İran’a karşı perde arkasından yürütülen savaşın artık gizliliği kalmadı. Fransız basınına göre son aylarda İran’daki çeşitli kişi ve hedeflere yönelik operasyonların arkasında İsrail ve Batı var.
Le Figaro gazetesinde 12 Ocak Perşembe günü yayımlanan bir haberde, İran’a karşı İsrail gizli servisi Mossad ile ABD, İngiltere ve Fransa gizli servislerinin bir nevi “kutsal ittifak” oluşturdukları ileri sürüldü.
İran’ın nükleer silah programına hız vermesiyle İsrail’in son aylarda bu ülkeye karşı “gizli operasyonları” çoğalttığının vurgulandığı haberde, söz konusu operasyonların sadece “nükleer uzmanlarının devre dışı bırakılması” değil, hassas tesislere sabotaj ve rejim muhaliflerinin kaçmasına yardım etme biçiminde yürütüldüğüne işaret edildi. Gazete konu hakkında “Bağdat’taki bir güvenlik uzmanını” kaynak göstererek hafta başında yayımladığı bir diğer haberde de Mossad’ın İran’a karşı operasyonlar için “Irak Kürdistanı’nı ve bu bölgeye sığınmış İran rejimine muhalif Kürtleri kullandığını” yazmıştı.
‘Stuxnet’in arkasında da İsrail vardı’
Gazete, İsrail’in İran’ın nükleer bomba programını geciktirmek için siber savaş yöntemine başvurduğuna da dikkat çekiyor. Adı geçen yıl başlarında gündeme gelen “Stuxnet” adlı bilgisayar virüsünün İran’da 30 bin bilgisayarı çalışamaz hale getirdiği ve ülkenin nükleer programının en az 6 ay gecikmesine neden olduğu belirtiliyor. Tel Aviv Ulusal Güvenlik Enstitüsü uzmanlarından Shlomo Brom bu hususta gazeteye yaptığı açıklamada, Stuxnet virüsünün ardından İran’da bilgisayarlardaki USB girişlerinin söküldüğünü, ancak “Duqu” adlı yeni bir virüsün geçen Kasım ayında İran’ın gizli tesislerinde kullanılan bilgisayarlara sızmayı başardığını öne sürdü.
‘Irak politikasının devamı’
İsrail’in İran’a karşı uyguladığı bu taktik, konuyu yakından bilen Fransız uzmanlara Irak’ta 1970’li yılların sonlarında Fransa’nın yardımıyla nükleer bomba geliştirmeye çalışan Saddam Hüseyin rejimini anımsattı. Fransız Stratejik Araştırma Vakfı uzmanlarından François Heisbourg, İsrail’in İran’a karşı yürüttüğü operasyonların İsrail’de kısaca “çimen biçmek” olarak tanımlandığını ve İsrail’in benzer bir politikayı 1979-1981 arasında Irak rejimine karşı yürüttüğünü hatırlattı. “İsrail Irak’ın Osirak nükleer reaktörünü bombalamadan önce de benzer yöntemler kullanmıştı” şeklinde konuşan Heisbourg, o dönem de bazı bilim adamlarının öldürüldüğünü ve Irak’taki nükleer program için çalışmaların yürütüldüğü Fransa’nın Seyne-sur-Mer kentindeki tesisin sabote edildiğini hatırlattı.
Fransa’daki tesis 6 Nisan 1979 tarihinde sabote edildikten sonra, Irak’ın nükleer programında çalışan Mısırlı bir uzman 1980 yılında Paris’te bir otel odasında ölü bulunmuştu. Irak lideri Saddam Hüseyin’in aynı yıl İsrail’i “ortadan kaldırma” tehditleri sonrasında İsrail ordusu 1981 yılında Irak’ın Osirak nükleer tesisini 1,5 saatlik bir hava saldırısıyla imha etmişti.
Hamaney-Ahmedinejad çekişmesi kızışıyor mu?
Öte yandan, bir diğer Fransız gazetesi, Liberation, nükleer bomba geliştirme programına paralel olarak İran’da devletin zirvesinde iktidar savaşı yaşanmakta olduğunu aktaran ilginç bir habere imza attı. Gazetenin haberinde, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile ruhani lider Ali Hamaney arasında yaşanmaka olan savaşın iyice gerginleştiği belirtiliyor. Gazete İranlı uzmanların Hamaney’i, “Amerikan ve modernlik karşıtı, İslam’ın hegemonyasından yana bir lider”; Ahmedinejad’ı ise “İran halkının molla rejiminden bıktığını düşünen, modernlik ve sosyal boyutlu ve gençlere daha fazla özgürlükten yana bir lider” olarak tanımladıklarını yazıyor. Ahmedinejad’ın içerdeki rakipleri tarafından bu nedenle “İran’ın İslami karakterini ve diyaneti sulandırmak istemekle suçlandığını” yazan Liberation, Ahmedinejad’ın kırsal kesimden gelme orta sınıfı temsil ettiğine, Hamaney ve onunla beraber hareket eden Larijani kardeşlerin ise geleneksel burjuvazinin parçası olduklarına işaret ediyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Kayhan Karaca/Strasbourg
Editör: Beklan Kulaksızoğlu
ile’İran’a karşı açık savaş’ | Dünya | Deutsche Welle | 12.01.2012.
Yazıları posta kutunda oku