“YEMEN YOLU ÇAMURDANDIR”
Hüseyin MÜMTAZ
Fikret
Bila yazıyor;
“Yetkililer bedel ödeyerek askerlik
hizmetinden muaf tutulacakların sayısının 460 bin civarında olacağını
açıkladılar. Demek ki 460 bin genç bir şekilde askerden kaçmış… Genelkurmay
Başkanlığı silah altındaki er ve erbaş sayısını 465 bin olarak açıkladı. Demek
ki bizde dünyanın 6. büyük ordusundan iki tane varmış, biri kaçak…” (23
Kasım 2011)
Murat
Çelik, Van‘ın Özalp ve Saray ilçelerinin arasında bir bölgede bulunan “Harabe
Kışla Hudut Karakolu”ndan yazıyor;
“Mehmetçiğin ağzının tadı pek yok. Sebep, ‘bedelli’
haberi… ‘Biz ana kuzusu değil miyiz be abi?’ diyor biri masada.
Gaziantepliymiş. Şafak 160”. (23 Kasım 2011)
Biz
bu şekilde, “düşük yoğunluklu” bir “cüzdanî ret” yahut “askerliğin bedeli”
tartışması yaşarken elin oğlu ne yapıyor?
Malı
götürüyor.
Dün
itibariyle yürürlüğe girdiği belirtilen Güvenli internet filtresi kapsamındaki
“Çocuk Filtresi” profilinde ulaşılabiliyor mu bilmiyorum ama Türkiye’deki bazı
web sitelerinin en üstünde arada bir, bir “reklâm” beliriyor.
Beş
yaşlarında bir “çocuk”, Amerikan askerinin çelik başlığını giydirmişler,
Amerikan bayrağına selam veriyor. Bayrağın üstünde bir yazı, “Hayaliniz ne?
Şimdi başvurun”.
“Hayalimiz”in
“Green Card” olduğunu anlıyoruz, çünkü ilanın altında www.usagc.org adresi var.
Demek
ki (Fikret Bilâ’dan öğrendiğimize göre) “460 bin genç bir şekilde askerden
kaçmış” iken, Amerika bizden “gelecek devşiriyor”.
Geleceğimizi,
hem de üniformalı-miğferli çocuğun Amerikan bayrağına verdiği selam ile
devşiriyor.
Bu
sabah euoronews.tv’de, euronews muhabirinin Libya sokaklarında halka yeni
kurulan Libya hükümetinden beklentilerini sormasına rastladım, saat 09.00
sıraları.
“Hükümetten tek isteğim Libya halkına iyi
bakmaları. Çünkü bu halk 42 yıl boyunca Kaddafi’den, ondan önce sömürgeci
İtalyanlardan ve ondan da önce Türklerden çekti. Bunlar üç sömürgeciydi. Ama şu
an gelecekten ümitliyiz. İyi günler gelecek.”..
Peki,
biz “çanta içinde” ve üç ayrı uçakla 300 milyon dolar nakit parayı kime verdik?
Hani
Esad’a, Kaddafi’ye, Mübarek’e karşı idik ama halka değildik, çünkü “halk” bizi
seviyordu?
Hangi “halk”, hangi “bizi” seviyor?
Bizim
televizyon-gazete muhabirleri neden “Arap Baharı” ülkelerinde sokaktaki
vatandaşla konuşup onların düşüncelerini bize aksettirmiyor?
Şu
haber de TRT’den;
“ABD Başkanı Obama, Usame Bin Ladin’in
cesedinin denize bırakıldığı uçak gemisinde düzenlenen basketbol karşılaşmasını
izledi. Obama, terör örgütü El Kaide’nin lideri Usame Bin Ladin’in cesedinin
denize bırakıldığı Carl-Vinson uçak gemisinde yapılan basketbol karşılaşmasını
izledi. Michigan State ve North Carolina üniversiteleri arasında oynanan
karşılaşmayı izlemek için yaklaşık 7 bin kişi kurulan tribünde yerini aldı. Obama
ve eşi Gaziler Günü dolayısıyla düzenlenen karşılaşmayı izlemek üzere gemide
yerlerini aldı.Obama, yaptığı konuşmada, Carl-Vinson uçak gemisinin 11 Eylül
sonrasındaki askeri operasyonlarda oynadığı önemli rolün altını çizdi. Barack
Obama, Irak’a ilk taarruzun bu gemiden yapıldığını ve Usame bin Ladin’in
bertaraf edilmesini sağlayan operasyonda bu geminin personelinin kilit rol
oynadığını belirtti”.
Sizde de, Rice/Ralph Peters
coğrafyasındaki bilumum “halklara”, özellikle Amerikan askerinin öne
çıkarıldığı medyatik bir şovun dünya çapında, hem de yoğun bir şekilde tezgâhlandığı
düşüncesi uyanmıyor mu?
Amerikan askerlerinin “sefertasları
da bakırdan” mı acaba? 23 Kasım 2011
57’inci ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’inci ALAY’IN NEFERİYİZ
Bir yanıt yazın