin engellenmesine yol açması yanında kısıtlı ekonomik kaynaklarında çarçur edilmesi anlamına geliyor.
Anayasal bir suç teşkil ediyor…
*
Bakınız,özel okulların amaçları arasında yer alan “öğrencilerin Atatürk inkılâp ve ilkelerine ve anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı ve Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen,Türk milletinin milli, ahlâki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını,milletini seven
*
Bakınız,özel okulların amaçları arasında yer alan “öğrencilerin Atatürk inkılâp ve ilkelerine ve anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı ve Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen,Türk milletinin milli, ahlâki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını,milletini seven
ve daima yüceltmeye çalışan; insan haklarını davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmektir” ifadesi kaldırılıyor.
Gönlünü bete-berekete Hermes’e kaptıran cinsel aşkın tanrıçası Aphrodite gibi AKP düşüncesi de maneviyatını maddeye kaptırmıştır ve sonucunda da,”ne o,ne de bu” olması mukadderdir.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik,”Gençliğe Hitabe’nin kaldırılması teklifi bir gün size gelse siz buna nasıl bakarsınız”sorusuna,”Gençliğe Hitabe ayet mi”derken gösterdiği muhafazakâr ve demokrat karakter çirkin bir hermafroditlik örneğinden öteye gitmiyor!
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik,”Gençliğe Hitabe’nin kaldırılması teklifi bir gün size gelse siz buna nasıl bakarsınız”sorusuna,”Gençliğe Hitabe ayet mi”derken gösterdiği muhafazakâr ve demokrat karakter çirkin bir hermafroditlik örneğinden öteye gitmiyor!
3.2.2012
Bir yanıt yazın