Arap Birliğini Irak,Ürdün,Suudi Arabistan,Bahreyn,Umman,Mısır,Libya,Cibuti,Komor,Somali gibi ülkeler oluşturuyor.
Birliği oluşturan tüm ülkelerin ortak bileşenini Mustafa Kemal’in,”Uygarlık yolunda başarılı olmak yenileşmeye bağlıdır.Uygarlığın buluşları, teknik harikaları, dünyayı değişmeden değişmeye uğrattığı bir dönemde yüzyıllık köhne düşüncelerle, mazi-severlikle varlığı koruyup, sürdürmek olasılığı yoktur” ifadesi pek açık anlatıyor.
Nitekim yüzyılların emperyalizmi beherinin bireysel ve toplumsal hafızasını, zayıflatan behimi duygular,arzu ve ihtiraslarla cilalamış,yalan,tezvir,aldatma ve sansasyonla adeta bombardıman altında güçsüzleştirmiş,zihinleri dağıtmış ve sosyal yapılarını malül etmiştir.
*
Bugün ABD emperyalizmi ekonomik etki gücünü kaybederken yeniden Arap İslam ülkelerinde ve Suriye’de de ayaklanmalar üzerinden kayıplarını tazmin etmeye çalışıyor.
İşte,yönlendirmesiyle Arap Birliği,Kahire’de düzenlenen toplantıda biricik lâik Arap ülkesi Suriye rejimini ekonomik,diplomatik ve siyasi olarak bölgede yalnızlaştıracak bir dizi yaptırım kararı almış bulunuyor.
Suriye’li üst düzey yetkililere Arap ülkelerine seyahat yasağı getirilmiş, malvarlıkları dondurulmuş, yatırımlar askıya alınmış, Suriye Merkez Bankası ile ilişkiler dondurulmuş,ekonomik ilişkiler yalnızca gıda maddelerinin ticaretiyle sınırlandırılmıştır vesaire…
Öte yanda her türlü desteği verdiği,bireysel hafızaları zayıf, itikadi konularda akla yer vermeyen ağırlık olarak Vehhabi ve Müslüman Kardeşler örgütlerinden oluşan silahlı muhalif güçlerin Suriye rejimiyle asla siyasal diyalog kurmamalarını teşvik etmektedirler.
Türkiye’de iktidar Suriye’de çıkarılacak bir iç savaşın oyun kuruculuğunu yapıyor.
*
Şimdi Fransa ve ABD, Türkiye sınırında ve Suriye içinde tampon bölgeye eşdeğerde,askeri kontrolde insani koridor kurulması için birlikte çalışma kararı almıştır.Bu önerinin önce Fransa’nın meşru muhatap kabul ettiği muhalif Suriye Ulusal Konseyinden talep edileceği,sorun çıkması halinde BM vasıtasıyla hayata geçirilmesi planlanıyor.Gerekli desteğin alınmasını teminen Türk Dışişleri Bakanının da katılacağı AB Bakanlar Konseyi toplanıyor…
*
Ne ki AB’nin “Ortak Dış ve Güvenlik Politikası”başlığında bir politik alanı olsa da ortak bir politika geliştirmekte sıkıntıları bulunuyor. Almanya, Fransa, İngiltere gibi önde gelen ülkelerin her biri Ortadoğu için farklı dış politika izlerken,ekonomik sıkıntıları olan Avrupa ülkeleri bölgeyle,Suriye ile neredeyse hiç ilgilenemiyor.
Bu farklılıklar AB’nin Arap Baharı ülkelerine yaptığı ekonomik yardımda ortaya çıkmıştır -ki, İtalya,İspanya,İrlanda ve Portekiz’in Yunanistan’la aynı akibete uğramasından duyulan endişeyle Euro bölgesini kurtarmak önceliği yardım miktarının asgari düzeyde kalmasına -bu yüzden, Arap ülkelerinden önerilecek hiçbir hedefin olmadığını gösteriyor.
Üstelik AB ülkelerinden çoğu Arap Baharı ülkelerinde İslami partilerin demokratik yolla dahi iktidara gelmesine sıcak bakmıyor.
*
Almanya ve Fransa! Almanya tarihi anlamda Nazi geçmişi nedeniyle İsrail ile opsiyonlarını sınırlayan bir politika izliyor.
Irak savaşı sürecine Fransa ile birlikle yaptıkları katkıya rağmen bilhassa ABD’nin Ortadoğu İslam ülkelerinde kaybettiği prestij ve onun getirdiği boşluğu doldurmaya Fransa ile talip olduğunda;Fransa daha çok Akdeniz Birliği çerçevesinde kuzey Afrika’yla ilişkilerini yeniden kurmaya çalışırken, Almanya Kürt sorununa yaklaşımı ve AB üyeliği için izlediği ilkeli karşıtlık açısından Türkiye ile farklı bir ilişkidedir ve Avrupa içinde tek bir dış politika fikrinin çıkmayacağının görülmesine vesile olunmuştur.
Batı Almanların Nazi geçmişinden gelen özür ve savunma kompleksi,Doğu Almanlar’ın daha endişesiz olmasından gelişen Alman dış politikasında, Doğu Alman kökenli Angela Merkel Avrupa’yı Ortadoğu sorununun çözümünde önemli bir aktor haline getirme sürecine henüz başlamamışken;
Yunanistan krizi Almanya’yı, Hitler’in “Yaşam Alanı” olarak tanımladığı bölgede Hollanda,Avusturya,Çek Cumhuriyeti,Polonya,
Danimarka ve İsviçre’nin Almanca konuşan kısmı ve Belçika Flamanlarıyla,155 milyon nüfus,yeterince büyük ekonomik ölçek ve küresel ekonomideki ağırlığına yöneltmiş bulunuyor.
*
Fakat Avrupa’nın borç krizlerine çözüm bulunmazsa dünya ekonomisinde artış beklenmiyor – o nedenle, AB BRICKS ülkelerinin himmetine yöneliyor.
Brezilya,Rusya,Hindistan,Çin ve Güney Afrika Cumhuriyet’inin oluşturduğu BRICKS grubu ülkeleri -ki,toplam döviz rezervleri 4-5 trilyon dolardır,dünya nüfusun yüzde 45’i,dünya üretiminin yüzde 21 ini sağlıyor ve yeni güç odağı olmayı hedefliyor.
AB’den gelen yardım önerisine -mesela;Rusya yardım miktarının her ülkenin Uluslararası Para Fonunda üstlendiği oranda olması gereğini,Avrupalı bankalara sermaye aktarımı ya da AB ülkeleri kağıtlarının satın alınması hususunda daha fazla yardım için IMF’ye daha çok para sağlayacak mekanizmalarla rezervlerinin çoğaltılması,
Mesela Çin daha istikrarlı ve krize karşı daha dayanıklı uluslararası para sisteminin oluşturulması benzeri birçok ekonomik iyileştirmenin taahhütünü istiyor.
Üstelik bu büyük potansiyelle bir süredir işbirliklerinde, ticaretlerinde ulusal paralarını kullanmakta ve dolara dayalı ekonomi sisteminin yerine geçecek yeni ekonomi sisteminin temelini oluşturuyor,giderek küresel politikalarda diplomatik güçlerini de hissettiriyorlar.
Nitekim Suriye ve çevresinde gelişmelerle yakından ilgilidirler.
Suriye’nin iç işlerine dış güçlerin karışmasına meydan verilmemesi,Suriye krizinin çözümünün rejim ile muhalefet arasında görüşmelerle sağlanacağı,yeni yaptırımlarla baskı oluşturulmamasını seslendiriyorlar.
*
Ve Angela Merkel,Leipziger Vokszeitung gazetesine verdiği demeçte,”Dünyada bir dizi ülke,ilkesel düşüncelerden dolayı askeri seçenekleri dışlamıyor”diyor.
Kendisinin ise tüm diplomatik imkanlardan istifade edilmesi gerektiğine inandığını ve bu konuda Almanya’nın gerekli katkıyı sağlayacağını bildiriyor.
*
Çok kutuplu yeni bir dünya kurulurken düşünme sırası, ak’lın yönetiminde bireysel dini duyguları geliştirmesi gerekirken cemaatleşerek siyasallaşan ve gruplaşmayla boşalan zihinlerini yüzyıllık köhne düşünceler ve mazi-severlikte dolduran ve etki gücünü yeniden Arap İslam ülkelerinde ve Suriye’de de tazmin etmeye çalışan ABD emperyalizminin arkasına hayasızca ve körü-körüne takılan-üstelik,oyun kuran Türk iktidarındadır…
Ahmet Kılıçaslan AYTAR
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com
Yanıtla
Yönlendir
Bir yanıt yazın