Ali Eralp
09 Ocak 2012
Atatürk’ün resimlerine baktınız mı hiç?
Ama iş olsun diye değil. Şöyle alıcı gözle…
Birçok devlet adamında, politikacıda göremeyeceğiniz, bulamayacağınız bir özellik var onda: Nedir bu özellik? Halkı ile iç içe geçmiş, bütünleşmiş, kaynaşmış bir liderdir o.
Halkını seviyor. İnsanları seviyor. Yalan söylemiyor. Aldatmıyor… Bağırmıyor, çağırmıyor. Öfkelenmiyor. “Kimseye “Ananı da al git…” demiyor.
Her zaman, her koşulda, her yerde dinliyor onları. Hem de Tüm dikkatini konuştuğu kişinin üzerinde yoğunlaştırarak, büyük bir ilgiyle dinliyor…
Halkı da onu çok seviyor. Onunla yan yana olmaktan, onu dinlemekten büyük bir mutluluk ve sevinç duyuyor. Atatürk’ün resimlerinin her karesinde, her parçasında bunu görebilirsiniz.
Bu fotoğraflarda kurgu yok, düzenleme yok… Tümü de doğal…
Sadece sevgi seli var. Saygı seli var.
Sevginin resmidir onlar…
Önümde bir fotoğraf duruyor. Bakıyorum. Fotoğrafta Atatürk ve çevresinde toplanan insanlar… Onu sevecenlikle, içtenlikle, hayranlıkla dinliyorlar… Hepsi de günebakan çiçekleri gibi yönünü Atatürk’e çevirmiş… Mutlulukları, sevgileri, saygıları, gülümseyen yüzlerinden, gözlerinden okunuyor…
Halkıyla diz dize. Yan yana…
Güvenlik çemberi, koruma ordusu yok çevresinde. Ne onu protesto eden gençler var ne de gençleri yerlerde sürükleyen, döven, söven korumalar…
Tüm Türkiye’yi Silivri, Hasdal zindanlarına dönüştürseniz, bu sevgiyi, bu saygıyı kazana bilir misiniz? Sıradan bir vatandaş gibi, bir Atatürk gibi korkmadan, çekinmeden halkın arasına karışabilir misiniz? 0nlarla bütünleşebilir misiniz?
Bir üniversiteye, bir toplantı salonuna “yumurta şemsiyeleri” olmadan girebilir misiniz?
Tüm yurt yüzeyinde “Anamız ağlıyor”, “Açız”, İşsiziz”, feryatları arasında, yüzlerce koruma eşliğinde dolaşıp, protestolarla karşılaştıktan sonra, tüm Türkiye’yi, Silivri, Hasdal zindanlarına dönüştürseniz ne yazar?
“Korku imparatorluğu” kurarak, yabancı güçlerin arkasına sığınarak, ordu düşmanlığı yaparak iktidar olunduğu nerede görülmüştür?
Dört yıldan beri devam ediyor yargılamalar. Dört yıldan beri kanıtlanmış bir tek suç yok. Ceza alan yok. Tutukluluk cezaya dönüşmüş durumda.
Kurgulanmış CD’lerden, dosyalara sehven (yanlışlıkla) konulan belgelerden başka bir şey kalmadı orta yerde…
Onlar da savunmalarda çürütüldü zaten.
Yıllarca bu vatana hizmet etmiş komutanları “teröristlikle” suçlayıp, zindanlara dolduran, gerçek teröristlerle kol kola girip vatan bölücülüğüne soyunan, emperyalizmin kulu kölesi olmuş bir iktidarın sürgit ülkeye egemen olacağına siz inanıyor musunuz?
Hadi nohutla, bulgurla, şekerle, odunla kömürle, yandaş basınla, liboşlarınızla Türkiye’nin yüzde 50’sini kandırdınız diyelim, ya öteki yüzde % 50’yi ne yapacaksınız?
Bir program yapımcısı şöyle diyor:
“Yedi yıldır… Demirel’den Erdoğan’a Koç ve Sabancı’dan Evren’e kadar yüzlerce konuk ağırladık. Ama hiçbiri önceki gece Sakarya Üniversitesi’nde gerçekleştirdiğimiz Atatürk programı kadar ilgi görmedi. Salonda iki bini aşkın öğrenci vardı. Daha fazlası ise yer yokluğundan içeri giremedi… “
Peki, bu gençleri ne yapacaksınız? Hepsini silivri’ye, Hasdal’a mı göndereceksiniz?
Ya “Cumhuriyet Mitingleri”ne katılan milyonları… Onlar da bu ülkede yaşıyorlar ve buhar olup uçmadılar. Şimdilik beklemedeler…
Ya onları ne yapacaksınız.
Silivri ve Hasdal zindanlarındaki esirleri sonsuza dek orada tutacağınızı sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Günü gelecek onlar da çıkacaklar ve sizden hesap soracaklar… Ya o zaman… Ya o zaman…
Yoksa siz Kemalist Cumhuriyeti ve Atatürk’ü yıkacağınıza, yok edeceğinize gerçekten inanıyor musunuz?
BİZ İNANMIYORUZ… KESİNLİKLE İNANMIYORUZ…
Anlayabilmeniz için isterseniz bir de Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin deyişi ile söyleyelim:
“BİZ ISLAH OLMADIK…”
Ali Eralp
Bir yanıt yazın