İran Avrupa ve ABD’ye deniz yoluyla petrol naklinin yapıldığı Hürmüz Boğazını gemi seferlerine kapatma tehditinde bulunurken,ABD bölgedeki askeri gücünü arttırmaya devam ediyor.
İki ülkenin itilafı gövde gösterisinden ileri gitmiyor-çünkü,ABD’de gerek yönetimde gerek İsrail lobisinde güçlü bir çevre İran’la silahlı ihtilafın taraftarı değildir.
İran ise İsrail gibi güçlü müttefiği olan ABD’ye karşı duracak gücte bulunmuyor.
İki ülke arasında patlayacak savaşın bölgeye yayılması endişesiyle bölge ülkeleri de savaşa olumsuz yaklaşıyor.
*
Uzun süredir ABD ve Avrupa krizlerini kendi halkının sırtına bindirmektense NATO’nun yeni stratejik konseptinin de desteği ve AKP vasıtasıyla uyguladığı sadece iktisadi değil, siyasal,kültürel ve sosyal boyutları da kapsayan değişimi Geniş Ortadoğu Coğrafyasında da uygulamanın ve faturayı o toplumlara kesmenin kurgusundadır.
yeniTürkiye bir çok çıkar ve farklı siyasi aktörlerin taraf olduğu Orta Doğu’da yumuşak gücünü kullanan ve sorunların çözümünde pek çok riski gören arabuluculuk rolünden giderek Suriye,Irak,Filistin,İran sorunlarında askeri gücüne dayanan bir siyasette pekişiyor.
*
Bu noktada yeniTürkiye’nin bilinmesi gerekiyor.
AKP ve çevresindeki islamcılar Allah’ın hakimiyeti ve bu hakimiyetin müslüman halklar tarafından kullanılacağı öngörüsünde ve parlamentoda oluşturdukları çoğunlukla, kamuoyunu güya islamcılığın demokrasiye aykırı olmadığı yönünde işlemiş ve devleti yeniden şekillendirmişlerdir.
Ulus,ulusallık,Atatürk milliyetçiliği,lâiklik gibi esaslarıyla belirlenmiş bir devlet ve onun koruyucusu askeri bürokrasiye gerek duyulmuyor-işte, eski Genelkurmay Başkanı Org.İlker Başbuğ tutuklanma talebiyle mahkemeye sevkediliyor!
Nihayet askeri kesimin erkinde olan savunma,güvenlik ve istihbarat konularında Türkiye’nin en yüksek kapasiteli elektronik istihbarat ve dinleme üssü olan Genelkurmay Elektronik Sistemler(GES)Komutanlığı’da Başbakanlığa bağlı Milli İstihbarat Teşkilatına bağlanmıştır.
Sivil-asker kesim arasında bilgi asimetrisinin demokratik denetime geçtiği söylense de -doğrusu;parti-devletle mukim yeniTürkiye kurulmuştur.
*
O esnada Kürtler;Irak,Suriye,İran ve Türkiye’de bölge stratejilerini ciddi biçimde etkileyecek güce ulaştıklarını ve eskisi gibi yönetilemeyecekleri savında her Kürdistan parçasında çözüm arayışlarını dayatmaktadırlar.
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel,2008’den itibaren Türkiye-Irak-ABD’nin müştereken oluşturduğu;bölücü terör örgütü ile mücadele,terör örgütünün Irak topraklarını kullanarak Türkiye’ye saldırılar düzenlemesine mani olmak ve örgütün Irak’tan tasfiye edilmesini amaçlayan üçlü mekanizmanın işlemediğini söylüyor.
O halde Abdullah Öcalan’ın,”ABD Ortadoğu’da ve Kafkasya’da Türkiye ve İsrail’in desteğini alabilmek için Kürtlerin kültürel soykırımına destek veriyor fakat Türkiye tarafından tümden ortadan kaldırılmasına da izin vermiyor. ABD Kürt’e kaçmak için Kuzey Irak’ta açık bir kapı bırakmıştır. Hem Türkiye’yi hem de Kürtleri böylece kendine bağlı hale getirmiştir” açıklamasının önemi pek açık görülüyor.
*
Bir yanda ABD ve İran birbirlerine gözdağı vere-dursunlar hem Türkiye hem Arap Coğrafyasında ulusal,etnik,mezhepsel,sınıfsal farklılıklarla bölge ülkelerinin sosyo-politiği istikrarsızlığa yükleniyor.
Ülkelerin yapılarına,sorunlarını aşma kapasitelerine bağlı olarak ekonomik değişkenler ile sosyo-politik değişkenlerin etkileşmesiyle oluşan istikrarsızlıkla orantılı büyümesi gerçeğinden hareketle İsrail-mesela,halk ayaklanması ardından istikrarsızlık potansiyeli yükselip emperyalizmin ağına bir güzel yakalanan Mısır’ın parlamento seçimlerini kazanan İhvan-ı Müslümin ile diyaloga geçilmesi sürecini başlatıyor!
*
YeniTürkiye’de ise Kürt Sorunu Çözümü vizyonu Terörle Mücadele’ye indirgenmiştir.
Yeni terörle mücadele konsepti çerçevesinde PKK terör örgütüne operasyonlar bu kez finansman-yatırım-sermaye alanında,kültürel ve dini boyutta türlü askeri-polisiye ve siyasal uygulamalarıyla-üstelik,akıl almaz medya desteği ile yapılıyor.
İyi ama,
*
Kürt Federe Devleti lideri Mesud Barzani,Irak’ta Tarık Haşimi etrafında gelişen ve ardında İran ve Türkiye’nin olduğu düşünülen olayların yarattığı siyasi kriz konusunda kaygı belirtiyor ve Irak yönetimine katılım bağlamında ciddi tehlike yaşandığına işaret ediyor.
Kürdistan Demokrat Partisi bağımsız bir devlet ilanı için çalışmaların başlatıldığını açıklıyor!
Suriye’de giderek El-Esad’ın ya BAAS partisinin bekası için feda edileceği ya da iç savaşa düşüleceği anlaşılıyor-ki,her ikisinde de Suriye Kürtlerinin asla Arap-islam’ıyla birlikte olmaları düşünülmüyor.
O nedenle Türkiye’den Selahattin Demirtaş koroya katılıyor.”Bu ülkeyi siz böldünüz. Bu ülke duyguda bölündü. Çıkıp kürsüden hakaretler yağdırarak bu ülkeyi böldünüz. Sırf seçmeninizi sevindirmek için bize oy veren milyonlara hakaretler yağdırdınız. Ülkeyi biz bölmedik. Duygu düzeyinde bakın şu anda iki ülke var. Kimse kimseyi kandırmasın” diyebiliyor.
Kürtlerin ve Şiilerin yaşadığı Suriye,Türkiye, Irak ve Kürt Federe Devletinde İran faktörünün gözardı edilerek ne bölgenin ne de Kürtlerin geleceğinin düşünülmesinin olanağı bulunmuyor.
Bu çerçevede Türkiye’nin,”Yurtta Sulh,Cihanda Sulh” dış politikasını yeniden ilanla,sadece güvenlik ve refahını ilgilendiren ihtilaflarla ilgilenmesi gerekiyor…
Ahmet Kılıçaslan AYTAR ahmetkilicaslanaytar@gmail.com
Bir yanıt yazın