“YAVRU VATAN”DAKİ SEFER TASLARI DA BAKIRDAN MI?

“YAVRU VATAN”DAKİ SEFER TASLARI DA BAKIRDAN MI? - images11

“YAVRU VATAN”DAKİ SEFER TASLARI DA BAKIRDAN MI?

Hüseyin MÜMTAZ

 

Türkiye’deki “Zenginimiz bedel öder / Bizim çocuk fakirdendir” rüzgârının Yavru Vatan’ı da etkilememesi imkânsızdı.

Ama önce konuyla yakından ilgili “çeşitli çevreler”in işin altyapısı ile ilgili düşüncelerini not etmekte fayda var.

KKTC’den Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP) Genel Sekreteri İzzet İzcan ve ekibini kabulünde Hristofyas, “Türkiye’nin ordularını çekmesi lazım. Ada’ya yasa dışı nüfus taşınmasına son vermesi gerekiyor. Bu şekilde Kıbrıs sorunun çözümünün ön koşulları oluşur. Yoksa lafla peynir gemisi yürümez. Ben lafla peynir gemisi yürütmeye çalışan birisi değilim” dedi.

Bu lâf Beşparmaklara çarpıp dönerken biraz değişik şekilde yankılandı, kuzeydeki yoldaş Talât lâfı hiç eğip bükmeden pat diye; “O zaman bence bu kadar küçük popülist tavırlar yerine gelin daha köklü bir adım atın. Askerliği kaldırın” deyiverdi…

“Eşitsizlikler, haksızlıklar zaten diz boyuyken, ülkelerinden bıkan doktorasız gençlere bıkkınlıklarını artıracak yeni gerekçeler yaratılacak. Askerlik yapmamak için yurtdışında sürünmek yerine –ki küçümsenecek bir durum değildir- buralarda bu hedefe ulaşmak mümkün olacak. ‘Parayı bastıran askerlikten kurtuluyor’ hüznü daha bir yaygınlaşacak” diye de ekledi.

Şeytanın işi işte, “tesadüfen” yine aynı zaman diliminde “Kıbrıs’taki İngiliz Üsleri Komutanı” Hava Mareşali Stacey, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Kuruluş Anlaşmaları’nın olduğu şekliyle geçerli olması veya değiştirilip değiştirilmemesine ilişkin bir soru üzerine, bu konunun, anlaşmayı imzalayanlarla ilgili olduğunu ifade ederek, “İngiltere’nin ne yakın zamanda ne de gelecekte Kıbrıs’taki üslerinden çekilmeye niyetli olduğunu” kaydetti.

Kimse çıkıp da kuzey ve güneydeki yoldaşların tek derdinin neden sadece Türk askeri ve Kıbrıs Türklerinin askerlik mükellefiyeti olduğunu, adadaki “British egemen üsleri”nin neden hiç pazarlık malzemesi yapılmadığını sormadı.

Kuzey’in “açık ara lider gazetesi”nin “en çok okunan köşe yazarı” bakın askerliğe nasıl yaklaşıyor;

“Sürekli gerginlik içinde yaşam süren iki toplumun ruhsal açıdan sağlam olması söz konusu değildir…En basitinden, gençlerde uyuşturucu ve alkol kullanımındaki patlamayı örnek gösterebiliriz…Kuzeydeki liseli gençlerin yüzde 75’ten fazlası alkol kullanıyorsa, bundan bazı derslerin çıkarılması gerekmez mi?..Aynı şekilde uyuşturucu kullanımı da ürkütücü boyutlardadır…Benzeri tehlike Kıbrıslı Rum gençleri için de geçerlidir…Özellikle askerlik yapanlarda uyuşturucu kullanımı ve eşcinsellik sürekli tırmanıyor…Henüz 17 yaşındaki bir Rum gencini askere alıyor ve eline ağır silah veriyorsunuz…Anne kucağından yeni çıkmış, çocuk denecek yaştaki bu genç, iki yılı aşkın bir süre ağır silah taşımanın etkisiyle, psikolojik yönden sorun yaşamaya başlıyor, ardından ‘teselli’ yöntemlerini uyguluyor…Güney’deki uyuşturucu patlamasının ana nedeni budur…Bizde askerlik süresinin, güneye oranla daha kısa oluşu belki bir şanstır…Ancak; benzeri sorun Kıbrıslı Türk gençlerinde de vardır…”

Güya Rum gençlerden bahsediyor, ama “benzeri sorunun Kıbrıslı Türk gençlerinde de olduğunu” söylüyor.

Neymiş “benzer sorun”? “Anne kucağından yeni çıkmış 17 yaşındaki, çocuk yaşındaki gence” ağır silah verince genç psikolojik sorun yaşamaya başlıyormuş ve ardından “teselli yöntemleri” uyguluyormuş.  “Özellikle askerlik yapanlarda uyuşturucu kullanımı ve eşcinsellik sürekli tırmanıyor” muş…

Ben askerlik mükellefiyetinin gençlerde eşcinsellik ve uyuşturucu kullanımını tırmandırdığını ilk defa duyuyorum. Literatüre geçecek bu saptama için “kuzeyin en çok okunan köşe yazarını” kutlarım!

Türkiye’de “bedel” 30.000 tl. olarak saptandı ya, “yavru”da piyasa anında düştü, 3000 sterlin bahsi geçti.

3000 sterlin bugünkü kurla yaklaşık 8700 tl.dir kıymetli okuyucu..

Ben KKTC’de, ya da “diaspora”da 3000 sterlin veremeyecek “vatandaş” göremiyorum.

Ebeveynler “ana kucağından yeni çıkmış” çocuklarını “eşcinsellik ve uyuşturucudan” korumak için bu parayı eminim seve seve vereceklerdir.

Aynı hafta içinde bir de ne açıklandı biliyor musunuz?

Kumarhanelere KKTC vatandaşlarının da girebilmesini sağlayacak bir yasa değişikliği yoldaymış, bir defaya mahsusu 5000 dolar veren “vatandaş” kumarhanelere serbestçe girebilecekmiş.

Askerlik 3000 sterlin (8700 tl), kumarhaneye girmek 5000 dolar (9500 tl.)

Yâni “askerlikten yırtmak” daha ucuz.

“Yemen yolunun çamurdan” olup olmadığını bir kenara bırakıp da sen söyle kıymetli okuyucu,  KKTC’deki sefer tasları bakırdan mıymış, değil miymiş?

Ha bu arada KKTC’de bir nüfus sayımının da yapıldığını yazmıştık, “nüfusumuz” 294.906 imiş.

BM bunu “onayladı”.

BM’nin değil, önemli olan güneyin de onaylaması idi. Neredeyse eş zamanlı yapılan sayıma göre güneyin de nüfusu 838 bin 897 çıktı.

Daha da önemlisi, Ocak’ta masaya konulacağı anlaşılan nüfus oranlarının “içimizdeki NORVEÇLİLER” tarafından da onaylanmış olmasıydı.

Oslo muhibbanı, “Toplam 295 bin nüfus, 5-15 bin eklemeyle beklentilere uygun” saptamasında bulundu.

Hristofiyas Türklerin doğurmasına kota koymuş, “4’de birimizi aşmalılar” dememiş miydi?

Demek 900.000’e 300.000 “kabul edilebilir” sınırlar içinde oluyordu. 165 bin “yerleşik” “çözüm”de geldikleri yere postalanmayacaklar mıydı?

Ama bence asıl sorun ne askerlik ne nüfus kıymetli okuyucu..

“Sayım” izlenimlerini anlatan linobambaki bir beyefendi televizyonda şunları söylüyordu;

“Sayım memurunun –Milliyetiniz nedir?- suali bütün hayallerimi yıktı. Çünkü tercih etmemi istediği şıklar arasında –Türk, Maronit, Rum, diğer- vardı ama “Kıprıslıtürk” şıkkı yoktu. Mecburen -Türk- yazdırdım ama yıkıldım”.

74’den beri cevap veremediğim en önemli soru KKTC’deki radikal Marksistlerin neden aynı zamanda en koyu Rumcu olduklarıdır?

Irk değil, sınıf önemli değil miydi?

Kaldı ki Rum “yoldaşları” önce de Elenist, sonra da Elenist, en son komünist değiller mi?

Evet, KKTC’de 3000 sterlin veya 5000 dolar yahut askerlik veya nüfus değil, görüşme-anlaşma-referandum-birleşme de değil “kimlik” meselesidir en önemli olan.

“Kıbrıs Türkü”; “kıprıslıtürk” ve “yerleşik” tanımlarından da vücut bulan bu büyük uçurumu; hariçten fonlanan embedilmiş dolma kalem ve STÖ’lerden fırsat bulup 2012’de geçebilecek midir acaba? 31 Aralık 2011

 

 

57’NCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ

[email protected]

 

 

 

 

“YAVRU VATAN”DAKİ SEFER TASLARI DA BAKIRDAN MI? - images

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir