AZIMIZI ÇOĞA SAYIN BİZİM
Hüseyin MÜMTAZ
Lefkoşa
ıssız, Lefkoşa sâkin, Lefkoşa güzel..
Lefkoşa
çok güzel..
Ses
yok, seda yok.
Aralık
ayının 4’ü.. “Kısıldığınız” balkonda “yaşam koçunuzla” yalnız ve başbaşa,
hırkasız-kazaksız yemek yiyorsunuz.
Daha
ne istiyorsunuz?
Bahçeli
evlerin bütün bahçelerinden dumanlar yükseliyor.
Hâne
halkı bahçede, hâne halkı balkonda..
Ama
sokaklar bomboş. Dağlar, dereler, yollar ıssız.. Av bile bir gün önceye,
Cumartesi’ye çekilmiş.
KKTC’de
sayım var.
Google-map’in
artık binanın içini bile gözetleyebildiği bu digital çağda eve kapatılarak
sayılmak son derece ilkel bir uygulama..
Bilgisayarın
başına geçip “sayım”ı yazıyorsunuz.
1931
isyanından beri “toplumlararası görüşmeler” devam ediyor. Ocak’ta bilmem
kaçıncı zirve var. Masada “nüfusumuz”un olması gerekliymiş.
Hristofiyas
toprağımıza ve nüfusumuza kota koymuş; “toprağınız %29 plus, nüfusunuz dörtte
birimiz kadar olacak” diyor.
“Söyle,
ekmek de vermesinler” yahut “Boşan da semerini ye” sözleri dilinizin ucuna
geliyor.
“İçimizdeki
Afroditler”, embedilmişler, Rumofiller sayılmak istemiyorlar.
100.000
Rum pasaportlumuz, 99.000 Rum kimliklimiz varmış. Sayılmasınlar ki
“yerleşikler” çok çıksın istiyorlar.
“Kıbrıslı
Türkler, adeta bir sömürge yönetimi olarak ortada duran rejime, işbirlikçi UBP
hükümetine, Ankara ve AKP’ye, sayılmayı ret ederek, ‘biz buradayız ve hep
burada olacağız. sizin bizi KKTC kalabalığı İçinde eritmenize asla izin
vermeyeceğiz’ mesajını vermiş olacaklardır” diyorlar. Sayım memurlarına kapıyı
açmayarak “Ortaya çıkabilecek böylesi bir sonuç, mutlaka BM tarafından yapılacak, güvenilir, uluslararası hukuk çerçevesinde
kabul görecek, yeni bir sayımın da yolunu açmış olacaktır. Kıbrıs Türk
Toplumu’nun ihtiyacı da budur” diyorlar…
Hristofiyas; “Müzakereler sırasında
tüm adada nüfus sayımı yapılması ile ilgili bir öneri sunduk. Bunun BM, Avrupa
Konseyi, AB gözetimi ile başka hangi uluslararası kuruluşun katılması konusunda
hemfikir olursak gözlemci olarak katılmasını önerdik. Ne yazık ki Sn. Eroğlu bu
öneriyi reddetti. Kuzey Kıbrıs’ta denetimsiz bir şekilde yapılacak nüfus
sayımının ne kadar güvenilir olacağı konusunda şüphelerim var” derken; “nüfusla
ilgili ortalıkta birçok rakam dolaştığını belirten” “yoldaş”ı Talât da, “bunların
uydurma olduğunu ve istenirse sabahki nüfusun akşam saatlerinde
açıklanabileceğini” ifade ederek “sayıma
gerek yok” diyor.
Aksine Eroğlu ise, bu nüfus
sayımının KKTC için hayati öneme sahip olduğuna işaret ederek, “Uzun zamandır
tartışılan nüfusumuzu bilmeyiz gibi konular artık bu nüfus sayımıyla ortadan kalkacak
diye düşünüyorum” diyor. Eroğlu, özellikle BM’nin 7 uzmanının da gözlemci
olarak nüfus sayımında bulunmasının, sayımda herhangi bir şüpheye mahal
vermeyeceğini ifade ederek, “Nüfusumuzu bilmeyiz” diye tenkit edenlerin son zamanlarda
bu nüfus sayımını protesto eder gibi davranışlar sergilemesi ve o yönde
mesajlar vermesini “yanlış bir davranış” olarak değerlendirdiğini söylerken; “Hepimiz
Pazar gün yapılacak nüfus sayımına katılmamız ve nüfusumuzu artık hükümet
edenlerin de, özellikle görüşme masasında olan bizlerin de bilmesinde yarar
vardır” diyerek herkesin bu konuda üzerine düşeni yapması gerektiğini ifade ediyor.
Sabah sayım başlar başlamaz son
derece efendi bir sayım memuru kapımızı çalıyor, bizi “sayıyor” ve gidiyor.
Bilhassa iki sorudan
“işkilleniyorum”.. İşkilleniyor “yabancı uzmanlar” tarafından hazırlandığını
düşündüğüm bu soruların “ileride” Hristofiyas’a yardımcı olacak şekilde
kullanılacağından şüphe ediyorum.
“Soru 30: Annenizin doğum yeri neresidir? A)KKTC, B)Güney,C)Türkiye,D)
Diğer”..
31’inci soru da “babanız”la
ilgili.
Diyelim ki “babanız” 1915’de
Lefke’de doğdu.
Hangi şıkka dâhil edeceksiniz?
1915’de KKTC mi vardı?
60
küsur sorunun en az yarısı böyle “lâstikli” ve “yoruma açık”.
Olsun.
AZIMIZI
ÇOĞA SAYSINLAR…
Kıbrıs
neymiş, kocaman gönlümüze dünya dar geliyor. 4 Aralık
2011
57’inci ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’inci ALAY’IN NEFERİYİZ
Bir yanıt yazın